Eğer içerik üretiyorsanız, video prodüksiyon işleriyle uğraşıyorsanız, ortaya kaliteli bir içerik çıkarmanın püf noktalarından birinin iyi bir mikrofon kullanmak olduğunu bilirsiniz. Bu alanda tercih edilebilecek pek çok marka var, bunlardan biri de kuşkusuz Avustralya menşeli ses ekipmanları üreticisi Rode. Videolarda gördüğünüz gibi, biz de yıllardan beri Rode’un yaka mikrofonunu kullanıyoruz. Ancak bugün yakamızdaki bu mikrofon, her zaman kullandığımız değil; yepyeni bir model olan Rode Wireless PRO.
Rode, Wireless PRO ile geleneği devam ettiriyor ve birçok yeni özelliğin yanında profesyonel bir içerik üreticisinin ihtiyacı olan her şeyi barındıran eksiksiz bir kit ile kalitesini bir üst seviyeye taşıyor. Baştan söyleyelim; Wireless PRO piyasadaki diğer kablosuz mikrofon sistemleriyle karşılaştırıldığında 22.999 TL’lik fiyatıyla pek ucuz değil, ancak verdiğiniz paranın karşılığını fazlasıyla alıyorsunuz.
Öncelikle, Wireless PRO’nun kutusunu açtığımızda 2 adet kılıf karşılıyor bizi. Bunlardan ilki bir çift verici ve bir alıcıyı içeriyor. Aslında bu, cihazları yalnızca taşımaya ve korumaya değil; hepsini aynı anda tek bir USB kablosuyla şarj etmeye de yarayan son derece kullanışlı bir şarj kutusu. Ayrıca hızlı veri transferine izin verdiğinden kayıtlarınızı da hızlıca aktarma imkanı sunuyor.
Diğer kılıf ise çok iyi hazırlanmış, ağzına kadar kaliteli aksesuarlarla dolu. İçerisinden 2 adet Lavalier II mikrofon, 3,5 mm ses kablosu, Android ve iOS telefonlarda kullanmak için USB-C ve Lightning kabloları, açık hava kullanımı için tüylü rüzgar koruyucuları, birkaç adet klips ve vericileri giysilere manyetik olarak tutturmak için 2 MagClip GO klipsi çıkıyor. İçerik üreticiler küçüğünden büyüğüne böyle aksesuarların ne kadar önemli olduğunu iyi bilir, bu nedenle Rode burada takdiri kesinlikle hak ediyor. Gerçekten dolu dolu ve fazlasıyla kullanışlı aksesuarlara kutu içeriğinde yer vermiş.
Wireless PRO’nun kitindeki her şey sadece kaliteli değil, aynı zamanda gerçekten iyi düşünülmüş ve tasarlanmış. Alıcının doğrudan kameraya takılabilmesi için flaş yuvası genişliğinde yaylı bir klips bulunurken, vericilerdeki 3,5 mm’lik lav soketi, kazara yerinden çıkmasın diye çevirmeli şekilde kilitlenen bir mekanizmayla geliyor. Lavalier II mikrofonlar da klipslere basit bir hareketle oturtulabiliyor. Aynı şekilde rüzgar koruyucuların takılması da çok kolay.
Alıcıya daha yakından bakarsak, üzerinde kalan pili, hangi kayıt modunda olduğunu ve vericilerin bağlantı durumunu gösteren bir ekran bulunuyor. Altında 2 fiziksel gezinme düğmesiyle beraber bir USB-C bağlantı noktası var. Fiziksel düğmeler Rode Central uygulamasından özelleştirilebiliyor. Hatta sadece fiziksel düğmeler değil, tüm ayarlar Rode Central üzerinden kolayca yapılabiliyor. Vericiler ise çıkarıldığında otomatik olarak alıcıya bağlanıyor ve kullanıma hazır hale geliyor. Her ünitenin üst kısmında mikrofon, manuel kayıt düğmesi ve Lav mikrofon girişi mevcut. Sabit mavi ışık bağlantıyı, kırmızı ışık ise dahili kaydın açık olduğunu belirtiyor. Ayrıca her bir verici 32 GB yerleşik belleğe sahip.
Basit kurulumlar için tek bir verici yeterli oluyor, ancak her iki vericiyi de kullanırsanız çıkışların tek bir stereo ses kanalında birleştirilmesini veya 2 ayrı kanal olarak kaydedilmesini seçebiliyorsunuz. Wireless PRO, alıcıyı kameraya bağladıktan sonra sesin düzgün ve dengeli olduğundan emin olmanız için mükemmel bir teknolojiyle geliyor. GainAssist adındaki bu akıllı teknoloji, ayarlar ile oynamadıysanız etkin şekilde geliyor ve doğru kayıt seviyesini bulmak için vericilerin seviyesini otomatik ayarlıyor. GainAssist’in “Otomatik” ve “Dinamik” olmak üzere 2 modu var. Eğer sizin ve karşınızdakinin farklı ses seviyelerinde konuşacağını düşünüyorsanız “Otomatik” mod en doğru seçim olacak. Ancak aynı ses seviyesinde kontrollü bir kayıt yapıyorsanız, daha doğal bir ses elde etmek için “Dinamik” modu kullanmak gerekiyor.
Wireless PRO’yu öne çıkaran en önemli özelliklerden biri 32-bit float dahili kayıt imkanı sunması. Bu bit derinliği ile yapılan kayıtlarda, mikrofon en ince nüansları bile yakalabiliyor ve son derece kaliteli kayıtlar üretiyor. Ayrıca hem en sessiz hem de en gürültülü kısımlar ayrıntılı olarak yakalandığından, post prodüksiyon aşamasında düzenleme ve iyileştirme daha kolay oluyor. Ancak 32-bit kayıtlar daha fazla depolama alanı gerektirdiğinden düzenleme aşamasında güçlü bir bilgisayar şart. Bu arada burada dikkat edilmesi gereken iki önemli husus var; ilk olarak 32-bit kullandığınızda mikrofonun GainAssist modunun devre dışı kaldığını bilmeniz lazım. İkinci olarak mikrofonun kılavuzunda yazdığına göre, depolama sınırı aşıldığında yeni kayıtlar en eski kayıtların üzerine otomatik olarak yazılıyor. Bu yüzden kayıtları yedeklemeyi unutmamak lazım.
Wireless PRO'nun bir diğer muhteşem yanı ise sahip olduğu timecode yeteneği. Senkronizasyon için artık kaydın başında alkış tuttuğumuz günler geride kaldı. Wireless PRO’daki yeni timecode özelliği, video düzenleme yazılımında ses kayıtlarını ve görüntüyü nerede senkronize edeceğinizi otomatik olarak algılayabiliyor. Tek yapmanız gereken özelliği Rode Central üzerinden bunu etkinleştirmek. Ancak bu özellik yalnızca alıcı USB-C ile bağlıyken kullanılabiliyor, ne yazık ki kablosuz bağlantıda mümkün değil.
Gelelim ses kalitesine. Açıkça söylemek gerekirse, Wireless PRO’nun ses kalitesi mükemmel. Özellikle stüdyo ortamında her şey çok net ve berrak. Dış ortamda test ettiğimizde ise ses, aynı şekilde anlaşılır ve güzel şekilde iletiliyor. Ancak yoldan geçen araçlar veya parktan gelen sesler rahatlıkla duyulabiliyor. Bunun sebebi, Wireless PRO’da herhangi bir gürültü engelleme özelliğinin olmaması. Bu durum konuşanın sesini engellemese de kayıttan önce çevresel faktörlerin göz önünde bulundurulması gerekiyor.
Wireless GO, V Serisi 2.4GHz dijital iletimi ve 128-bit şifreleme codec'i sayesinde 260 metreye kadar menzil sunabiliyor. Ancak burada unutulmaması gereken en önemli nokta, bu mesafe siz kameraya dönükken geçerli. Konuşurken arkanızı dönerseniz, sadece birkaç metre uzakta bile olsanız ses kesilebiliyor. Bu elbette Wireless PRO ile ilgili bir sorun değil, sadece radyo dalgalarının çalışma şekli böyle. Dolayısıyla iyi bir ses kaydı yapmak istiyorsanız alıcının her zaman vericiyi gördüğünden emin olmanız gerekiyor.
Ancak merak etmeyin, Wireless PRO’da bunun da bir çözümü var. Zira bu verici, üzerindeki tek bir düğmeyle dahili kayıt alabiliyor, böylece alıcı bağlantısını kaybetse bile sesi kaydedebiliyorsunuz. Daha sonrasında da bu kayıtları, cihazı hızlı veri transferine izin veren kutusuna bağlayarak hızlıca alabiliyorsunuz.
Rode Wireless PRO ile yaptığımız testlere yukarıdaki videomuzdan ulaşabilirsiniz.
Sonuç
Evet, Rode Wireless PRO, profesyonel içerik üreticiler için seçilebilecek en iyi yaka mikrofonlarından biri. Teknik özelliklerinin yanı sıra aksesuarlarıyla da göz dolduruyor. Ancak başta da belirttiğimiz gibi fiyatı herkese uygun değil. Dolayısıyla, bütçesi kısıtlı ve daha yolun başında bir içerik üreticiyseniz, bir gimbal ve telefon kamerasıyla kullanılacak daha uygun alternatiflere yönelmek en doğrusu. Aksi takdirde ihtiyacınız varsa ve bütçeniz de yetiyorsa, Rode Wireless PRO’yu gönül rahatlığıyla öneriyoruz. Gerçekten şahane bir ürün olmuş.