Kulaklık deyip geçmeyin. En pahalı müzik çaları bile kullansanız, aynı kalitede bir kulaklığınız yoksa sonuçta elinize geçen yetersiz bir ses kalitesi olur. Peki, burada nasıl bir denge olmalı? Örneğin taşınabilir bir müzik çalar kullanıyorsanız, kullandığınız kulaklığın fiyatının buna yakın hatta fazla olması hiç de anormal sayılmaz. Tabii telefondan müzik dinliyorsanız ve ses kalitesi konusunda çok seçici değilseniz bu söylediklerimiz sizi bağlamaz. Diğer yandan orkestra müziği dinlerken şefin çevirdiği nota sayfasının sesini duymak size keyif verecekse zaten standartları yüksek bir kullanıcı olarak kulaklığın ne kadar önemli olduğunun bilincindesinizdir.
Yakın zamana kadar kulak içi kulaklıklar çok modaydı. Hatta bu modaya aldırmayıp büyük kafa üstü kulaklık kullananlara yolda yürürken uzaylı gibi bakılıyordu. Neyse ki Beats kulaklıklar bu algının kırılmasında büyük rol oynadı. Aslında Beats'lerin tek faydası bu oldu diyebiliriz. Zira hızla yayılan Beats kulaklık modası sayesinde kafa üstü kulaklıklar şu sıralar altın çağını yaşıyor. Beats kulaklıklar ise gerek fiyatları gerekse ses ve malzeme kalitesi olarak "işi bilenlerin" dalga geçtiği ürünler olarak hafızalarda yer etti. Bu süreç içinde büyük markalar bir dolu üst seviye kafa üstü kulaklık piyasaya sürerken aynı zamanda bu pazara yeni üreticiler adım attı. Dolayısıyla hem seçenek çok hem de rekabet fazla. Bugün elimizde Philips'in üst seviye kulaklık modellerinden Philips A5-Pro var. Şimdi bakalım kulaklık bize neler sunuyor?
Mükemmel malzeme kalitesi
Philips A5-Pro'yu kutusundan çıkardığınızda ilk fark edeceğiniz şey yüksek malzeme kalitesi olacak. Kulaklığın tasarımı sırasında zorlu şartların dikkate alındığını ve gerek hareketli gerekse hareketsiz parçaların size uzun süreli kullanımda sorun çıkarmaması için epey emek verildiğini görebiliyorsunuz.
Unutulmaması gereken bir nokta; Philips'in bu ürünü DJ kulaklığı olarak etiketlemiş olması. Yani aslında bu kulaklık iPod'unuza bağlayıp yolda müzik dinlemeniz için üretilmemiş. Eğer DJ'lik yapıyorsanız baştan söyleyelim bu kulaklığı gözü kapalı satın alabilirsiniz. Eğer DJ değil fakat ses konusunda titiz biriyseniz de bu kulaklık sizin için iyi bir seçim olabilir ama bu noktada yazımızı okumaya devam etmeniz büyük önem taşıyor. Zira buraya kadar bahsetmiş olduğumuz yüksek kalitenin bir bedeli var.
Uzun süreli kullanımda kolayca hissedebileceğiniz gibi kulaklığın kafanıza yapacağı basınç, özellikle kafası büyük biriyseniz başlarda biraz canınızı sıkabilir. Bunun iki sebebi var. Birincisi kulaklığın 400 gr'ın üzerindeki ağırlığı. Philips böyle bir ağırlığı kafanıza sabitlemek için hem kalın ve güçlü bir kasnak kullanmış hem de "işi sıkı tutmuş". İkinci sebepse kulaklığın dış ses izolasyonu. Pasif gürültü önleme sistemi iyi çalışıyor. Yani kulaklığı takınca dış ortamdaki sesler müzik keyfinizi bozamıyor. Fakat bu izolasyonun anahtarı kulaklarınızı çepeçevre ve sıkıca kapatabilmek. A5-Pro kapalı bir yapıya sahip. Yani kulaklığın dış kısmı sesi içeri hapsederek dışarı vermiyor. En azından olması gereken bu. Fakat yapısal olarak kapalı olsa da pratikte A-5'in yarı-kapalı sınıfta bir kulaklık olduğunu söyleyebiliriz. Zira ses seviyesi yükseldiğinde ortam gürültüsüne bağlı olarak yakınınızdakiler rahatsız olabilir.
Philips A5-Pro'nun kutusundan çıkan kulaklık kablosu gövdeye sabit değil. Dolayısıyla takılıp çıkabiliyor. Dahası isteğe bağlı olarak bu kabloyu sol tarafa ya da sağ tarafa takabiliyorsunuz. Kulaklık kablosu sarımlı bir yapıya sahip. Yani normal durumda 1.3 m uzunluğunda olsa da gerektiğinde 4.7 m'ye kadar uzayabiliyor. Tabii bunu çok da zorlamamak gerek.
Pratik kullanım
Tekrar belirtmekte fayda var. Eğer telefonunuzdan radyo ya da mp3 dinlemek için kulaklık arıyorsanız bu kulaklık sizin için tasarlanmadı. Bu anlamda kulaklık kablosunda telefon mikrofonu ya da ses kapama tuşu aramayın. Gerek kablo gerekse kablonun uçlarındaki soketler oldukça yüksek kaliteli olduğu için uzun süreli kullanımda herhangi bir olası sorun belirtisi göstermiyorlar. A5-Pro, dış ortamda (örneğin yolda yürürken) sürekli kullanmak için büyük fakat sizi uzaylı sınıfına sokacak kadar devasa sayılmaz. Ayrıca, hoparlör kısımlarının katlanabiliyor / dönebiliyor olması ve kutudan basit de olsa bir taşıma kılıfı gelmesi, ürüne çantanızda yer bulmanız açısından faydalı olmuş. Sürücülerin dışındaki yastıklar bu tür kulaklıklarda en çok yıpranan bileşenler arasındadır ve terin etkisiyle bu yastıkların yüzeyi zamanla pul pul dökülür.
Philips bunun için güzel bir çözüm düşünmüş. Hoparlörlerin dışındaki yastıkları basit bir döndürme hareketiyle çıkartabiliyorsunuz. Dolayısıyla bu bileşenler zamanla yıpranınca yenisiyle değiştirmek çok kolay. Hatta Philips'in bu kulaklık için ürettiği 3 farklı boyda yastık modeli var. Maalesef bu diğer boydaki yastıklar kutudan çıkmıyor.
Kullanım sırasında kablonun ya da soketlerin rahatsız edici bir etkisine şahit olmadık. Bu anlamda tasarımcıların başarılı olduğunu söylemek mümkün. Fakat yaz sıcakları ve kulaklığın kafamızı sıkıca sarmasının da etkisiyle yarım saatte bir mola verme ihtiyacı duyduğumuzu söyleyebiliriz.
Yüksek ses kalitesi
Kulaklığı iPod Touch (3. Nesil) ve Flac Player Pro uygulaması yardımıyla yüksek kaliteli FLAC dosyalarıyla farklı müzik türleri üzerinden test ettik. Daha kaliteli bir müzik çalar ile elde edeceğiniz sonuçlar doğal olarak daha iyi olacaktır.
Daha önce Philips Fidelio X1'i incelemiştik. Ses ve malzeme kalitesi açısından bizi etkilese de devasa boyutları yüzünden bu kulaklıklar pek de esnek bir kullanım sunmuyordu. Test Merkezi'mize yollanan A5-Pro ise ses kalitesi olarak X1'i aratmıyor hatta bir miktar geçiyor. Philips mühendisleri X1'nin 50 mm'lik iri sürücülerini daha makul boyutlarla kulaklık haline getirmenin yolunu bulmuş. Kulaklıkların ses kalitesini yorumlarken işin artık kişisel zevk noktasına geldiği bir nokta var. Yani bu noktanın ötesinde şu kulaklık bundan daha iyi demek pek mümkün değil. A5-Pro o noktaya çok yakın. Genel olarak dinlediğimiz müziklerdeki frekans spektrumunda bizi rahatsız eden bir "çukura" ya da "tümseğe" rastlamadık. Oldukça dengeli bir frekans cevabı olan kulaklık doyurucu ve derin baslara sahipken tizlerde boğukluk olmaması hoşumuza gitti. Dahası orta frekanslar da tatmin ediciydi. Bu zenginliği özellikle davul, elektro gitar ve akustik orkestra enstrümanlarının bir arada kullanıldığı parçalarda bolca hissettik. Örneğin David Garrett'ın yorumladığı Yaz (Mevsimler-A.Vivaldi), bu açıdan harika bir demo oldu bizim için. Yüksek volüm seven kullanıcılar da A5-Pro'yu sevecek. 16 ohm'luk empedans, ses şiddeti ve kalitesi açısından iyi bir ortalama değer.
Kulaklığı farklı ekolayzır ayarlarıyla ve farklı ses kaynaklarıyla da denedik. Yüksek volümlerde ya da abartılı bas isteklerinde bile kalitesini korumayı başaran kulaklığı "yoldan çıkarmak" hiç de kolay değil. Hatta şöyle diyelim 3500mW'a kadar güçle başa çıkabilen bu kulaklıkta duyacağınız distorsiyon (bozulma), muhtemelen aslında kullandığınız müzik çalardan kaynaklanıyordur.
Özetle
Philips, A5-Pro ile harika bir iş çıkarmış. Kulaklığın malzeme ve işçilik kalitesi bizi etkiledi. Dahası ses kalitesi yüzünden ürünün bağımlılık yaptığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Fakat sıradan bir kullanıcı günlük kullanımda ergonomik açıdan bazı sıkıntılar yaşayabilir. Diğer yandan her ne kadar fiyatı yüksek gibi görünse de, ses kalitesi konusunda çıtayı epey yükselten bu kulaklık yaklaşık 1000 TL'lik fiyatının hakkını rahatlıkla veriyor.
Kimler Almalı
Armin van Buuren ile geliştirilen bu kulaklık, DJ'ler için biçilmiş kaftan. Bunun dışında müzikle ciddi şekilde ilgilenenler de bu kulaklığı çok beğenecek.
Alternatifleri
Denon AHD-600 EM (yaklaşık 1500 TL) %50 pahalı da olsa ergonomik açıdan daha makul bir seçenek olabilir. Fakat ses kalitesi açısından karar vermek için iki kulaklığı da denemenizde fayda var.