Corsair K70 RGB PRO İnceleme

Tam boyutlu oyuncu klavyeleri için zor zamanlar. Bizim gibi bir dinozorsanız, elinizin altında numerik pad yokken rahat edemiyor olabilirsiniz ama bizim gençler bu konuyu çoktan aştı. Haliyle Tenkeyless (TKL) ve 60% boyutlu klavyelere olan talep arşa erişmiş durumda. Bu ay sizlerle paylaştığımız Razer Huntsman Mini ve Asus ROG Claymore II incelemelerinde görüldüğü üzere, her firmanın buna farklı bir cevabı ve ama mutlaka bir cevabı var. Corsair de şimdiye kadar K65 ve K70 TKL serileriyle bu piyasada varlık göstermeyi başardı ama klasik yöntemlerden de vazgeçmiş gözükmüyorlar. Bu açıdan K70 RGB PRO, profesyonel oyuncuların ihtiyaçları da göz önüne alınarak tasarlanmış hem yenilikçi hem de geleneksel bir tasarım diyebiliriz.

K70’i anlatmaya gerek var mı bilmiyorumuz. Daha önce de farklı modelleriyle konuk ettiğimiz bu seri artık efsane statüsüne ulaşmış durumda. K70 demek kaliteli, hızlı, isteğinize göre farklı switch'lerle sipariş edilebilen, ağır, şık bir klavye demek, K70 RGB PRO da farklı değil. Ana gövdesi plastikten olsa da alüminyum bir üst gövdeyle gelen 1.2 kg ağırlığındaki klavye (443x165x39mm) boyutlarıyla masanızda büyükçe bir yer kaplıyor ve bir de bilek desteği ile geliyor. Bu bilek desteğini herkes beğenmemiş ama biz gerek mıknatısların yerlerine çat diye oturması hem de yumuşak ve kaliteli kaplamasından memnun kaldık.

K70 RGB PRO ile gelen özelliklerden birisi daha önce K70 TKL’de tanıştığımız AXON teknolojisi ile beraber gelmesi. AXON’un en fazla reklamı yapılan avantajı elbette bir klavyede alışık olmadığımız 8K polling rate ve 4K keyscan özelliği. Elbette teknik tarafta bunlar çok fazla şeyi değiştiriyor ama açık konuşmak gerekirse, bir profesyonel oyuncu için bile hissedilebilir farklar yaratmıyorlar. Burada oyuncuyu en fazla etkileyen avantajları, gecikme süresinin 4ms’nin altına indirilmesindeki katkıları. Bir diğer avantajı da tam 50 farklı profili klavye üzerinde saklayıp bunlar arasında geçiş yapabiliyor olmanız.

AXON teknolojisi yanında K70 RGB PRO bir Tournament Switch ile birlikte geliyor. Klavyenin arka kısmındaki bu switchi kullandığınızda klavye iCUE ve makrolar da dahil tüm yazılım desteğinden ve RGB gibi dikkat dağıtıcı diğer özelliklerden uzaklaşıyor. Üstelik açtıktan sonra kilitleme mekanizması da koymuşlar. Tournament Switch’i açtığınızda klavye kırmızı renge bürünüyor ama dilerseniz iCUE açıkken bu rengi seçip klavyeye kaydedebilirsiniz. Bunun dikkat dağıtılmasını engelleme dışındaki en büyük işlevi elbette turnuvalarda makro gibi müdahaleleri engelleyerek klavyeyi büyük turnuvalar için legal ve kolay yönetilebilir bir hale getirmek. Bence olağanüstü bir eklenti olmuş, çoğunuz kullanmayacak olsanız da.

Bir diğer konu, PBT tuşlar. Daha önce ABS tuşlarla gelen K70 serisi bu modelde hafif pürüzlü ve çok daha dayanıklı PBT tuşlara geçiş yapmış. Bu sayede oyuncuların kabusu olan “tuşta parlama” ve “karakterlerin silinmesi” konusu huzur içinde çözülmüş. Üstelik PBT tuşlara geçiş klavyenin RGB performansını da etkilememiş. Alüminyum üst gövdenin de yardımıyla şimdiye dek gördüğümüz en akışkan ve başarılı ışık gösterilerinden birisiyle karşılaştık. Bunu iCUE üzerinden 20 farklı katmana kadar yönetebilmeniz de mümkün. Burada iki ufak eleştirim olacak. İlk olarak bence tuşlar yerine çok kuvvetli oturmuyor, hafif bir salınım var. İkincisi klavyede çınlama / yankı sesi ummadığımız kadar fazla. Özellikle kulağımız alışana kadar epey takıldık.

Corsair bu modelde bir profesyonele hitap edebilecek çok farklı anahtar seçenekleri sunuyor. Cherry MX’in Red, Blue, Brown, Silent Red, LP Red ve LP Speed Silver switchleri arasında kendi ihtiyacınıza uygun olanı tercih etmeniz mümkün. Hardcore bir oyuncuysanız ve yazı yazmak için kullanmayacaksanız mesela, Speed Silver sizin için uygun. Yazı yazacaksanız ise MX Brown tercih edebilirsiniz. Bizim test ürünümüzdeki MX Red ise bilindiği gibi ortanın performans tarafında duran bir ürün. Lineer bir anahtar olan MX Red piyasada en fazla beğenilen ve tercih edilenler arasında. Gayet performanslı olmasına rağmen biraz alıştıktan sonra yazı yazarken de sizi zorlamayacak anahtarlar bunlar. 100 milyon tuş basım ömrü ve 45 gramlık çalışma ağırlığı var, çalışma mesafesi ise 2.0mm. Tuşun toplam hareket mesafesi ise 4.0mm. LP switchleri tercih ederseniz bu mesafe 3.2mm’ye düşüyor.

K70 RGB PRO profesyonelleri hedefleyecekse kocaman klavyenin taşınmasını kolaylaştıracak şeylerle gelmeliydi elbette. Bu modelde USB Type C->A kablonun çıkartılabilmesi bu konuda kolaylık getirmiş ama taşıma çantası pakete dahil değil. Maalesef K70 Mk.2 modelinde yer alan USB portu da bu klavyede yer almıyor. Klayvenin ayakları iki farklı seviyeye ayarlanabiliyor ve yana doğru açıldığından yanlışlıkla kapatmak pek olası değil.

Klavyenin her bir tuşuna iCUE üzerinden ayrı ayrı makro tanımlanabiliyor ancak adanmış makro tuşlarına sahip değil. Yine tüm tuşlar N-Key Rollover ve Anti-Ghosting özelliğine sahip. Benim gibi ESC tuşuna her basmak istediğinde eli M1 tuşuna giden birisi için eksiklik değil.

Medya tuşları anlamında da klavye oldukça zengin. Sağ üstteki ses açma kapama silindiri alüminyumdan yapılmış ve biraz ağırca. Altında ve sol tarafında ise diğer medya tuşları mevcut ve ufak tefek değiller, kolay ulaşılıyorlar. Sol üstte ise profiller arasında geçiş yapabileceğiniz, klavyenin ışık şiddetini ayarlayabileceğimiz ve Windows tuşunu kilitleyebileceğimiz diğer tuşlar yer almakta.

Sonuç

Sonuç olarak, K70 RGB PRO profesyonellere özel, son derece başarılı bir ürün olmuş. Yurt dışı fiyatı 160$ olan ürünün bu açıdan K70 Mk.2 Rapidfire ve LP modelleriyle aynı fiyat düzeyinde olduğunu ve ülkemizde de bu düzeyde kalmasını beklediğimizi söyleyebiliriz.

Kürşat Zaman