Geçen yıl çıkan Apple MacBook modeli o kadar ince ve hafifti ki herkesin gönlünde taht kurmayı başarmıştı. Yaklaşık 900 gram ağırlığında ve 13,1 mm kalınlığındaki bu dizüstü bilgisayar, gerçekten de bugüne dek gördüğümüz en taşınabilir ve en güzel bilgisayarlardan biri.
Tabii ki bu kadar tanışabilir bir tasarım yapmanın bir bedeli var. Geçen yılki MacBook'un pil ömrü orta düzeyde, performansı ise sadece günlük kullanım için yeterliydi. Ayrıca klavye tuşlarının derinliği tartışma konusu olmuştu. Peki, 2016 modelinde neler değişiyor? Bu incelememizde Apple'ın yeni MacBook'unu değerlendiriyoruz.
Müthiş tasarım
Öncelikle belirtelim ki 2016 model MacBook tasarımı, 2015 modeliyle tamamen aynı. Bunda şaşıracak ve üzülecek bir şey yok çünkü tasarım zaten şahaneydi. Alışageldiğimiz yüksek kaliteli 12 inç ekran korunuyor. Gümüş, altın ve uzay grisi renk seçeneklerine bu yıl roze altın (aslında bildiğimiz pembe) eklenmiş.
1 kilodan daha hafif olan bilgisayarın ağırlığı altında ezilmeden onu çantanıza atıp her yere taşıyabilirsiniz. Apple'ın hem tasarım hem de üretimde yüksek kalite ısrarı, MacBook'un her yerinde kendini hissettiriyor. Hiçbir yeri esnemeyen bilgisayar gayet sağlam görünüyor.
2304x1440 çözünürlük sunan ekran, sRGB renk uzayının %94,2'sini yansıtabiliyor. Güneşli bir günde dışarıda kullanılacak kadar parlak ama gördüğümüz kadarıyla 2015 modeli kadar parlak değil. Kontrast oranında hafif bir azalma söz konusu. Ancak bunların bir avantajı da var: Apple, bu yılki ekranın daha az enerji harcadığını ama çıplak gözle hâlâ harika göründüğünü söylüyor. Haksız da sayılmaz. MacBook'ta Retina ekran kullanıldığı için doğal çözünürlük yüksek ama aslında 1280x800 piksel bir ekran gibi çalışıyor.
Fan yok, gürültü yok
Fansız tasarım devam ediyor, yani bilgisayar son derece sessiz çalışıyor. Hâlâ Intel'in Core M işlemcileri kullanıyor ama altıncı nesil Skylake serisine terfi edilmiş. İncelediğimiz modelde 1,1 GHz hızında Core m3 işlemci ve 256 GB SSD vardı ama 1,2 GHz m5 ve 512 GB SSD seçeneği de satışta. 8 GB bellek standart.
"Hiçbir yeri esnemiyor," derken ciddiydik. Büyük ve rahat dokunmatik yüzey (trackpad) bile esnemiyor ama Force Touch sistemi sayesinde öyle hissettiriyor. Dokunmatik yüzeye parmağınızı bastırdığınızda sensörler ne kadar basınç uyguladığınız algılıyor, ardından elektromıknatıs yardımıyla yüzeye titreşim benzeri bir geri bildirim gönderiliyor ve siz yüzeyi aşağı doğru bastırdığınızı sanıyorsunuz. Bilgisayar kapalıyken dokunmatik yüzeye basıp hiç tepki vermediğini görmek tuhaf olabiliyor.
Klavye tasarımı da geçen yılki modelle aynı ve hâlâ tartışmalı. Apple, klavyeyi inceltmek için tuşlara bastığınızda kat edilen mesafeyi o kadar azaltmış ki tuşlar basma değil, tıklama hissi veriyor. Gördüğümüz kadarıyla bu klavyeyi seven de var sevmeyen ve bir türlü rahat edemeyenler de. MacBook almayı düşünüyorsanız önce klavyesini mutlaka denemenizde fayda var.
MacBook'un bir diğer tartışmalı noktası da sunduğu portlar konusundaydı. Tıpkı geçen yılki gibi tek bir USB-C ve bir kulaklık portu var. Hepsi o kadar. Bilgisayar hem USB-C portundan şarj oluyor hem de tüm harici birimler USB-C üzerinden bağlanıyor, yani bir çoklayıcı satın almadan ikisini birden yapamazsınız. Geçen yıla kıyasla piyasadaki USB-C ürünler artmış olsa da mevcut harici disklerinizi, flash belleklerinizi ve diğer USB cihazlarınızı kullanmak için bir dönüştürücü satın almanız şart. USB-C'nin avantajlarını ve geleceğin standardı olduğunu tartışmıyoruz ama Apple'ın bu kararı bazen hayatı zorlaştırıyor. İkinci bir USB 3.0 portu olsa her şey çok güzel olacaktı.
Pil ömrü
Yeni MacBook eskisine kıyasla daha hızlı olsa da günlük kullanımda bu fark çok belirgin değil. Üstelik MacBook, piyasadaki diğer Mac modellerinin hepsinden daha yavaş. Buna rağmen günlük kullanım ve hafif işler için gayet yeterli. MacBook'u Office belgelerini düzenleme, web'de gezinti, fotoğraf düzenleme gibi işler için kullanırsanız hiçbir sorun yaşamayacaksınız. Basit video düzenleme işlerinde bile kullanılabilir. Ancak Photoshop gibi çizim, 3D tasarım ve CAD uygulamalarıyla çalışacaksanız aradığınız bilgisayar bu değil. Zaten bir tasarımcının 12 inç ekranda çalışabileceğini sanmıyoruz.
2016 modelindeki en büyük değişiklik pil ömründe. Geçen yılki MacBook'un pil ömrü testlerimize göre 7-8 saat civarındaydı, yani bir bütün bir günü çıkaramıyordu. Yeni MacBook'ta pil ömrünün yaklaşık 10 saate çıktığını gözlemledik ki bu gayet sevindirici bir gelişme.
Özetle
OS X (yeni adıyla macOS) işletim sistemiyle gelen MacBook'un yeni sürümü performans açısından küçük -ama gerekli- bir gelişme kaydetse de artan pil ömrü ve yeni renk seçeneği hoş gelişmeler. Tek USB-C portu olmasına geçen yıldan beri takmış durumdayız ve bunu önemli bir kayıp olarak görüyoruz ama taşınabilirlik ve şıklık sizin için en önemli şeylerse MacBook'tan iyisi yok.
Kimler Almalı
Tasarıma ve taşınabilirliğe önem veriyorsanız ilk bakmanız gereken dizüstü bilgisayar modellerini MacBook'lar oluşturuyor.
Alternatifleri
Eğer Apple'da ısrar etmezseniz piyasada farklı markalar altında Windows işletim sistemiyle çalışan ince ve hafif dizüstü bilgisayarlar yer alıyor, onlara da göz atabilirsiniz.