Watch Dogs 2 İnceleme

İş başa düştüğü zaman sorunları çözmek için sadece kaba kuvvette değil, biraz teknolojiye de bel bağlamak lazım! İşte Watch Dogs 2...

Watch Dogs 2 İnceleme

İlk oyunu 2014 yılında piyasaya çıkan Watch Dogs serisi, Ubisoft'un birçok diğer oyununda yaptığı gizlilik ve aksiyonu bir arada beğenimize sunmuştu. Tabii bu oyundaki en büyük fark, devasa Chicago haritası üzerinde bize sınırsıza yakın bir etkileşim sunmasıydı. Ana karakterimizin hack yetenekleri ve oyun genelinde hack üzerine geliştirilmiş birbirinden farklı mekanik, birçok oyun severin beğenisini kazanmıştı. Aradan çok da uzun bir süre geçmemiş olmasına rağmen, bu ay içerisinde Watch Dogs 2 çıkageldi. İlk oyundaki hack mekaniğini birkaç adım ileriye taşıyan ve açık dünya konseptini en az GTA kadar iyi bir şekilde beğenimize sunan yeni oyun, seriye harika bir devam yapımı olmuş gibi duruyor.

İki oyun arasında aslında birçok fark bulunuyor. Bunların en başında şüphesiz kullanılan renk patenti geliyor. İlk oyunu deneyim edenlerin çok iyi bileceği üzere Watch Dogs ziyadesiyle karanlık bir oyundu. Siyah ve beyazın diğer tonlara göre daha ön planda gözüktüğü yapım, karanlık bir Chicago resmini tam da olması gerektiği gibi çiziyordu. Nitekim Watch Dogs 2 ile birlik kullanılan renkler 180 derece değişmiş ve rengarenk bir oyuna dönüşmüş. E zaten oyunun geçtiği kurgusal San Francisco'nun Bay bölgesi daha farklı resmedilemezdi.

Yeni oyunla birlikte birçok şey değişiyor

Yeni oyunla birlikte birçok şey değişiyor

Öncelikle genel anlamıyla haritaya daha yakından bakalım. San Francisco'nun belki de en özel ve güzel yerlerinden birisini baz alan Watch Dogs 2'de, harika bir şehir planlaması yapılmış diyebiliriz. Daha önce bir benzerini GTA IV ve V'de de gördüğümüz gerçekte var olan şehre benzer bir harita modelleme mantığı, Watch Dogs 2'de de muazzam bir şekilde resmedilmiş. Bay Area olarak bilinen nokta özellikle birçok dikkat çeken binayı barındırıyor. Bu binaların gerçeklerine birebir denebilecek seviyede tasarlanması zaten başlı başına dikkat çeken bir durum. Etrafta etkileşime geçilebilecek onlarca farklı obje bulunuyor. Hacklenecek mekânlar, binilecek arabalar, iletişime geçecek NPC'ler ve daha nicesi... İkinci oyunla birlikte ana karakterde de ufak bir değişim oluyor. Yeni karakterimizin ismi Marcus Holloway. Kendisi tam bir hacker ve DedSec isimli bir hacker örgütü ile birlikte çalışıyor. Ekibin amacıysa içinde bulundukları şehrin ana güvenlik sistemini yok etmek. Neden mi? İşte o neden kısmını oyunu deneyim ettikçe göreceksiniz.

Oyunun başında devreye giren tutorial bölümleri kesinlikle es geçmeyin derim. Burada oyunda yapacağımız hemen her türlü hareketi öğrenebiliyoruz. Tutorial'ın sonlarına doğru devreye giren App sayesinde haritaya kavuşuyoruz. Haritamız üzerinde dikkat çeken eşya dükkânı aracılığı ile karakterimizi baştan aşağıya değiştirebiliyoruz. Kıyafetin oyun gidişatına bir etkisi olmadığını düşününce, gönlümüzce giyinme gibi bir mantık ortaya çıkıyor ki bu rahatlığı sonuna kadar kullandık diyebilirim. Watch Dogs 2 de tıpkı ilk oyunu gibi sessizliğin ön planda olduğu bir yapım. Tabii bu sessizlik bir şekilde bozulursa, işte o zaman silahlar konuşur hale geliyor. Sessiz kalmanın birçok yolu var. Hatta kontrollere biraz alıştıktan sonra tüm oyunu sessiz kalarak bitirmeniz işten bile değil. En azından görevleri sessiz bir biçimde rahatça bitirebilirsiniz. Hack konusunda uzmanlaşmak biraz zaman alsa da kullanacağımız farklı teknolojik cihazlar sayesinde fiziksel olarak giremediğimiz noktalara bir nevi uzaktan kumandalı oyuncaklarla erişebiliyoruz. Yine de Marcus'u esas fark yaratan bir birey haline getiren, toplamda bulunan yedi farklı özelliği oluşturuyor. Fakat bu özelliklerden Botnet, Environmental RC, Hijacker, Gang Attack ve de Security System Shutdown gibi başlıklar daha büyük önem taşıyor. Anlayacağınız bu özellikleri kesinlikle edinin.

Harita sadece büyük de değil...

Harita sadece büyük de değil...

Haritamız büyük dedik. Fakat harita sadece büyük olmakla yetinmeyecek kadar detaylı. Evet, üzerinde birçok farklı nokta bulunuyor ama daha da önemlisi dilediğimiz zaman içine dalabileceğimiz etkinlikleri barındırması. Etrafta o kadar farklı ufak oyun bulunuyor ki ana senaryodan sıkıldığınız anda gidip biraz kafa dağıtabiliyorsunuz. Ana görev zaten başlı başına bir mesele. Sadece bu yolda ilerlemek pek tabii mümkün ama Watch Dogs 2 gibi içerisinde çok fazla detay barındıran oyunlarda, esas eğlenceyi kesinlikle yan görevler oluşturuyor. İkinci oyun ile birlikte konu hakkında iddialı yenilikler söz konusu. Side Missions ya da Side Operations olarak adlandırılan görevlere, DedSec App'ımız veya harita üzerinde beliren Operation Intel üzerinden ulaşabiliyoruz. Tüm bu noktalara ulaşmak içinse Bay Area'yı olabildiğince gezmemiz şart.

Hack, oyunun temelini oluşturuyor olsa da her daim sessiz kalamadığımız oluyor. Bu noktada devreye silahlar giriyor. Silahlar demişken, gerçekten çok fazla silahtan bahsediyorum. Watch Dogs 2 bu konuda da açık dünya konseptine sahip birçok oyundan geri kalmamış ve birbirinden farklı silahı oyuna eklemeyi başarmış. En ufak tabancadan, en devasa silahlara kadar uzanan bir yelpaze söz konusu... Hoş, daha fazla silah oyuna eklenebilirdi ama ana mekaniği hack üzerine kurulu bir oyun için ziyadesiyle yeterli. Silahlar patlamaya başladığı zaman sırtımızı dayayacağımız bir duvar olmak zorunda. Durumun farkında olan yapımcı ekip, her türlü savaşta rahat etmemizi sağlayacak bir siper sistemi geliştirmiş. Bu sayede düşmanlarımıza karşı çok daha rahat şekilde pozisyon alabiliyor, farklı stratejiler uygulayabiliyoruz. Benzeri bir durum sessiz kalma mekaniği için de geçerli. Duvarların ve binaların etrafında rahatça gezinebiliyor olmak, oyunun birçok noktasında rahatlık sağlıyor.

Multiplayer

Multiplayer

Watch Dogs 2 multiplayer konusunda da geride kalmıyor. Özellikle co-op olarak deneyim edilebilen oyun modları, çoktan büyük ilgi görmüş durumda. Haritanın belirli bölgelerinde cereyan eden co-op görevler, genelde girişi yasak bir bölgeden araç çalma, bilgi edinme, belirli birkaç eşyayı araklama, bazı eşyaları yok etme ve de bir mahkûmu kaçırma gibi başlıklara ayrılıyor. Her görevin tadı ayrı ve farklı şekillerde deneyim edilebiliyorlar. Pek tabii farklı zorluk seviyelerine de sahipler. Karşımıza çıkan görevin zorluğu ne kadar yükselirse, sunduğu ödül de doğru orantılı olarak artış gösteriyor. Bu sayede oyunun ömrü olduğundan çok daha uzun hale geliyor.

Yine de Watch Dogs 2'nin sıkıntı yaratan yönleri yok değil. Bir kere uçan drone'ların dahil olduğu görevler, oyunu fazlasıyla kolaylaştırıyor. Tepeden tüm haritaya bakarak, neredeyse hiç sorun yaşamadan ilerlemek işten bile değil. Bir diğer sorun da siper mekaniklerinde. Oyunun kontrollerine tam anlamıyla alıştıktan sonra bile objelerin arkalarına saklanmak büyük sorun yaratabiliyor. Bir şekilde karakterimiz saklanmak yerine objelerin üzerine çıkmayı tercih edebiliyor. Umuyoruz bu sıkıntı yakın zamanda düzelecektir. Watch Dogs 2 genel olarak kolay bir oyun. Kullanıcısına hemen hiç zorluk çıkarmıyor olması, bizler gibi oyunla rekabet halinde olmak isteyen kullanıcılara pek hitap etmeyecektir. Kimileri için bu bir artı gibi gözükse de birçok kişi için kocaman bir eksi...

Watch Dogs 2 genel olarak eğlenceli ve dinamik bir oyun olmuş. Özellikle ilk oyuna nazaran kullanılan renkler ve değişen oyun mekanikleri sayesinde kesinlikle kaliteli bir devam oyunu. Açık dünya konsepti içerisinde bolca hack yapmak ve şehri bir anlamda "karıştırmak" isteyenler için biçilmiş kaftan.

Okuyucu Yorumları