Sekizinci ve dokuzuncu yüzyılın başlarında yaşayan İngilizler için Viking akınları hayatın bir parçasıydı. Bir güruh yağma için geldiğinde genellikle uzun süreli durmazdı. Bu akınlar bölgenin işgali ve ele geçirilmesinden ziyade yağmalama amacı taşıyordu. Bu durum yaklaşık olarak MS 865'e kadar, yeni bir Büyük Viking Ordusu Doğu Anglia'ya ayak basıp orada kalmaya karar verene kadar devam etti.
Sonraki on yıl boyunca bu ordu, yollarına çıkan Anglo-Sakson krallıklarıyla savaşarak ve onları alt ederek İngiltere boyunca batıya doğru ilerledi. MS 873'te Derbyshire'daki Repton'a kadar ulaşmışlardı ve görünüşe göre burada kalmayı planlıyorlardı.
Buraya kadar anlattıklarımızı zaten tarih kitapları da yazıyor. Ama denizi geçerek yeni bir hayat arayan Viking ordusunun evcil hayvanlarını da yanlarında getirdikleri yeni bir bilgi sayılabilir. Bu bilgi, Britanya Adaları'ndaki bilinen tek Viking ölü yakma mezarlığı olan Derbyshire'daki Heath Wood'daki bir höyük mezarlığının yeni bir analizi ile elde edildi.
Araştırmacılar yeni yayınlanan makalelerinde, “Bu araştırma, dokuzuncu yüzyılda yalnızca insanların değil, hayvanların da Kuzey Denizi'ni geçtiğine dair ilk doğrudan kanıtı sunuyor” yazıyor. Alandan küçük parçalar alan araştırmacılar, üç insan (iki yetişkin ve bir çocuk) ve üç hayvanın (bir at, bir köpek ve bir domuz) yakılmış kalıntılarını belirlediler.
Bu hayvanların İngiltere’ye insanlar ile beraber geldiklerini belirleyen şey ise stronsiyum adı verilen bir elemente bağlı. Bu element, kayalarda, toprakta, suda, bitkilerde ve hayvanlarda bulunan bir eser metal olarak tanımlanıyor. Ekip, kalıntıların her birindeki bu elementin seviyelerini analiz ederek çevredeki alanla karşılaştırdı.
Tüm hayvanların stronsiyum seviyelerinin yerel Derbyshire seviyelerinden farklı olmasının yanı sıra, yetişkin insanlardan birinin stronsiyum seviyeleri ile uyumluydu. Bu sonuç da hayvanların sadece Norveç veya İsveç'ten getirildiğini değil, aynı zamanda “Büyük Viking Ordusu”nun aslında birçok farklı popülasyondan insanlardan oluştuğunu gösteriyordu.
Popülasyon farkı ilgi çekici olsa da, hayvanların getirilmiş olması özellikle dikkat çekiyor. Bir atı tekneye bindirmek kolay bir şey değil ve İngiltere'nin kendi atları da bulunuyordu. Bu yüzden Vikinglerin kendi hayvanlarını getirmiş olması merak uyandıran bir durum olarak öne çıkıyor.
Cevabın basit bir şekilde duygusallık olması pek mümkün değil. Araştırmacılar, “Tüm atları Kuzey Denizi boyunca açık teknelerle taşımanın zorluğu göz önüne alındığında, ordunun atlarına genellikle İngiltere'de el koyduğu varsayılabilir” diye yazıyor ve devam ediyor: “Ancak, liderlerinin kişisel bineklerini yanlarında getirmeleri imkansız değil. Bir Viking liderinin önemli statü sembolü olan değerli av köpeğini de getirmesi şaşırtıcı değil. Domuzlar ise ilk çiftlik hayvanları olarak planlanmış olabilir.”
Ancak durum buysa, Vikingler yakında bir trajediyle karşı karşıya kalacaktı. İngiltere'deki Viking yönetimi zaman içerisinde güçlendi ve 9. yüzyılın sonunda, Danelaw olarak bilinen, ülkenin geniş bir alanını yönettiler. Ancak, güvenilir atları ve tazıları ne yazık ki uzun süre yaşayamadı, yeni ülkeye geldikten kısa bir süre sonra ölüyorlardı. Görünüşe göre insan sahipleri onların kaybını derinden hissediyordu.
Yazarlar, “Heath Wood'da, karakteristik olarak son derece sembolik bir ayin gözlemliyoruz” diye yazıyor ve devam ediyor: “Defin töreni ve İskandinavya'dan gelen 'arkadaşların' dahil edilmesiyle, Heath Wood'daki höyükler, burada gömülü olanların 'anavatanlarına' doğrudan bir bağlantı, bir vekil sağlıyor.”