Bologna’dan bir araştırma ekibi, istiridyelerin daha uzun bir yaşamın sırrını açıklayabileceğine inanıyor. Ama ilk olarak akla gelen şekilde değil...
İnsanlar her zamankinden daha uzun yaşıyor ve dünya çapında ortalama yaşam beklentisi yalnızca son 60 yılda en az yirmi yıl arttı. Ancak diğer bazı türlerle karşılaştırıldığında halen çok erken yaşlarda hayatımızı kaybediyoruz. En az 191 yıl yaşayabilen dev kaplumbağalar, 200 yıldan fazla süre varlıklarını sürdüren balinalar ve kolaylıkla 400 yaşına ulaşabilen Grönland köpekbalıkları ile etrafımız sarılmış durumda.
Araştırmacıların istiridyelere bakmasının sebebi ise, çift kabuklu yumuşakçaların ilginç bir şekilde tamamının uzun ömürlü olması yerine, türe bağlı olarak bir yıldan 500 yıla kadar yaşayabildiklerinin bulunması.
Bologna Üniversitesi Biyolojik, Jeolojik ve Çevre Bilimleri Bölümü araştırmacısı eş-yazar Mariangela Iannello, yaptığı açıklamada, “Bazı çift kabuklu türlerin son derece uzun yaşaması beni her zaman büyülemiştir” dedi ve devam etti: “Kimsenin bu olağanüstü uzun ömürlülüğü moleküler evrim çerçevesinde araştırmadığını fark ettiğimde, bu hayvanlarda uzun ömürlülüğü araştırmaya başlamamız gerektiğini biliyordum.”
Ekip, bazı çift kabukluların (Bivalvia) olağanüstü uzun yaşamlarının sebebini araştırmak için dört türün genomunu incelemeye karar verdi. Gezegende geçirdiği 507 yıl sayesinde kayıtlara geçen en uzun ömürlü koloni dışı hayvan Deniz Tarağı Ming’in ait olduğu Arctica Islandica türünün yanı sıra yaşları 150 ile 190 arasında değişen Margaritifera margaritifera, Elliptio complanata ve Lampsilis siliquoidea türleri incelendi. Daha sonra yaşam süreleri o kadar da etkileyici olmayan 29 tür daha incelendi.
Araştırmacılar, çok uzun ömürlü üyelere de sahip olan Bivalvia sınıfının, “bir sınıf içinde en geniş yaşam aralığını” sağlamasından dolayı incelemelerinin merkezinde yer aldığını belirtiyor: “Aynı taksonda hem kısa hem de uzun ömürlü türlerin bulunması, çift kabuklu yumuşakçaları yaşlanmayı, olgunlaşmayı ve uzun yaşam süresini araştırmak için mükemmel bir model sistem haline getiriyor.”
Ekip, farklı türlerin genomik verilerini karşılaştırarak, uzun ömürlü çift kabukluları kısa ömürlü olanlardan ayıran genleri ayırmayı başardı. Araştırma sonucunda, daha önce de diğer türlerdeki uzun ömürle ilişkilendirilen bazı tanıdık isimler ortaya çıktı. Iannello, bunun “heyecan verici” bir keşif olduğunu söyledi: “Bu bulgunun önemli bir anlamı, yaşam süresinin uzamasının çok uzak akraba türlerdeki ortak genetik faktörleri içerebileceğidir.”
Örneğin, uzun ömürlü çift kabuklular, daha önceki araştırmalar sayesinde uzun ömürle ilişkili olduğu bilinen DNA hasarı tepkisi, hücre ölümü ve apoptotik yolların düzenlenmesi, abiyotik uyaranlara hücresel tepkiler ve hipoksi toleransı gibi şeylerle ilgili benzer genlere sahipti.
Ancak bu çalışma, aynı zamanda uzun ömürlülüğü düzenlediği daha önce bilinmeyen bir avuç proteini de buldu. Iannello, “Bu genlerin, sadece çift kabuklularda değil, diğer türlerde de yaşam süresinin uzatılmasında bir rol açısından test edilecek yeni ve heyecan verici adaylar olduğuna inanıyoruz” dedi.
Ne yazık ki bu bulgular çok önemli ve inanılmaz derecede etkileyici olsalar da, insan ömrünün birkaç yıl içerisinde birkaç katına çıkmasını beklememenizde fayda var. Yine de bu, yaşlanma sürecini ve bir gün bunu kendi avantajımıza nasıl yönlendirebileceğimizi daha iyi anlamak için büyük bir adım olabilir.
Araştırma makalesi Genome Biology and Evolution dergisinde yayınlandı.