Üç Avustralyalı araştırmacılardan oluşan bir ekip, dünyanın en hassas radyo teleskoplarından birini kullanarak Samanyolu'nun kalbinde uzaylı avına çıktı. 2020'nin sonlarında, uzaylı tekno-izlerini dinleyerek kulaklarını galaktik merkeze çevirdiler. Görüş alanlarında bilinen 144 ötegezegen ve potansiyel olarak milyarlarca yıldız bulunuyordu.
Ancak yedi saatten uzun bir süre boyunca gökyüzünü dinledikten sonra, uzaylıya benzeyen hiçbir şey bulamadıklarını söylüyorlar.
Arayış, Batı Avustralya çölüne yerleştirilmiş 4.096 örümcek benzeri anten ağından oluşan Murchison Widefield Array kullanılarak gerçekleştirildi. 256 karo halinde düzenlenmiş antenler, uzaydan düşük frekanslı radyo dalgalarını izleyebiliyor. Daha da önemlisi, dizinin geniş bir görüş alanına sahip olması, araştırmacıların uzayın devasa bir kısmında tekno-izleri (akıllı yaşam tarafından yayınlanan sinyalleri) dinleyebilecekleri anlamına geliyor.
Publications of the Astronomical Society of Australia dergisinde yayınlanmak üzere kabul edilen yeni bir makale, işte bu arayışı anlatılıyor.
Ekip, uzaylı sinyallerini aramak için MWA'yı ilk defa kullanmadı. Daha önce 2020'de kozmosun karanlık ormanını MWA kullanarak inceleyerek 10 milyondan fazla yıldızı analiz etmişlerdi, 2013'te galaktik merkezi incelemişlerdi ve 2018'de Orion Bulutsusu'na doğru bir arama gerçekleştirmişlerdi. Bu üç incelemede de hiçbir uzaylı sesi duyulmadı.
Ancak, California'daki SETI Enstitüsü araştırmacısı ve yeni makalenin başyazarı Chenoa Tremblay tarafından söylenene göre, yeni araştırma birkaç temel açıdan farklılık gösteriyor. 2013'te galaktik merkezde yapılan önceki aramada yalnızca 38 bilinen ötegezegen bulunurken, yeni arama 144 ötegezegeni içeriyordu. Tremblay, "Bu, MWA ile yaptığımız dört araştırma içinde bilinen en büyük ötegezegen nüfusu" diyor.
Galaktik merkez çevresinde yaşam aramak özellikle önemli; çünkü bölge galaksimizdeki en yüksek yıldız yoğunluğunu içeriyor. Yıldızların olduğu yerde, gezegenler olabilir ve gezegenler de uzaylı yaşamı içerebilir.
Yeni arayıştaki yıldız miktarını doğru bir şekilde tahmin etmek zor çünkü galaktik merkezin çok tozlu olabilmesi, araştırmaların görünümünü engelleyerek doğru bir okumayı zorlaştırıyor. Daha önceki aramalar, yıldızların miktarını saymak için Gaia Uzay Gözlemevi'nden alınan verileri kullanmıştı, ancak bu sistem galaktik merkezde kullanılamıyor.
Tremblay, ekibin Galaktik Çekirdek olarak bilinen ve 3,3 milyon yıldızı sınıflandıran farklı bir inceleme kullandığını söylüyor. Ancak inceleme, MWA tarafından incelenen alanın %1'inden daha azını kapsıyor.
Tremblay, "Bu tahmini genişletirsek, galaksimizin merkezine kadar milyarlarca yıldız sistemini kapsıyoruz" diyor.