Düşük yerçekiminde bulunmak, hiç bir zaman uzun süreli ağırlıksızlık ile baş etmek zorunda kalmayan anatomimizde bazı değişikliklere sebep oluyor. Kemikler kalsiyum kaybediyor, kalbin şekli ve boyutu değişiyor, gözler şekillerini kaybediyor ve büyük endişelerden biri de, uzun süre boyunca uzayda kalmanın bazı kalıcı nörodejenerasyonlara sebep olma ihtimali olarak öne çıkıyor. Science Advances üzerinde yayınlanan bir araştırmada, bir araştırmacı ekibi Uluslararası Uzay İstasyonu'nda ortalamada 6'şar ay geçirmiş olan Rus Uzay Ajansı Roscosmos'a dahil 11 kozmonotun beyinlerini inceledi. Düşük yerçekiminde geçirilen ayların sinir sistemine kalıcı bir hasar verdiğini öneren herhangi bir kanıt bulunmadı. Ayrıca bulgular, beynin düşük yerçekiminde kendisini nasıl tekrar düzenlediğine dair de önemli bilgiler sunuyor. Kozmonotların beyinleri difüzyon MRI gibi görüntüleme yöntemleri ile uzaya uçuştan önce ve Dünya'ya döndükten dokuz gün sonra tarandı. Sekizi de, uzay görevinden dönmelerinden sonraki yedi ay içerisinde üçüncü bir kez daha tarandı.
Ekibin beyinde fark ettiği ilginç değişikliklerin arasında beynin üst kısmında gri madde dokusunda sayısal artış ve frontal ve parietal lobları temporal lobdan ayıran bölgedeki gri maddede azalma bulunuyordu. Ancak ekip, bu değişimlerin sadece beyin sıvısındaki değişimden kaynaklandığını ve toplam madde miktarının değişmediğini belirtiyor.
Yerçekimi olmayan ortamlarda vücut sıvıları kafaya doğru ilerleme eğilimine sahip. Sıvıdaki bu değişim, beynin kendisinin de düşük çekimli ortamda başın üst kısmına doğru ilerlediğine yönelik gözlemleri destekliyor. Sekiz kozmonot yedi ay sonrasında tekrar incelendiklerinde değişiklikler büyük miktarda tersine dönmüştü ancak ekip, düzelmenin beynin üst kısmında alt kısmına göre daha belirgin olduğunu buldu. Ayrıca ekip, kozmonotların görüşlerinde de değişiklik bulunduğunu, uzayda kaldıktan sonra görme keskinliğinin azaldığını da belirtti.