Uzayın aşırı derecede soğuk olduğuna dair bir varsayım var. Aslında bu büyük ölçüde uzayda nerede olduğunuza bağlı; bu yüzden korumasız olduğunuzda her zaman donmazsınız. Yanabileceğiniz durumlar ve bir uzay aracının bile eriyebileceği durumlar da söz konusu olabilir.
Çok yakınımızdan başladığımızda, Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) yerden sadece 400 kilometre yükseklikte yörüngede dönüyor, ancak atmosferin koruması olmadan, Dünya'da görülmeyen aşırı sıcaklıklara maruz kalıyor.
En soğuk anında, termometreler, saf propil alkolün bile donduğu bir sıcaklık olan -157 °C civarında bir sıcaklığı gösteriyor. Bu, ISS Dünya'nın arkasından geçerken oluyor. İstasyon güneş ışığına geri döndüğünde, sıcaklık 121 °C'ye kadar çıkıyor. Ay'da da gündüz ve gece arasında benzer uç noktalar görülüyor. Yani her yer ya da her zaman dilimi aynı sıcaklıkta olmuyor. Çok soğuk olabileceği gibi, çok sıcak da olabiliyor.
Gezegenler arası uzaydaki sıcaklık, Güneş'e ne kadar yakın olduğunuza bağlı ve inanılmaz derecede yüksek bir sıcaklığa ulaşmak için ona çok fazla yaklaşmanız da gerekmez. Güneşin atmosferi olarak tanımlanabilecek Corona, milyonlarca kilometre boyunca uzanır ve en sıcak anında milyonlarca derecelik bir sıcaklığa sahiptir. NASA'nın Parker Güneş Sondası, koronanın dış katmanlarından geçiyor. Ancak Güneş'e yönelmiş bir kamerası bulunmuyor çünkü bu kadar yakın mesafede, güneş ışığı uzay aracının içini eritecek kadar sıcak oluyor.
Büyük kozmik nesneler de sıcaklığı etkiliyor
Herhangi bir büyük kozmik nesnenin yakınında da sıcaklık değişimleri görülür. Yıldızlar, kara delikler, gezegenler ve daha fazlası, çevre sıcaklığını etkiler. Ama aslında kozmosun sıcaklığını genel olarak ölçmenin mümkün olduğunu söyleyebiliriz. Bu ölçüm, evrende engelsiz hareket edebilen ilk ışık olan Kozmik Mikrodalga Arka Planı'ndan (CMB) geliyor.
Erken evrende, her şey o kadar sıcaktı ki, bu ışık sürekli olarak atomlardan elektron koparıyor, emiliyor ve bu süreçte yeniden yayılıyordu. Evrenin genişlemesi nedeniyle bu ışık serbest kalana kadar evren soğumaya başladı.
Evren o zamandan beri genişlemekte ve soğumakta. Şu anda 2,73 Kelvin (-270,4°C) sıcaklığa sahip. Yani en düşük sıcaklık olan mutlak sıfırın sadece birkaç derece üzerinde.
Bir maddenin ne kadar sıcak olduğu, temel olarak parçacıklarının ne kadar enerjik olduğunu tanımlar. Daha fazla enerji, daha fazla ısı anlamına gelir. Mutlak sıfırda, parçacıklar sıfır enerjiye sahiptir ve hareketsizdir.
Evrende kesinlikle daha sıcak yerler var, hatta galaksiler arası uzayda bile, süper kütleli kara delikler tarafından hızlandırılan madde jetleri ve yerçekimi tarafından çekilen gaz sayesinde muazzam sıcaklıklar görülebiliyor.
Şaşırtıcı bir şekilde, CMB'den daha soğuk yerler de bulunuyor. Boomerang Bulutsusu bunlardan biri ve araştırmacılar, Evren'in geri kalanından nasıl biraz daha soğuk olabildiğini kısa bir süre önce keşfettiler.
Uzay giysileri sadece soğuktan korumuyor
Uzay giysileri, giyeni sıcak tutmak için tasarlanmamıştır. Dış sıcaklık ne olursa olsun astronotları rahat bir sıcaklıkta tutmak için tasarlanmıştır. Gördüğümüz üzere dış ortam sıcaklığı Dünya çevresinde çok fazla dalgalanabiliyor.
Hafif yalıtımın geliştirilmesi, astronot güvenliğini garanti etmek için etkili oldu. NASA buna "ışıldayan bir bariyer" olarak hitap ediyor. Bu malzeme binalarda, acil durum battaniyelerinde, aydınlatma armatürlerinde ve hatta cep telefonu kılıflarında kullanılıyor.