Çocukken öğrendiğimiz ilk şeylerden biri, herkesin tuvalet ihtiyacının olduğudur. Ancak insanların bu durumla başa çıkma biçimleri farklı olabiliyor. Dünyanın pek çok kısmında tuvalet kağıtları ve benzeri sistemler kullanılıyor ve hatta Japonya'da işler o kadar yüksek teknolojili ve karmaşık hale dönüşebiliyor ki, yıkama ve temizleme rutini kendi kullanım kılavuzuyla birlikte gelebiliyor.
Tüm bu yöntemlerin ortak noktası, teknolojiyi kullanmaları. Kağıdı teknoloji olarak düşünmeyebilirsiniz, ancak çok uzun bir süre boyunca kağıdın Avrupa ve Amerika'ya ulaşmadığını unutmamak gerekiyor.
Neredeyse iki bin yıl önce icat edildiği Çin'de ve çok kısa bir süre sonra onu benimseyen İslam dünyasında bile, insanlar genellikle tuvalet sonrası temizliği için kağıdı kullanma alışkanlığına sahip değildi. 1857 yılına kadar dünyada amacına yönelik tuvalet kağıdı görülmedi.
İnsanlar kağıttan önce ne kullanıyordu?
Tuvalet ihtiyacı evrensel olsa da, tarihsel olarak temizleme yöntemleri yerel gelenekler, sosyal hiyerarşiler ve hatta iklim dahil olmak üzere birkaç nedenden dolayı değişiklik gösteriyor.
Örneğin Çin'de, sosyal sıralamanın en üzerinde olanlar MS altıncı yüzyıla kadar erken bir dönemde tuvalet kağıdı kullanırken, bu sıralamanın daha alt kısımlarındakiler kişisel hijyen ihtiyacı için spatula benzeri bambu çubukları kullanıyordu.
Roma'da kullanılan yöntem ise tersoryum olarak adlandırılıyor. Bu sistem için diğer isimler arasında xylospongium veya modern dilde "çubuğa bağlı sünger" denebilir. Bunun başka kişilerle paylaşıldığını da belirtmekte fayda var.
Herhangi bir ayırma duvarı olmayan tuvaletlerin ortasında, kullanımlar arasında sirke veya tuzlu su içinde bekleyen çubuğa bağlı süngeri kullanmayanlar için ise, "çakıl taşları" anlamına gelen Pessoi devredeydi. Bu, hızlı bir silme ihtiyacı duyan Antik Yunan ve Romalılar için bir başka tercih edilen seçenekti.