Dijital oyunlara ve dijital oyunlarla zaman geçirebilmeyi mümkün kılan araçlara erişimin nispeten kolaylaşması sayesinde, dünyanın geri kalanında olduğu gibi Türkiye'de de oyuncu kimliğine sahip insan sayısı artıyor. Bu, hem oyunculuğun gelişip belirli bir noktaya gelebilmesi hem de oyun sektörünün büyüyerek, ülkelere katma değer sağlaması bakımından çok önemli ve değerli.
Peki, ya bundan yıllar önce ülkemizde oyunculuk nasıldı? Birden fazla ve uzun yanıtı olabilecek bir soru sorduğumuzun farkındayız. Ancak bu sorunun yanıtı, ebeveynlerin oyunlara karşı yaklaşımı, kazanç düzeyi ve ikamet edilen ilin sunduğu olanaklara göre değişiyordu. Merak etmeyin, konuyu dramatik taraflara doğru kaydırmayacağız. Aksine, 1980'lerin sonu 1990'ların başında çocuk olan herkesin tebessümle anımsayacağı bir döneme doğru yelken açacağız.
"Merhaba Tolga Abi, Hugo'yu Çok Seviyorum!"
1990'ların başları. Transformers (G1), Türkiye'de daha yeni yeni yayınlanmaya başlamış, çizgi filmdeki karakterlere ait oyuncakların reklamları ise sabah akşam televizyon kanallarında dönüyor. Özel televizyonların açılmasıyla birbirinden ilginç programlar yayınlanmaya başlamışken, Tolga Gariboğlu'nun sunuculuğunu yaptığı Hugo adında bir program çıkıyor. Verilen telefon numarasını arıyorsunuz ve bir şekilde programa katılıp, sizinle konuşabilen oyun karakterini yönlendire... Bir saniye! Sizinle konuşan oyun karakteri mi? Düşünsenize, interaktif kelimesinin anlamını bile bilmediğiniz yaşlardasınız ve sizinle diyalog kurabilen, yetmezmiş gibi ev telefonuyla yönetebildiğiniz bir oyun karakteri var ortada. Teknolojinin pek de ilerlemediği, Kara Şimşek dizisindeki KITT'in, sökülen torpido gözü ve diğer bölümlerindeki yanıp sönen süslü ışıkların, hâlâ "gelişmiş teknoloji" olarak düşünüldüğü yıllardan bahsediyoruz. Hugo; kâh demir yollarında trenlere çarpmadan ilerlemeye kâh dağ yamaçlarında aşağı düşmek uğruna altın keselerini toplayıp, eşi ve çocuklarını, Cadı Sila'nın elinden kurtarmaya çalışıyordu. Hem de programa katılan aşağı yukarı yaşıtınız çocuklar sayesinde.
Böyle anlatınca gayet sıradan ve hatta sıkıcı gelmiş olsa da telefonla kontrol edilebilen dijital oyun karakteri fikri ve tabii uygulaması, o zaman için tam bir devrimdi. Bir de Hugo'nun oyun içinde "Şimdi nereye çuf çufluyoruz?" gibi dillere pelesenk olan sözleri vardı ki, sormayın gitsin. Hugo'nun popüler olmasından sonra Dinozorus, Süper Kurbağa gibi oyunların yanı sıra Atari salonlarındaki ünlü oyunlar da teker teker televizyon ekranlarını ziyaret etmeye başladı. Hatta bugün haber kanallarında çalışan Erhan Ertürk, pek kimse anımsamasa da o yıllarda, bir televizyon kanalında yayınlanan Mortal Kombat oyun programının sunuculuğunu yapıyordu. Gerçi Mortal Kombat, pek de telefonla oynamalık bir oyun değildi ya, neyse. Tüm bu süreç, evlerinde dönemin bilgisayarları ve oyun konsolları olmayan oyun meraklılarının, dijital oyunları ebeveynlerine tanıtmaları için de güzel bir fırsattı. Zaman içerisinde evrim geçiren Atari salonları, ilerleyen yıllarda açılan ve hayli çetin turnuvaların yapıldığı internet kafeler, artık evlerin vazgeçilmezi olan bilgisayarlar ve oyun konsolları, oyunculuk kavramının Türkiye'de yeşermesini sağladı.
2000'lerin başında atılan profesyonel oyunculuk tohumlarının yeşermeye başlaması ise 2010'lu yılları buldu. 2010'lu yılların ortasına yaklaşıldığında DOTA 2 ve League of Legends gibi oyunların, gençlerin ilgisini çekmesi ve eSpor takımlarının bu oyunlara yönelerek, dünya çapında başarılar elde etmeleri, gözlerin, Türkiye'deki oyun sektörüne çevrilmesini sağladı. Donanım ve bilgisayar markalarının sponsorluk anlaşmaları, Mount & Blade serisi gibi bu topraklardan çıkıp, dünya çapında ses getiren oyunlar, büyük spor kulüplerinin çatısı altına giren eSpor takımları, Türkiye'de oyunculuk kavramının önem kazanmasına yardım etti, etmeye de devam ediyor. Bundan yıllar önce olsa çocuklarının oyun oynamalarını çeşitli gerekçelerle kısıtlayacak olan anne babalar, bugün çocuklarının sevdikleri oyunda profesyonelleşip dünya çapında gerçekleştirilen turnuvalara katılmalarını teşvik edebiliyor.
Oyunların herhangi bir yayıncı olmaksızın dünyadaki oyunculara sunulabilmesini mümkün kılan Steam gibi platformların ya da popüler oyunlara hazırlanan modların derli toplu konumlandırılabilmesini sağlayan Mod DB gibi oluşumların, Türkiye'deki oyun sektörünü canlandırdığı da şüphesiz. Hatta Türkiye'deki geliştiricilerin kimi oyunlar için yaptıkları modlar, dünya çapında önemli ödülleri bile kazandı. Sonuç olarak dijital oyunlar, özellikle genç oyuncuların muazzam bir ufuk genişlemesi yaşamalarına ve farklı ülkelerin kapılarının Türkiye'ye, Türkiye'nin kapılarının da dünyaya açılmasına vesile oldu.
Türkiye'deki Oyun Tutkunlarının Nabzını En İyi Tutan Marka: Monster Notebook
Türkiye'deki oyun sektörüne yaptığı büyük katkılarla olduğu kadar, ortaya koyduğu laptop modelleriyle de adından söz ettiren Monster, Abra, Tulpar ve Semruk gibi birbirinden başarılı oyun bilgisayarı serileri sayesinde modern oyunların akıcı şekilde oynanabilmesini sağlıyor.
Özellikle Abra ve Tulpar serisi içerisinde yer alan modelleriyle kalite ve performans çıtasını kolay kolay erişilemeyecek noktaya taşıyan marka, oyuncuların bütçesini düşünerek fiyatlandırma konusunda da hassas davranıyor. Model isimlerine girmişken dilerseniz çok beğenilen bazı modellere hızlıca göz atalım.
Intel'in yedinci nesil işlemcilerinden Intel Core i5-7300HQ ile güçlendirilen Monster Abra A5 V12.1 15.6" Oyun Bilgisayarı, sadeliği şıklıkla buluştururken, güncel oyunların keyifle oynanabilmesi için güçlü donanım bileşenlerini de beraberinde getiriyor. 4 GB bellekli NVIDIA GeForce GTX 1050 grafik işlemcisi, 8 GB kapasiteli DDR4L bellek, 240 GB M.2 SATA SSD gibi özellikleriyle dikkat çeken laptop, beyaz aydınlatmalı klavyesiyle göz dolduruyor. Oyunlardaki tüm detayların görülebilmesine hizmet eden 15,6 inç genişliğindeki Full HD ekrana sahip model, genişleme yuvalarıyla kullanıcılarına esneklik kazandırıyor.
Daha yüksek performans isteyenlerin yönelebilecekleri Monster Abra A5 V10.3 15.6" Oyun Bilgisayarı; Full HD IPS mat ekranı, RGB LED aydınlatma destekli ve mekanik tuş opsiyonlu klavyesi ve güçlü donanımıyla öne çıkıyor. Intel Core i7-7700HQ işlemci, 4 GB bellekli NVIDIA GeForce GTX 1050 Ti ekran kartı, 8 GB DDR4L bellek ve 256 GB M.2 SSD depolama alanıyla en zorlu oyunların üstesinden rahatlıkla gelebilen bu model, oyun keyfini dilediği yerde sürdürmek isteyenlere çözüm sunuyor.
Konuğumuz olan son gaming laptop Monster'ın ağır toplarından Monster Tulpar T5 V14.1 15.6" modeli. 15,6 inç genişliğindeki IPS mat ekranıyla oyunlardaki ve multimedya içeriklerindeki tüm detayların görülebilmesini sağlayan bu gaming laptop, donanım gücüyle üst düzey performans sergiliyor. Intel Core i7-7700HQ işlemcisini üzerinde bulunduran Tulpar T5 V14.1, 6 GB bellekli NVIDIA GeForce GTX 1060 ekran kartıyla hızını yukarı taşıyor. 8 GB DDR4L bellek, 256 M.2 GB SSD'si ile oyun tutkunlarının beklentilerini rahatlıkla karşılayan cihaz, yıllar boyunca değerlendirilebilecek performans gösteriyor.
Monster Notebook'un Turnuvaları ve Sosyal Ağlardaki Yarışmalarıyla Eğlenceye Doyun
Deneyimli teknik personeli sayesinde, yaşanabilecek sorunlara anında müdahale eden Monster, kullanıcı memnuniyetini daima ön planda tutuyor. Arzu edildiği takdirde satın alınacak modellerde konfigürasyon farklılıkları gerçekleştirilebilmesini temin eden marka, kullanıcıların, edinecekleri oyun bilgisayarını ileriye dönük yapılandırabilmelerinin önünü açıyor. Monster Notebook, Kadıköy'deki mağazasında oyun meraklılarının güzel zaman geçirebilecekleri VR standları kurarak, en yeni modellerinin ilk elden test edilebilmesi için de hazır bulunduruyor. Belirli zamanlarda alternatif oyun etkinliklerinde de değerlendirilen mağaza alanı, oyuncuların uğrak mekânlarından birine dönüşüyor.
Monster'ın oyuncularla kurduğu temas, sadece geliştirdiği üst düzey oyun bilgisayarı serileri aracılığıyla olmuyor. Sosyal ağlarda ve video yayın kanallarında da hayli aktif olan ve Türkiye'deki oyuncuların nabzını yakından tutan Monster, sayısı 300 bini geçen Facebook takipçilerine, birbirinden eğlenceli sorular hazırlıyor ve onlardan aldığı geri bildirimlerle hem yayın hayatını şekillendiriyor hem de ortaya koyduğu oyun bilgisayarlarını çeşitlendiriyor. Düzenlenen hediyeli yarışmalar da cabası. Hazırladığı videoları YouTube üzerinde neredeyse 3 milyon izlenme sayısına ulaşan Monster, gaming laptop modellerinin kullanımı ve yazılım kurulumu videolarının yanı sıra, süresi, 2 saate yaklaşan son derece detaylı ürün incelemeleriyle, oyun tutkunlarının zihinlerinde oluşabilecek sorulara yanıt veriyor.
Markanın gerçekleştirdiği sponsorluk anlaşmaları ve yerli yapımcılara verdiği destek ise kesinlikle takdire şayan. Türkiye'nin gururu eSpor takımlarından BAU Supermassive'e sponsor olan Monster, çeşitli turnuvaların da sponsorluğunu üstleniyor. Ayrıca yerli oyun geliştiricilerin dünya çapında yankı uyandıracak oyunları için de donanım desteği ve sponsorluk sağlayan Monster, henüz adı açıklanmayan oyunların da destekçisi konumunda bulunuyor.
Türkiye'deki oyun sektörünün canlanmasında, azımsanamayacak derecede katkıya sahip Monster Notebook, küçük büyük tüm oyun tutkunlarıyla gönül bağı oluşturabilen az sayıda markadan biri oluyor.