İletişim Uzmanı ve Sosyal Medya Danışmanı Nurhan Demirel, son dönemde ülke gündemimizin ilk sırasını oluşturan ulusal güvenlik risklerimiz merkezinde, sosyal medyanın hem toplum hem de ülkemiz için oluşturduğu siber güvenlik risklerini, etkilerini ve alınması gereken önlemleri değerlendirdi.
Terörizmin finans ve militan kaynağı sosyal medya
İletişim Uzmanı ve Sosyal Medya Danışmanı Nurhan Demirel, konu ile ilgili yaptığı açıklamada 15 Temmuz gecesi ve sonrasında Türkiye'nin sosyal medya üzerinden çok ciddi ve planlı bir kara propagandaya maruz kaldığını, algı operasyonuyla iç savaş çıkarmaya yönelik bir girişimde bulunulduğuna dikkat çekti. Tehlikenin halen geçmediğini ifade eden Demirel, şu şekilde konuştu: "Günümüzde sosyal medya, kara propagandaların dijital ortamda yürütülen, kitleler üzerinde önemli etkiye sahip olan bir mecra haline gelmeye başladı. Buzdağının görünmeyen kısmında art niyetli kişiler ve örgütler tarafından hükümetlere ve liderlere karşı ciddi bir anti propaganda yürütülüyor. Bununla da yetinilmeyip, terör örgütlerine finans ve hatta daha ciddi ve kötüsü insan kaynağı sağlanıyor. İletişimin cazibeli taraflarını tehlikeye dönüştüren siber teröristler tarafından dezenformasyon yapılarak gerçek dışı haberlerle ülkede iç savaş çıkartma hedeflenen paylaşımlar ve operasyonlar görülebiliyor." dedi.
Sosyal medya silahını tutan kanlı el: DAEŞ
Nurhan Demirel, terör örgütü militanlarının kendilerine yeni sempatizan bulabilmek için özellikle Twitter ve Facebook kullandığını belirterek, bu hesaplara sosyal ağ kullanıcıların kolaylıkla erişebildiğine dikkat çekti. Terör örgütleri ve aktif olarak güvenlik güçlerine karşı savaşan teröristlerin yoğun olarak sosyal medyayı kullandığını belirten Demirel: "Sosyal ağlar aracılığıyla terör örgütüne katılmaya, savaşmaya veya DAEŞ gibi cihada yönelik çağrılar yapan teröristler, dünyanın her yerinden sempatizanları ve takipçileriyle interaktif bir iletişim kurabiliyor. Bunun yanında, yalan ve düzmece haberlerle kendilerine yandaş toplamaya çalışan terör örgütleri, terörün propaganda ayağını sosyal medyayı ve dijital iletişimin imkanlarını kullanarak gerçekleştiriyor." dedi. Özellikle DAEŞ'e ayrı bir parantez açan Demirel: Bu son derece vahşi örgütün, sadece sosyal medyayı değil, dijital teknolojik araçları en aktif ve etkin yöntemlerle kullanan terör örgütü olduğunu gözlemliyoruz. Sosyal medya hesaplarından infaz ve eylemlerine yönelik yüksek kalitede ve profesyonelce çekilmiş video, görsel ve mesajlar paylaşan terör örgütü militanları, yaptıkları terör eylemlerinin dışında İslamofobiyi de tetikleyerek, dünya toplumlarının müslüman vatandaşlara karşı kin ve nefret dolu bir tavır içerisine girmelerine de neden oluyorlar. Sosyal Medya gibi masumane keşfedilen ve kullanılan bir mecrayı adeta bir silaha çeviren bu örgüt, tweetleri adeta bir kurşun gibi kullanırken, video görüntülerinin etkileri ise bir canlı bomba kadar tesirli oluyor." ifadelerinde bulundu. Avrupa'da yayılan İslam karşıtı hareketlere de vurgu yapan Demirel: "Özellikle Avrupa'daki bazı radikal Hristiyan örgüt ve sivil toplum kuruluşlarının, kıtada yaşayan müslümanlara yönelik sert tutumlarının başlıca nedeni de bu paylaşımların yaratmış olduğu kötü imajdan kaynaklanıyor. Gücünü milliyetçilik ve katı muhafazakarlıktan alan bazı radikal örgütler, bu vesileyle İslamofobi'yi etki alanlarında daha da güçlendiriyorlar. Bunun için sosyal medyada paylaşılan söz ve görseller, temsil edilen din, dil ve ırklara yönelik bakış açılarını ve hareket alanlarını da direkt olarak etkiliyor. Son dönemde Avusturya'da müslüman bir kadına yapılan saldırı ve Fransa'da haşemalı bir kadına yapılan müdahaleler bunun son dönemdeki çarpıcı birer örnekleri..." şeklinde konuştu.
Etnik kökene dayalı bölücü bir siyaset yapılıyor
Nurhan Demirel, terör örgütlerinin sosyal medyayı artık daha kurumsal ve organize bir şekilde kullandıklarına da dikkat çekerek, özellikle uluslararası algı yönetimi çalışmalarında çok etkin olmaya başladıklarını söyledi. Demirel, özellikle dış politikada bu gibi çalışmalara karşı kontra faaliyetlerin artık dijital ortamlarda da etkin bir şekilde kullanılması gerekliliğine vurgu yaparak ilgili kişi ve kurumların daha organize bir şekilde çalışmalarının elzem olduğunu belirtti.
Demirel: "FETÖ, PKK, PYD ve YPG gibi başlıca terör örgütleri, kullandıkları sosyal mecralarda, daha çok bölücülük ve Türkiye'de yaşayan farklı etnik kökenden halkların çatışmasına yönelik paylaşımlar yapıyorlar. Ağırlıklı olarak İngilizce, Almanca, Kürtçe, Türkçe ve Arapça dilinde atılan tweetlerle hem yerel hem de küresel bir propaganda gerçekleştiriliyor. Terör örgütü liderlerinin katıldığı televizyon programları veya röportajlarından kesitler paylaşılıyor, güvenlik güçlerimize veya sivil halka yönelik gerçekleştirilen vahşi terör eylemlerinin görüntüleri yaygınlaştırılıyor ve akademik destek alınarak, Türkiye ve politikaları hakkında uluslararası topluma değerlendirmeler yapılıyor. Milyonlarca terör destekçisi hesap tarafından yapılan bu paylaşımlar ülkemizin itibarını, algısını, marka değerini, kredibilitesini ve nihai olarak ulusal güvenliğimizi tehdit ediyor." dedi.
Türkiye'ye yönelik iç savaş merkezli sosyal medya faaliyetleri
Demirel: "Uzun süreden beri, Türkiye'nin dış politikasının başarısız olduğu ile ilgili ulusal ve uluslararası medyada yer alan haber ve sosyal medya paylaşımlarıyla Türkiye'nin sosyal medyada uluslararası itibarının zayıflatılmaya çalışıldığını gördük. Türkiye'yi komşularıyla savaşa sürüklemek isteyen kara propagandacılar, sosyal ağlarda, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan karşıtı bir siyaset söylemini merkeze alarak, bu kez iç savaş çıkarmaya yönelik çalışmalara başladılar. Özellikle 2015 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde ve sonrasında; Suriye sorunu, çözüm süreci, ekonomi, hukuk ve özgürlükler alanında bilinçli bir kara propaganda başlatıldı. Sosyal medya kullanıcılarının bilinç eksikliğiyle ve sorgulamadan yaptığı paylaşımlar da bu süreçte yürütülen algı yönetimine dolaylı da olsa destek oldu. Darbe girişimi sonrasında yurtdışında darbenin hükümet tarafından yapıldığı algısı oluşturulmaya çalışıldı. #darbedeğiltiyatro hashtagiyle yüzbinlerce paylaşım yapıldı. Bu paylaşımlar aracılığı ile terörün devlet eliyle yapıldığı ve devlet terörü ifadeleri sıkça kullanılarak, farklı etnik gruplar arasında çatışma çıkarılmasına yönelik paylaşımlar gerçekleştirildi. Bu faaliyetlerin ise tek bir amacı vardı: Türkiye'de önemli sinir uçlarını tahrik edip harekete geçirerek, hükümeti yıkma projesini gerçekleştirmek." ifadelerinde bulundu.
Algı yönetimi kurbanı olmayalım!
Türkiye'nin sosyal medya nüfusu bakımından dünyanın en kalabalık ülkelerinden biri olduğunu hatırlatan Demirel, ülkemizde bir çok internet kullanıcısının aslında gizli sosyal medya bağımlıları olduğunun da altını çizdi. Bağımlı olmanın, mantık ilke ve kurallarına uymakta, kullanıcıları zor duruma düşürdüğünü ve bunun tehlikeli bir durum olduğuna dikkat çeken Sosyal Medya Uzmanı Demirel: "15 Temmuz gecesi tekrar görüldü ki; sosyal medyadan yayılan bir bilgi, bir anda milyonlarca insana ulaşıyor ve ona göre reaksiyonlar veriliyor. Darbe girişimiyle birlikte karanlık güç odaklarının sosyal medya, mesajlaşma uygulamaları ve dijital iletişimin sunduğu diğer imkanları kullanarak darbe girişimini iç savaşa dönüştürmeye çalıştıklarına şahitlik ettik. Girişimin başarısız olması ve Türk milletinin Cumhurbaşkanımızın çağrısı ile sokaklara dökülmesinden sonra darbe ile ilgili olmayan, sözde askerlerin başının kesildiğini iddia eden asılsız fotoğraflarla ve darbe girişiminin tiyatro olduğunu ima eden Recep Tayyip Erdoğan karşıtı paylaşımlarla ülkemizde iç karışıklık çıkarılmaya çalışıldı. Bu gibi dezenformasyonların yayılmasının başlıca nedenlerinden biri de bağımlılık ekseninde hareket ederek, sorgulamadan ve mantığı çalıştırmadan yapılan paylaşımlar... " dedi.
Tehlike geçmiş sayılmaz! Asıl mücadele şimdi başlıyor!
15 Temmuz'da gerçekleştirilen hain kalkışmanın halkın iradesiyle sahada önlendiğini ancak sosyal medyada büyük bir savaşın hala devam ettiğini aktaran Nurhan Demirel, asıl mücadelenin küresel ölçekte milyonlarca insanın aktif olarak takip ettiği sosyal medyada verildiğini belirtti. Demirel: "İkinci bir darbe girişimi ihtimalinin her geçen gün daha da kuvvetli dillendirilmesi, tedbiri elden bırakmamanın önemine doğrudan işaret ediyor. Sosyal medyanın vermiş olduğu gizem ve erişilmezlik duygusunu kullanarak kitlelerin aklına girmeye çalışan terör örgütlerinin profesyonelce kullanılan hesapları, adeta bir silah gibi insanların hayatlarını tehdit etmeye devam ediyor." Atalete ve tembelliğe kapılmadan, sosyal medya ve dijital iletişimle ilgili politikaların yeniden gözden geçirilmesi, bu konuyla ilgili daha profesyonel ekiplerin çalışması ve bilinçli kullanım hareketinin devletin en üst noktasından işaret edilecek bir vizyonla harekete geçirilmesi gerektiğine inandığını söyleyen Demirel, ancak bu şekilde uluslararası alandaki bu faaliyetlerin önüne geçilebileceğini söyledi.
Peki çözüm var mı?
Bu denli organize ve kitlesel hareketlere yönelik karşı çözüm yollarının mevcut olduğuna ve profesyonel bir bakış açısının gerekliliğine dikkat çeken Nurhan Demirel, özellikle "eğitime" vurgu yaptı. Sosyal Medya bağımlılığının, bilinçli kullanımın önünde çok büyük bir engel teşkil ettiğini söyleyen Demirel, bunun tek yolunun eğitimden geçtiğini ve özellikle küçük yaştaki çocuklarımıza yönelik yapılması gereken ve bağımlılığı engelleyici sosyal medya eğitimlerinin ileriki zamanlar adına hayati öneme sahip olduğunu ifade etti. Twitter'ın, geçtiğimiz Ağustos ayında son 6 ayda terörizm propagandası yapan 235,000 hesabı kapattığını duyurduğunu, Facebook'un yine terör ve cinsel istismar paylaşımları yapan hesapları takibe aldığını söyleyen Demirel, kapatılan hesapların farklı bilgiler kullanılarak tekrar açıldığını ve terörizm propagandasına devam edildiğini kaydederek, halihazırda sadece Twitter'da terör örgütlerini destekleyen milyonlarca tweete kolaylıkla ulaşılabildiğini ifade etti. Bu gibi faaliyetlerin bitmeyeceğini bilakis artarak devam edeceğini öngören Sosyal Medya Uzmanı Demirel, orta ve uzun vade öngörüleri üzerinde yoğunlaşarak alınması gereken tedbirlerin, yapılması gereken projelerin ve milli internet hamlesinin şimdiden konuşulması gerektiğinin altını çizdi.