Elektrik Mühendisleri Odası, Türk Telekom'un yeni fiyat tarifelerinin uygulamasındaki hukuka aykırı olduğunu düşündüğü noktaları saptayarak , 8 Mart 2007 tarihinde Danıştay'a başvurdu. Açılan davada, Telekomünikasyon Kurulu'nun yeni tarifeye yönelik onay kararının, ayrıca bu karara dayanak teşkil eden tebliğin iptali ve yürütmesinin durdurulması istendi.
Danıştay, EMO lehinde karar verirse, Telekom'un yeni fiyat tarifesi geçersiz olacak.
Elektrik Mühendisleri Odası'nın dün akşam yaptığı tam duyurusu şöyle:
Türk Telekom'un uluslararası ve şehirlerarası görüşmelere indirimle üstünü örtmeye çalıştığı zamlı tarife bu ayın başından itibaren yürürlüğe girdi. Sabit ücrete yapılan zamla ortalama yüzde 22.5 gelir artışını garantileyen Türk Telekom, şehiriçi görüşmelere de ortalama yüzde 25 zam yapmış oldu. Türk Telekom Yönetim Kurulu Başkanı Paul Doany'nin yeni tarifeden 250 milyon YTL gelir artışı beklediklerine yönelik açıklaması, yeni tarifenin iddia edildiği gibi "indirim" değil, "bindirim" içerdiğini ortaya koydu.
Fiili tekel konumunu kullanan Türk Telekom'un, ülke ekonomisine zarar vereceği Merkez Bankası tarafından bile açıklanan bir zammı yürürlüğe koymasına göz yumuldu. Telekomünikasyon Kurumu'na daha önce zammı onaylamaması için çağrıda bulanan Elektrik Mühendisleri Odası, uygulamadaki hukuka aykırılıkları saptayarak, 8 Mart 2007 tarihinde Danıştay'a başvurdu. Açılan davada, Telekomünikasyon Kurulu'nun yeni tarifeye yönelik onay kararının, ayrıca bu karara dayanak teşkil eden tebliğin iptali ve yürütmesinin durdurulması istendi.
"Yapılan tarife değişikliği, yaygın telefon abonelerini mağdur edecek boyutta ve artık özel bir tekel konumunda bulunan Türk Telekom'un gelirlerini haksız bir şekilde artıracak içeriktedir" saptaması yapılan dilekçede, onay kararının kamu yararına aykırı olduğu belirtildi.
Tebliğin yürürlük süresinin bitmesine 16 gün kala Türk Telekom'un Telekomünikasyon Kurumu'na zam içeren tarifesi için başvuru yaptığına dikkat çekilen dilekçede, "Bir tarife döneminin son günlerinde, o tarife dönemi için ve bir sonraki tarife dönemi içerisinde yürürlüğe girecek şekilde fiyat belirlenmesinin kamu yararı ve hizmet gerekleriyle bağdaşmadığı açıktır" denildi.
Dilekçede, Telekomünikasyon Kurumu'nun sorumlu bir idare olmasına karşın yapılan yeni tarife değişikliğine ilişkin hiçbir açıklama yapmadığının altı çizilirken, şu görüşlere yer verildi:
"Özelleştirmeyle amaçlanan şeffaflaşma yerine tam bir 'karartma' ortamı yaratılmaktadır. Oysa Türk Telekom tarafından verilen hizmet son derece önemli bir kamu hizmetidir. Tüm yurttaşların bu alanda olan gelişmelerden ve ödeyecekleri ücretlerden tam bir bilgi sahibi olmaları gerekir. Bu konuda sorumlu kurum olarak Telekomünikasyon Kurumu hiçbir açıklama yapmazken, gelişmeleri eleştiren kişi ve kuruluşlar Türk Telekom tarafından ticari sır adı altında adeta tehdit edilmektedir."
Onay kararının dayanağını oluşturan tebliğde yer alan iki hizmet sepetinin her birinde ayrı ayrı ücretlendirmeye tabi hizmet kalemleri bulunduğu belirtilerek, her bir sepetteki ortalama üzerinden değerlendirme yapılmasının tarife yapısında dengesizliğe yol açtığı kaydedildi. Dilekçede, yeni tarifenin 406 sayılı Yasa'nın "Bir hizmetin maliyetinin diğer bir hizmetin ücreti yoluyla desteklenmesinden veya karşılanmasından kaçınılır" ilkesine aykırılığı şöyle ortaya konuldu:
"Bir hizmetin aşırı artması yanında, diğer hizmetin ücretinin düşmesi, ortalama bir değer meydana getirerek, enflasyon ölçütüne uygun sonuç doğurabilecektir. Oysa her bir hizmet için enflasyon gibi objektif bir değer üzerinden formüle edilerek tavan fiyatın belirlenmesi halinde, hizmetler arasında birbirlerini sübvanse edecek sonuçlara engel olunacaktır. İptalini istediğimiz tebliğ hükümleri, Türk Telekom'un tarifelerde yapacağı her türlü oynamaya ve aşırı fiyatlandırmaya zemin hazırlayan, kamu yararına aykırı tarifeye hukuki geçerlilik kazandıran içeriğe sahiptir ve davalı idarenin kendisine verilen fiyat ayarlama görevini hukuka, kamu yararına ve hizmetin gereklerine uygun kullanmadığının göstergesidir."
Dava dilekçesinde, Türk Telekom'un kullanıcılar arasında yaptığı "ayrımcılık" yaparak "fiili tekel" konumunu daha da güçlendirmeye çalıştığı şöyle anlatıldı:
"Yaklaşık 10 milyon abonesi bulunan hesaplı hat tarifesine, ancak yılda bir kez geçebilme hakkı tanınmıştır. Diğer yandan bu tarife tipi için taşıyıcı ön seçimi ve taşıyıcı seçimi hakkı yasaklanmıştır. Buna göre, şehirlerarası ve milletler arası görüşmeler için diğer uzak mesafe operatörlerine geçiş engellenmektedir. Bu durum da, Türk Telekom'un kendi altyapısı üzerinden hizmet alan uzak mesafe operatörlerinin önüne set çekmek anlamını taşımaktadır. Bu şekilde, sabit ücreti en az olan tarife tipinden diğer tarife tiplerine yönlendirme/zorlama ve geçişi kısıtlama olanağı getirilmiştir. Fiili bir tekel olan Türk Telekom'a bu denli tarife kolaylığı ve yetki tanınmış olması, kamu yararına aykırılık taşımaktadır."