Türkçede 'Katı hal sürücü' olarak da adlandırılan SSD'ler ve mekanik sabit diskler arasında elbette temel bir fark var. Ve hatta mekanik sabit disklerin aksine SSD'ler bir ya da iki yolla işlevsiz hale gelip bir anlamda ölebiliyor.
Mekanik sabit diskler ve SSD'ler arasındaki ana farkı şöyle özetlemek mümkün: Mekanik bir sabit diskin depolama alanı, ihtiyaç duyuldukça birçok defa yeniden yazdırılabilen verileri tutabiliyor ve bunlar söz konusu disk işlevsel kaldıkça kullanılabilir olmaya devam ediyor.
Diğer yandan SSD'lerde ise verileri tutan her bir hücre, söz konusu SSD ölmeden önce sınırlı sayıda yazdırılabiliyor ya da programlanabiliyor. Bunun nedeni ise şu: Ne zaman bir yazdırma operasyonuna gerek duyulsa, bir hücredeki herhangi bir verinin o hücre kullanılmadan önce silinmesi gerekiyor. Bu yazdırma, silme ve yeniden yazdırma süreci de nihayetinde bu hücreler üzerinde hasar bırakıyor ve hücreler arasındaki izolatörde bozulmaya yol açıyor. Sonunda da bu tekil hücreleri yüklemek artık imkansız hale geliyor.
Farklı türden flaş belleklerin farklı yaşam döngüleri oluyor, bu da elbette hücre başına ne kadar bit'in mevcut olduğuyla belirleniyor. Daha az bit, zaman içerisinde daha az sorun demek. Daha çok bit ise daha çok sıkıntıya neden oluyor.
Böylece sınırlı bir yaşam döngüsüne sahip olan SSD'lerin bu ömrü de "yazılı terabit'lerle" (TBW) ölçülüyor. Üreticiler aslında genellikle bu rakamlara pek atıfta bulunmuyor, dolayısıyla SSD'nizin bu rakama ulaşmadan önce ölmesi ya da tam tersi bunun çok sonrasında işlevsiz kalması olası. Bu da elbette birçok faktöre bağlı.
Örneğin iki yıldır kullanımda olan ve yaklaşık 32 TB'lık bir verinin yazıldığı bir SSD'ye şimdiye kadar 60 TB'lik veri yazılmış olsaydı endişelenmeye başlayabilirdiniz. Diğer yandan her ihtimale karşı buradaki dosyaların bir yedeğini almanız da riske girmenizi önleyecektir.