Geçtiğimiz hafta içerisinde Avustralya devleti, aldığı 2018 Erişim ve Destek Kararnamesi uyarınca tartışma yaratan kararları yürürlüğe koymaya hazırlanırken söz konusu değişikliklerden biri de devlet dairelerinin şifreli iletişim bilgilerini yasal olarak isteme hakkını eline almasıydı. Bu karara uymayan şirketleri ise yaklaşık 10 milyon Avustralya dolarına (7.3 milyon Amerikan doları) kadar artabilen cezalar bekliyor.
Karardan etkilenen şirketlerden birçoğu ise bu karara tepki gösterdi ve güvenlik ile gizliliği ön plana çıkarması le bilinen mesajlaşma uygulaması Signal, karara tepki gösteren şirketler kervanına katıldı. Tartışmalı karar hakkında açıklama yapan Signal, bu karara devlet daireleri tüm imkânlarını kullansa dahi neden karara uygun olarak tavır alamayacağını açıkladı.
"Signal, veritabanının tasarımı gereği kullanıcılarına ait rehber, sosyal grafik, konuşma listesi, grup başlıkları ve grup avatarlarına dair hiçbir bilgiyi kaydetmez. Uçtan uca şifreli içerikleri ile mesajları ve ses-video aramaları bizim tarafımız için de erişilmezdir." cümleleri ile Signal adına açıklama yapan Joshua Lund, blog yazısında açıklamalarına Signal'in açık kaynaklı bir uygulama olması sebebiyle herkesin bu bilgileri uygulamanın her sürümünde bulunan kodlarına göz atarak teyit edebileceğini belirtti. Lund, açıklamasında "İnsanlar Signal'i arkadaşları ile sırlarını paylaşmak için kullanıyor fakat biz yazılımımızda sırları saklayamıyoruz. Signal'a bir arka kapı ekleyemeyiz." ifadelerini de kullandı.
Söz konusu yasa kabul görmeden önce Cupertinolu teknoloji devi Apple da Avustralya devletine yönelik açık mektubunda kanun hakkındaki endişelerini belirterek kanun metninin "haddinden fazla kapsamlı ifadeler içerdiğini" ve Avustralya devleti tarafından maddelerin adli olarak dünyadaki etkisinin gözden kaçırıldığını öne sürmüştü.
"Bu şekilde suçluların işini zorlaştırmak yerine kolaylaştırıyor olma riski vardır. Giderek güçlenen şifreleme, güvenlik tehditlerine karşı arka kapılar ve zayıflatılan güvenlik önlemlerinden daha iyi bir koruma sağlayacaktır."
Benzer olarak Apple, Google, Facebook ve Twitter tarafından oluşan Devlet Gözetimini Reform Koalisyonu, Avustralya'nın kararına karşı yapılan ortak açıklamada kanunun "büyük bir yanlışlık" olduğunu ifade ederek kanun metninin haddinden daha geniş ifadeler bulundurduğunu ve hükümlerin otoriteden bağımsız görüşleri gözardı eden bir anlayışın ürünü olduğunu dile getirdi.
Devlet daireleri ve teknoloji alanında faaliyet gösteren şirketler, yıllardır iletişim verilerine erişim konusunda büyük anlaşmazlıklar yaşıyor. ABD'de federal kurumlar teknoloji şirketlerine veri erişimleri için yazılımlarında ve cihazlarında arka kapı açmaları için baskı kurarken, şirketlerin kullanıcı verileri ile ilgili birçok hareketi devletler tarafından cezai hükümlere tabii tutuldu.
Signal servisi yetkilileri, Avustralya tarafından servislerinin ülke çapında yasaklanabileceğini bildiklerini açıkladı fakat daha önce bunu yapan diğer devletlerin iyi sonuçlarla karşılaşmadığını da ekledi. VPN servisleri ve birçok farklı yöntem ile bu tür yasakların aşılmasının mümkün oluşu, devletlerin yasaklamalarla bekledikleri sonuçları almalarının önündeki en büyük engel olarak görülüyor. Bunun yanında Signal, bu tür yasaklama girişimleri ile ilk kez karşılaşmıyor. Lund, blog yazısında devletlerin bu tavrına karşı şu ifadeleri kullanarak Signal'ın dünya çapında kitle gözetimine karşı yürüttüğü mücadelenin arkasında olduklarını yineledi:
"Avustralya'nın güvenlik iyileştirmelerine karşı güvenlikte gerilemeyi talep etmesi, Avustralya ve küresel toplum adına hayal kırıcı bir gelişme."