Duyularımızı karşılaştıracak olursak, hayvanlar aleminin çok arkasında kalıyoruz. Köpekler ve arılar bizden daha iyi koku alıyor, yarasalar daha iyi duyuyor, hatta en güvendiğimiz duyumuz olan görme duyumuz bile birçok hayvana göre daha zayıf. Aslında tek avantajımız, kocaman beyinlerimiz diyebiliriz.
Evet, belki karanlıkta göremiyoruz ancak kızılötesi kameralarla karanlıkta ne olup olmadığını tespit edebiliyoruz. California Üniversitesi’nden araştırmacılar, kızılötesi alınan görüntülerin gerçeğe daha yakın olmasını sağlayacak bir yöntem keşfetti.
PLOS ONE dergisinde yayınlanan ve ürettikleri teknolojiyi açıklayan makalede araştırmacılar, “Bazı gece görüş sistemleri, insanlar tarafından algılanamayan kızılötesi ışık kullanır ve oluşturulan görüntüler, görünür spektrumda tek renkli bir görüntü sunan dijital bir ekrana aktarılır” diyor. Makale devam ediyor: “Bir sahnenin kızılötesi spektral görüntüsünü, bir insan tarafından görülebilen spektrum ışığıyla algılanıyormuş gibi görülmesi için optimize edilmiş derin öğrenme mimarileriyle desteklenen bir görüntüleme algoritması geliştirmeye çalıştık.”
Böylelikle, tamamen karanlık bir ortamda, algılanan nesnelerin üç boyutlu görüntüsü sergilenebiliyor.
Burada elbette önemli olan kameranın yeteneği değil, alınan bilgilerden görüntü elde eden algoritmanın gücü. Geliştirilen algoritma kızılötesi algılanan sinyallerin insanların nesneleri görüş şekline uydurulması için yapay zekâ ve derin öğrenmeyi kullanıyor.