Dünya çapında 100 veya daha fazla “temas edilmemiş” kabile bulunuyor, ancak bunların arasında Sentinellilerin en izole olan grup olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Sömürgeciliğin ve ekonomik küreselleşmenin devasa güçlerine karşı, binlerce yıldır dış dünyadan gelen neredeyse tüm temas girişimlerine (bazen şiddetle) direndiler. Sentinelliler, 2018’de ABD’den bir Hıristiyan misyonerin adalarına yasadışı bir şekilde izinsiz girmesi ve burada ok ve yayla öldürülmesiyle uluslararası manşetlere taşındı. Ancak bu olay, adayı içeren hikayelerinin sadece çok küçük bir parçası.
Kabile, Hint Okyanusu’nda Hindistan ile Myanmar arasında bulunan yaklaşık 60 kilometrekare büyüklüğünde bir kara parçası olan Kuzey Sentinel Adası’nda yaşıyor. Hint yasalarına göre, öncelikle geleneksel yaşam tarzlarına saygı duymak ve onları bağışıklığa sahip olmadıkları yabancı hastalıklardan korumak için adanın beş deniz mili (9,26 kilometre) yakınına gitmek yasa dışı.
Küçük adalarının doğusunda, Andaman Adaları olarak bilinen bir takımada bulunuyor, ancak bu komşu topluluklar bile kayıtlı tarihte Sentinelliler ile nadiren bağlantı kurmuş. Sentinellilerin komşularının bile olmadığı bu özel durumu, Dünya’daki en izole kabile olmalarına sebep oluyor ve izolasyonlarını eşsiz bir konuma yerleştiriyor. Ancak, Sentinellilerin bu aşırı izolasyonu göz önüne alındığında, dünyanın geri kalanı onların nasıl yaşadıkları hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyor.
Sentinelliler: 100 kişilik izole topluluk
Hindistan’ın 2011 yılındaki Nüfus Sayımı, Kuzey Sentinel Adası’nda sadece 15 kişinin yaşadığını tahmin etse de, gerçek rakamın 100 civarında olduğu düşünülüyor.
Adayı bir teknede uzaktan gözlemleyen kişilerin raporlarına göre, 100 kadar kişinin üç ayrı grupta yaşadığına inanılıyor. Yerleşimleri iki farklı tipte evden oluşuyor: Büyük ortak barakalar ve duvarları olmayan geçici barınaklar.
Survival International'da Kıdemli Araştırma ve Savunuculuk Görevlisi Sophie Grig, yaptığı açıklamada “Yaşam tarzları hakkında bildiklerimizin çoğu, teknelerden uzaktan görülebilenlerden derleniyor. Kendilerine ne ad verdiklerini bile bilmiyoruz” diyor.
Grig, kabile halklarının haklarını korumak için kurulmuş bir STK olan ve onların temassız kalma arzularına saygı gösterilmesini sağlamaya çalışan Survival International için Sentinelliler kampanyasında çalıştı. Ayrıca Sentinellilerin bu yalnız bırakılma isteklerini çok net bir şekilde gösterdiklerini de söyleyebiliriz.
1970’lerde Hindistan hükümeti, onlara tarımı öğretmek ve kendi toplumlarına yerleştirmek amacıyla bir politika oluşturdu. Dillerini bilmemelerine rağmen kayıklar gönderip kabileye hediyeler vermek istediler. Sentinelliler, hoş karşılanmadıklarını bilmek için ziyaretçilere yaylarını çekerek bu girişimleri büyük ölçüde reddetti.
Grip, “1990’larda, Sentinellilerin yeterince yaklaşmalarına, sahile inmelerine ve hindistan cevizinin bir kısmını almalarına gerçekten izin verdiği kısa bir dönem vardı. Kimse nedenini gerçekten bilmese de, daha sonra buna izin vermeyi bıraktılar ve yeniden daha düşmanca davranmaya başladılar” diyor ve ekliyor: “Bunun nedeni [kabileden] bazı insanların hastalığa yakalanması mı, bilmiyoruz.”
Bir Hıristiyan misyonerin ölümü ve sonrası
Yerli hakları gruplarının protestolarının ardından, Hindistan hükümeti 1990’ların sonlarında bu temas kurma planından vazgeçti ve Sentinelliler dış dünyaya düşmanlıklarını ifade etmeye devam ettiler. 2018’de bir Hıristiyan misyonerin ölümüyle birlikte, son birkaç yılda Sentinellerin yabancılara saldırganca tepki gösterdiği bir dizi olay görüldü.
Hindistan Ulusal Sahil Güvenliği, Aralık 2014’te Hint Okyanusu’nu sarsan yıkıcı tsunaminin ardından topluluğun yardıma ihtiyacı olup olmadığını görmek için ada üzerinde bir helikopterle gezindi. Şaşırtıcı bir şekilde, yalnız bir kişi helikopteri takip etti ve onu oklarla vurmaya çalıştı. Yardım istemedikleri oldukça açıktı.
Başka bir olay, 2006’da Hindistan’dan iki balıkçının yanlışlıkla adaya sürüklenmesi ve hemen Sentinelliler tarafından öldürülmesiyle yaşandı.
Grig, “Net bir seçim yapıyorlar ve dünyaya temassız kalmak ve yalnız bırakılmak istediklerini çok net bir şekilde ifade ediyorlar” diyor ve devam ediyor: “Kimse bunu Sentinellilerden daha net ifade edemez.”
Neden bu kadar saldırgan davranıyorlar?
Sömürge dönemindeki tarihi olaylara bakıldığında, Sentinellilerin yabancılarla aralarına neden mesafe koymak istediğini anlamak biraz daha kolaylaşıyor.
1880’de İngiliz Kraliyet Donanması subayı Maurice Vidal Portman, Kuzey Sentinel Adası halkıyla temas kurmak için bir grup gönderdi. Kıyıya vardıklarında adalılar ağaçların arasına kaçtılar ve İngilizler adalarına ayak bastığında terk edilmiş köylerden başka bir şey bulamadılar. Sonunda, Portman’ın adamları, yakınlardaki Andaman Adaları’ndaki üslerine geri gönderilmek üzere yaşlı bir erkek ve kadının yanı sıra bazı çocuklar olmak üzere altı kişiyi yakaladı.
Grig’in belirttiği üzere “Kaçınılmaz olarak hepsi çok hastalandı. Yaşlı çift öldü ve kolonistler çocukları adaya geri göndermenin harika bir fikir olacağını düşündüler. Çocuklar bazı hediyelerle geri götürüldü, ancak yanlarında götürdükleri en büyük hediyenin hastalık olduğu neredeyse kesin. Bilmiyoruz, ama Sentinelese'lerin yabancılara karşı bu kadar dirençli olmalarının nedeni, o temasla ilgili bir tür anıya sahip olmaları olabilir.”
Sentinelliler varlıklarını korumaya ve gelişmeye devam ediyor
Birkaç yıl önce insanlar, temas kurulmamış insanların gelecekte hayatta kalabilmelerinin tamamen imkansız olduğunu söylüyorlardı. Aslında, artık on yıl önce bildiğimizden daha fazla temas kurulmamış insan tanıyoruz. Bu adada binlerce yıldır, muhtemelen on binlerce yıldır yaşıyorlar. İnanılmaz derecede sağlıklı görünüyorlar, gelişiyorlar ve açıkça bu şekilde yaşamayı seçiyorlar.