Son yıllarda, ilaçlara fazlasıyla dirençli, gizemli bir geçmişi olan bir "süper mantar" ortaya çıktı ve dünya çapında binlerce garip enfeksiyona neden oldu. Geride kalan aylarda ise, bağışıklık sistemini düşen COVID-19 hastalarıyla dolu bazı hastanelerin, yeni ortaya çıkan "süper mantarın" kök salması için verimli bir zemin sağladığı söyleniyor. Ancak, COVID-19 hastaları için oluşturduğu tehdidin ötesinde, söz konusu maya - Candida auris - yakın gelecekte küresel sağlık için gerçek bir sorun oluşturabilir.
Journal of Fungi'de bildirilene göre, São Paulo Federal Üniversitesi'ndeki Özel Mikoloji Laboratuvarı yöneticisi Arnaldo Colombo liderliğindeki bilim insanları, yakın zamanda Brezilya'nın Salvador şehrinde C. auris vakalarının yükseldiğini belgelediler. Araştırmacılar, ilk iki vakanın Aralık 2020 civarında Salvador'da bir hastanede kalan COVID-19 hastalarında görüldüğünü açıkladı. O zamandan beri, şaşırtıcı derecede çok sayıda hastanede yatan hasta, inanılmaz derecede nadir görülen mantarlarla enfekte oldu.
Profesör Colombo, Agência FAPESP ile yaptığı görüşmede "O zamandan beri aynı hastanede dokuz C. auris hastası daha teşhis edildi, [organizmalarında mantar olan ancak zarar görmeyen] bazıları kolonize oldu ve diğerleri enfekte oldu" dedi ve ekledi: "Brezilya'da başka vaka bildirilmedi, ancak endişe etmemiz için bir sebep bulunuyor."
Colombo, "Tür, çok sayıda ilaca hızla dirençli hale geliyor ve hastaneler ve klinikler tarafından kullanılan dezenfektanlara karşı çok hassas değil. Sonuç olarak, sağlık çalışanlarını kolonize ettiği ve ciddi COVID-19 hastalarına ve diğer uzun süreli kritik hastalara bulaştığı hastanelerde varlığını sürdürebilir" diyor.
C. auris ilk olarak 2009 yılında Tokyo'da 70 yaşındaki bir kadının kulak kanalında keşfedildikten sonra tanımlanmıştı. Ancak araştırmalar, çok sayıda ilaca dirençli C. auris'in bu süre zarfında Pakistan, Hindistan, Güney Afrika ve Venezuela'da aynı anda ortaya çıkmayı başardığını gösteriyor. Geçtiğimiz on yılda, gizemli maya, ABD de dahil olmak üzere dünya çapında düzinelerce ülkeden hastalarda rapor edildi ve 4.700'den fazla kişiye bulaştı.
Bu mantar kan dolaşımı enfeksiyonları ve yara enfeksiyonları dahil olmak üzere vücutta istilacı enfeksiyonlara neden olabilse de, adı Latince kulak anlamına gelen auri kelimesinden türemiş. Enfeksiyonlar tipik olarak hastanede yatan hastalarda görülüyor ve COVID-19'dan muzdarip olanlar gibi zayıf bağışıklık sistemi olan insanları avladığı düşünülüyor. İnvaziv C. auris enfeksiyonu olan hastaların üçte birinden fazlasının öldüğü söyleniyor.
Birçok C. auris enfeksiyonunun, üç ana antifungal ilaç sınıfının tümüne dirençli olduğu tespit edildiğinden ve bunun da tedaviyi son derece zor hale getirmesinden dolayı mikroorganizmaya "süper mantar" adı veriliyor. Bu nedenle, Hastalık Kontrol ve Koruma Merkezleri (CDC) bunu "ciddi bir küresel sağlık tehdidi" olarak tanımlıyor.
Hiç kimse bu süper mantarın nasıl bu kadar hızlı bir şekilde sıçradığından tam olarak emin değil. Antifungal ilaçların aşırı kullanımı, ilaca dirençli bakterilerin yükselişini körükleyen antibiyotiklerin aşırı reçete edilmesinde gördüğümüz gibi, muhtemelen burada da bir rol oynamış olabilir. Bazı araştırmacılar, diğer faktörlerin de mantarın dünya sahnesinde ekstra bir adım atmasına yardımcı olmuş olabileceğini düşünüyor. Öncelikle, tarımda belirli mantar öldürücülerin verimli kullanımının büyük bir faktör olduğu düşünülüyor. Bir diğer düşünce olarak ise iklim değişikliğinin yol açtığı ısınan havaların bir ürünü olarak süper mantarın ortaya çıkmış olabileceği öneriliyor.