Günümüzde oyun denildiği zaman aklımıza sürekli belirli yapımlar geliyor ve sanki dünyada başka oyun yokmuş gibi, birçok oyuncu sadece belirli isimleri takip ediyor. İşin kötüsü, oyun denildiği zaman yeni neslin direk olarak sadece video oyunlarını anlıyor olması ki bir yandan da baktığımızda, sektörün yıllardır yapmaya çalıştığı "yayılımcı" politikada ne kadar başarılı olduğunu görüyoruz bu mantık çerçevesinde; yani adamlar yaptı ve oldu... İşte Rogue Legacy tüm bu duygulara ve oluşumlara karşı çıkan cinste bir oyun oldu bizim için. Bizler oyun dünyasında eski toprağız, ataricilerde büyüdük ve her nasıl bir dönem, internet kafeler PlayStation kafeye dönüştüyse, bizler de ataricilerin internet kafeye dönüşmesine şahit olduk. Oyun dünyasının bel kemiği olan atariciler olmasaydı, dünyanın hiçbir yerinde oyun sektörü bu denli gelişemezdi, bu yadsınamaz bir gerçek. İşte Rogue Legacy tüm bu anlattığımız sınırların içerisinde yer alan bir yapım. O hem eski, hem de yeni. Hem yaşlıya, hem de gence hitap ediyor ve bu işi gerçekten çok iyi yapıyor...
Eski ve yeni bir arada
Malumunuz günümüzde en çok muzdarip olduğumuz nokta, oyunlardan ne bekleyeceğimizi bilmememiz. İlk bakışlarda grafik kalitesi ile gözlerimizi kamaştıran yapımlar, piyasaya çıktıklarında hiç de hayallerimizde olanı bize sunamıyorlar. Bu durumu en çok oynanış şeklinde ya da oyunun gidişatında hissediyoruz. Özellikle 2005 ve 2010 arasında büyük yükselişe geçen grafik tutkunluğu, günümüzde yavaş yavaş yerini "gameplay" yani oynanabilirlik temasına bırakmaya başladı. Eğer siz de bu yazılanlara katılıyorsanız, size süper bir haberimiz var zira Rogue Legacy tam da bu tasvirlere uyan bir yapım. Öncelikle grafiklerinden başlamak lazım... Başlamak derken, aslında çok da anlatılacak bir şey yok, o tamamen 90'lı yılların ortalarına ait, 2D grafik motoru üzerinde çalışıyor. Pek tabii başta düşmanlar olmak üzere, arka planda çalışan çok başarılı bir yapay zeka ve haritayı kullanma becerisi söz konusu. Eğer gördükleriniz hoşunuza gittiyse bekleyin zira birazdan oyunu daha fazla seveceksiniz.
En çok ölünen oyun!
Hemen başlangıçta söylemek lazım; bu oyun çok zor! Her ne kadar bu durum kulağa bir eksiymiş gibi geliyor olsa da aslında değil. Çünkü oyunun tüm mantığı bu zorluk sistemi üzerine kurulu! Nasıl mı? Hemen yardımcı olalım... Şimdi oyuna girdiniz ve tıngır mıngır ilerliyorsunuz, karşınıza çıkan kaleye de girdiniz ki zaten girilen tek bir yer söz konusu. Kale, içerisinde birçok farklı odayı barındırıyor ve dilersek odaları temizlemeden geçebiliyoruz. Yine de amaç altın toplamak olduğu için her türlü odayı yağmalamak gerekiyor ama işte o ilk girdiğiniz odada anında ölme ihtimaliniz çok fazla. Odalar rastgele yaratılıyor ve bir önceki oyununuzda üst üste çok rahat geçtiğiniz bölgeler, bir sonraki oyun deneyiminizde kabus gibi odalara dönüşebiliyorlar... Ölmek içinse hayat puanımızın bitmesi gerekiyor. Ölmemek içinse yapacaklarımızın haddi hesabı yok. Oyuna her başladığımızda (Ki alışın, sürekli ölüyor, sürekli yeni bir kahramanla oyuna başlıyoruz, yani sistem bu.) yapılacak bazı düzenlemeler söz konusu. Oyunun başlangıç kısmı olan Manor'da topladığımız para ile açabildiğimiz Smithy, beraberinde 75 kere upgrade edilebilecek hayat puanı ve mana puanı kutularını da getiriyor. Biraz daha para kazanıp kendimizi geliştirdiğimizdeyse diğer iki ana upgrade başlığı olan Architect ve Enchanter bizlere merhaba diyor.
Sonradan açılan sınıflar da mevcut
Her ölüm ardından karışımıza çıkan rastgele dört kahramandan birisini seçiyoruz. Hepsinin farklı yapıları var. Kimileri daha çok critical vuruş yapabiliyorken, kimisi tank rolünde; bir diğeriyse daha çok büyüyle ilgileniyor. Bir de açılmayı bekleyen sınıflar var ki onları Manor kısmındaki ugpradeler ile açıyoruz. Fakat kendilerini açmanın en önemli kısmı, her sınıf ile birlikte gelen ve tüm karakterlere etki eden güçler. Misal, gidip Barbar sınıfını açtığımız anda, fazladan "Str" alabilmemizi sağlayan upgrade'lere, Shinobi sınıfını açtığımızdaysa critical vurma ve vurduğumuz zamanki zararı arttırabilme upgrade'lerine ulaşabiliyoruz. Tüm bunların haricinde, Smithy, Architect ve Enchanter'ın farklı özellikleri de bulunuyor. Oyun içerisinde ulaşabildiğimiz kasalardan çıkan "Blueprint"ler ile Smithy'ye farklı silah ve zırh tarifleri öğretebiliyoruz. Akabinde para vermek sureti ile üretebildiğimiz bu cihazlar sayesinde oyunu biraz daha RPG kafasında deneyim edebiliyoruz. Enchanter ise kazıyabildiği rune'larla karakterimize farklı özelikler kazandırabiliyor. Açıkçası çift zıplama olmadan oyunu oynamak çok zor, buradan bir de ipucu vermiş olalım... Son olarak Architect'e geliyoruz. Kendisi temelde oyunun en önemli NPC'si zira az öncede bahsettiğimiz gibi, Rogue Legacy'deki odalar, biz her öldüğümüzde kafasına göre resetleniyor ve gitmek istediğimiz boss savaşına belki de hiçbir zaman ulaşamıyoruz. İşte kaleye girmeden önce mimar abimizle yaptığımız anlaşma sayesinde kaleyi "save" edebiliyoruz. Fakat geçtiğimiz odalardaki düşmanlar canlı kalıyor. Yani her şef sıfırlanmıyor. Diğer taraftansa topladığımız altınların yüzde 30'luk kısmı kesintiye gidiyor...
Sonu gelmeyen bir kale
Kale'nin save edilmesi için oyunu fazlasıyla deneyim etmek gerek; bolca yaratık kesip, altın toplayıp, karakterimizi olabildiğince güçlendirmeliyiz ki ancak o zaman gidip adam gibi bir boss kesebiliyoruz. Bu arada ölüp kaleye her defasında girmeye çalıştığımızda tüm paramız sıfırlanıyor. Bu dengeyi bozan, yani kapı bekçisinden birazcık da olsa para kurtarmamıza imkan tanıya upgrade, daha sonraları kendisini gösteriyor. Nitekim Manor ve silah alım satımının kaleye girmeden önce yapılıyor olması, oyundaki dengelerin harika bir şekilde oturmasına sebep olmuş... Rogue Legacy içerisinde bulunan tüm güzellikleri bir kenara bırakırsak, oyunun esas zorluğunun oyuncu refleksleri tarafından yaratıldığını dile getirmek gerek. Tamam, karakteri güçlendirmek çok önemli ama ani reflekslere sahip olmayan bir oyuncu, kısa zamanda Rogue Legacy'yi makinesinden silecektir, bu da bizden garanti olsun. Bunun haricinde harika bir yapım Rogue Legacy. Hem "side-scrolling" temelleri üzerine kurulu olması, hem eski grafikleri ile göz alması, hem de tamamen yenilikçi bir oyun dinamiğini ortaya koyması açısından, bizlerin büyük ilgisini çekmeyi başardı. Eğer sizi biraz daha eskilere götürecek ve biraz daha zorlayacak oyun arayanlardansanız Rogue Legacy konu için biçilmiş kaftan.