Projenin temel amacı, devlet üniversitelerinin bilgisayar ve endüstri mühendislik bölümleri öncelikli olmak üzere, işletme ve iktisat fakülteleri ile ticaret, meslek ve bilgisayar meslek lisesi öğrencilerinin, bilişim çözümleri konusunda fikir üretebilen, yazılım tasarlayabilen kalifiye insan kaynağı olarak yetiştirilmesine katkıda bulunmak olarak açıklandı.
Netsis Kurumsal Sosyal Sorumluluk kapsamında “Bilgi Toplumu için Bilişimcilerden Sürdürülebilir Eğitim Projesi” adıyla duyurulan bu çalışmada 80 kişilik Netsis ekibi, ayda toplam 360 iş saatini bu projeye ayıracak. Başlangıç aşamasında İzmir, İstanbul ve Ankara’da belirlenen okullarda başlayacak olan uygulama için Netsis İş Ortakları da tüm entelektüel sermayesini seferber edecek.
Türkiye bilişim sektöründe faaliyet gösteren yazılım ve donanım üreticileri, servis sağlayıcılar ve ilgili STK’ların da katılımına açık olan proje ile Netsis, kişi ve kurumlardan bağımsız, sürdürülebilir bir kampanyanın öncülüğünü üstleniyor.
İlgi toplayan bir toplantı oldu
Yazılım Sanayicileri Derneği (YASAD) Başkanı Namık Kural’ın açılış konuşmasıyla başlayan toplantıda, Dr. Fuat Alican’ın hazırladığı “Türk Yazılım Sektörünün Sorunları ve Çözüm Önerileri” başlıklı araştırma raporu da ilk kez açıklandı.
Kural, “Böyle bir raporun hazırlanması ve buna bağlı olarak, “Bilgi Toplumu için Bilişimcilerden Sürdürülebilir Eğitim Projesi”nin başlamasına öncü olan Netsis’e teşekkür ediyorum.” derken, Türkiye’de faaliyet gösteren diğer bilişim sektörü firmalarının da projeye katılımı için çağrıda bulundu. Yazılım sektöründe, Türkiye’nin gelecekte işgücü olanağından yararlanabilme fırsatı bulunduğunu vurgulayan Kural, “Bugüne kadar hep İrlanda, İsrail ve Hindistan’ı örnek almaktan söz ettik. Bunu yaparken, kendi ülkemizin koşullarına uygun modeli yaratmamız gerektiğini de unutmamalıyız. Türkiye, yazılımda beklenen konuma ulaşamadı, ancak ciddi bir hareketlilik olduğunu da kabul etmeliyiz. Hükümetimiz, bilişime diğer hükümetlerden daha çok önem veriyor.” şeklinde konuştu. Ankara’da dört teknopark bulunurken, İstanbul’da bir tane olmasına eleştiri getiren Kural, bu konuya gönül vermiş kişiler ve sivil toplum örgütleri olarak çözüm arayışlarının sürdüğünü belirtti. Yazılıma ancak son on yıldır ‘sektör’ konumuna taşındığını, öncesinde belirli şirketlerin faaliyet gösterdiği bir alandan ibaret olduğunu hatırlatan Kural, ekonomik krizin en başta otomotivi, ardından da bilişimi etkilediğine değindi. Krizle birlikte, yüzde 56’lık bir pazar daralması olduğunu belirten Kural, “Bu ancak bir tahmin. Sektörümüzün gençliğinden ötürü, elimizdeki istatistiki verilere de tam güvenemiyoruz. Şöyle ki, en az 10 çalışanı olan yazılım şirketleri sanayi odalarına girebiliyor. Ticaret odalarında da, eskiden rulmancıların arasındaydık, geçen dönem büro malzemeleri üreticileri ve kırtasiyecilerin arasına girdik. Yazık ki, Türk iş dünyasında yazılım sektörü, kendini olması gereken konuma taşıyamadı. Sektörde çeşitli sivil toplum örgütleri var. Fakat henüz çok da somut adımlar attırabilecek bir duruma gelmiş değiliz.” şeklinde konuştu.
YASAD ile TÜBİSAD’ın iki yıldır paralel hareket etme politikası izlediğini açıklayan Kural, sektörün hedeflenen konumuna ulaşması için çalıştıklarını kaydetti. Kural, konuşmasını sonlandırırken, şu önerileri sundu: “Yurtdışındaki temsilcilerimizin, Türkiye’de yazılım üretildiğini bilmesi gerekiyor. Yurtdışına çıktığımızda, kendimizi önce kendi vatandaşımız olan temsilcilere anlatmak zorunda kalıyoruz. Bu konuda devletten destek bekliyoruz. Ayrıca vergi kolaylıkları getirilmeli. Sektördeki şirketler, şu anda büyük cirolar yapmıyor. Bu şirketlerin büyümesi için, vergi indirimine ihtiyaç var.”
Kural’ın ardından söz alan Güney Amerika Araştırma Merkezi Öğretim Görevlisi ve Güney Amerika Merkez Bankası Danışmanı Dr. Fuat Alican, rapor hakkında bilgi verirken, Türkiye’de devletin ve hükümetlerin bilişimi, özellikle de yazılımı stratejik bir sektör olarak ele alacak politikalar geliştirmesi gerektiğine dikkat çekti. Türk yazılım sektörünün on yıllık düzensiz bir gelişme döneminden sonra, gelişmekte olan diğer ülkelerden geri kalmış durumda olduğuna dikkat çeken Alican, dünya genelinde ise, bu alanda bir konsolidasyon yaşandığını ifade etti. “Küresel durgunluk ve krizin de etkisiyle yavaş bir büyüme ve çokça şirketin iflası sözkonusu. Uzmanlar, iflasların süreceğini öngörüyorlar.” şeklinde konuşan Alican, Hindistan ve Çin’in de, gibi ülkeler son derece stratejik ataklar yaparak, ihracatı diğer ülkeler için güçleştirdiklerini, bunun da yazılım KOBİ’leri için yeni stratejiler ve yeniden yapılanma gereği ortaya çıkardığını belirtti. Yazılımın, gelişmekte olan ülke ekonomilerine çok ciddi katkı sağlayabilecek kapasitede olduğunu vurgulayan Alican, özellikle uygulama segmentinin, düşük yatırım gerektirmesinin yanında, yüksek katma değere de sahip olmasının; kısıtlı sermayesi olan, gelişme sürecindeki ülkeler için avantaj olabileceğini dile getirdi.
Raporun hazırlanmasında seçilen metedoloji ile, yazılı kaynaklar dışında, değişik sektörlerden değişik kişi ve kuruluşlarla görüşmeler yaparak aktif katılımın da sağlandığını açıklayan Alican, rakamsal bilgiler de sundu: “Yazılım ihracatçısı ülkeler, beş kademede inceleniyor. Birinci kademede, öncü ülkeler dediğimiz Hindistan, İrlanda ve İsrail var. İkinci olarak Rusya ve Çin geliyor, bunlar 1 milyar dolara kadar ihracatı olan ülkeler. Üçüncü kademede 25 – 200 milyon dolar arası ihracatı olan ülkeler var. Beşinci kademede, gelişmemiş ülkelerin, yazılım sektörü hiç olmayan ülkelerin sınıflandırılması yapılıyor. Türkiye’nin, ihracatı yeni yeni gelişmekte olan, dördüncü kademe ülkeler arasında olduğunu tahmin ediyoruz.”
Türkiye değerlendirmesinin ardından, dünya bilişim sektörünün dikey yapıdan yatay yapıya geçtiğini, yazılımda ise e-ticaret ve standart ürünlerin önem kazandığını ifade eden Alican, “Uygulama alanında ise, sağlık gibi bağımsız uygulamalar, niş alanlar ve büyük şirketlerin daha orta segmentlere girdiğini ve yerli şirketler üzerinde baskı uyguladığını görüyoruz. Son olarak, gelişmiş ülkeler dahil, bilişimde eleman eksikliği göze çarpıyor. Dünya ERP pazarında ise, büyük şirketler % 60’tan fazla bir paya sahip.” dedi.
İrlanda, İsrail ve Hindistan’ın kısa zamanda yazılım konusunda öncü ülkeler durumuna gelmelerini; eğitim, teknoloji ve hukuk konusunda altyapıyı sağlamlaştırmalarına bağlayan Alican, Netsis’in de bu kurumsal - sosyal sorumluluk projesiyle eğitim ayağını desteklediğinin altını çizdi.
Türkiye’de yasadışı yazılım kullanım oranının % 78’e, dünyada ise % 39’a vardığına dikkat çeken Alican, son olarak çarpıcı rakamsal bilgiler verdi: “Türkiye’de kişibaşına bilişim harcaması 50 Euro, Avrupa’da bunun yaklaşık 10 katı, Amerika’da ise 20 katından da fazla. Bilgisayar sayısı, yazılımın gelişmesinde son derece önemli. Türkiye’de her yüz kişiye 4 bilgisayar düşerken, Kostarika’da bu rakam 17, Batı Avrupa’da 21, Amerika’da 51. ülkemizde, yazılım alanında kişibaşına 6 dolarlık harcama yapılırken, bu rakam İsrail’de 600 dolara ulaşıyor.”
“Bu Maya Tutar”
Dr. Fuat Alican’ın ardından Netsis Genel Müdürü Murat Ihlamur söz alarak, projenin kapsamı ve detayları hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Ihlamur, “Yetenekli beyinleri olan genç bir jenerasyona sahibiz. NASA’dan Silikon Vadisi’ne, dünyadaki tüm endüstrilerin en önemli noktalarında Türk mühendislerinin olduğu düşünüldüğünde, Netsis olarak diyoruz ki; olanak sağlandığında bu maya tutar!” dedi. Ihlamur, projedeki gelişmelerin Aralık 2004 tarihinde gerçekleştirilecek olan ikinci bir basın toplantısıyla duyurulacağını açıkladı. Ihlamur şöyle konuştu: “Bugün sizlerle, bizi çok heyecanlandıran bir konuyu paylaşıyoruz.. Yazılım sektörünü geliştirmemizde; teknoloji, hukuk ve eğitim en önemli etkenler. Biz bu projeyi eğitim için hayata geçiriyoruz. Ekibimizden 80 kişi bilişim ve yazılım konusunda eğitim ve destek verebilecek nitelikte. Bu arkadaşlarımız Eylül ayından itibaren, her ay yarım günlerini gönüllü olarak bu işe ayıracaklar. Devlet okullarında ve eğitim kuruluşlarında destek verecekler. Kimi bilgisayar programı kullanmayı öğretecek, kimi bilgisayar arızasını giderecek. İş ortaklarımız, teknoloji ortaklarımız ve rakiplerimiz de bu konuya destek versin ve bir ordu yaratalım istiyoruz.”
Netsis ofislerinin İstanbul, İzmir ve Ankara’da bulunmasından ötürü, projenin şimdilik yalnızca bu illerde hayata geçirileceğini belirten Ihlamur, “Bizim ofislerimiz bu üç ilde. Ama işortaklarımız Türkiye’nin her yerindeler. Onlar da bu çalışmaya katkıda bulunduğunda, tüm Türkiye’de destek veriyor olacağız.” dedi. Ihlamur son olarak, hangi aşamada olduklarını şöyle anlattı: “Okul envanter listesi yaptık. İnsan Kaynakları departmanımız da, kişilerin tek tek neler yapabileceğini belirledi. Üniversitelerde Bilgisayar ve Endüstri Mühendislikleri’ne ağırlık vereceğiz. Ayrıca Bilgisayar Meslek Liseleri, Sekreterlik Meslek Liseleri, Ticaret Meslek Liseleri de programımızda. Örneğin, sekreter arkadaşlarımız da gidip, Sekreterlik Meslek Liseleri’nde destek verebilecekler.”
Netsis Kurumsal Sosyal Sorumluluk basın toplantısında yer alan yetkililerin demeçleri ve rapor katılımcılar için oldukça yarar sağladı.