250 bin yıl ila 40 bin yıl önce yaşamış olan Neandertaller nasıl anlaşıyordu; nasıl bir dil kullanıyordu?

250 bin yıl ila 40 bin yıl önce yaşamış olan Neandertaller, birbirleriyle nasıl anlaşıyordu? Anlaşmak için nasıl bir dil kullanıyordu?

Neandertaller nasıl anlaşıyordu; nasıl bir dil kullanıyordu?

Fosillerin konuşamadığı ve 250 bin yıl ila 40 bin yıl önce yaşamış olan Neandertallerin kayıt cihazlarının icadından çok önce ortadan kaybolduğu göz önüne alındığında, arkeologların soyu tükenmiş kuzenlerimizin gelişmiş dil becerilerine sahip olup olmadığını bilmelerinin hiçbir yolu bulunmuyor. Yine de, henüz yayınlanmamış bir çalışmanın yazarı Neandertal dilini analiz etmeye çalıştı.

Seville Üniversitesi’nden bir dilbilimci olan çalışma yazarı Antonio Benítez-Burraco, “Neandertaller neredeyse kesinlikle bizim dillerimize oldukça benzeyen, ancak görünüşte yapısal olarak daha az karmaşık ve işlevsel olarak daha az esnek diller konuşuyorlardı” diye yazıyor. Bu sonuç, eski insanların konuşma yeteneklerinin anatomik, sosyal-kültürel, bilişsel, çevresel ve genetik kanıtları birleştiren çok disiplinli bir analizinin sonucu olarak karşımıza çıkıyor.

Örneğin yazar, Neandertal ses yolunun bizimkine çok benzediğini ve onların da bizimle aynı seslerin çoğunu üretebildiklerini öne sürüyor. Aynı şekilde, işitme duyuları modern insanlarınkine benziyordu ve bunların tümü, karmaşık sesli iletişim için gerekli donanıma sahip olduklarını gösteriyor.

Ancak, Neandertal kafatası boşluğunun şekli, beyinlerinin bizimkinden daha az "küresel" olduğunu gösteriyor. Bu da, dil işlemede yoğun bir şekilde yer alan bir bölge olan talamusun daha az belirgin olabileceği anlamına geliyor. Bu farklılık, Neandertallerin “modaliteler arası düşünme” konusunda daha az yetenekli oldukları ve bu nedenle farklı kavramları birleştirerek karmaşık dilsel yapılar oluşturma yeteneğimizden yoksun oldukları yönünde spekülasyonlara yol açıyor.

Ayrıca, Neandertal araçlarının görece basitliği, onların hiyerarşik düşünme kapasitemizi paylaşmadıklarını ve bu nedenle karmaşık ifadeler veya cümleler kurmakta yetersiz kalabileceklerini gösteriyor. Ek olarak, Neandertal endüstrilerinde zaman içinde görülen kültürel adaptasyon eksikliği, daha az güçle çalışan bellek kaynakları nedeniyle yenilik yapamadıklarını yansıtıyor olabilir.

Benítez-Burraco’nun söylediğine göre, tüm bu bilişsel kısıtlamalar göz önüne alındığında, Neandertallerin sınırlı dil becerilerine sahip olması muhtemel: “En azından, Neandertal dillerinin daha az karmaşık bir sözdizimine, daha az sayıda işlevsel kategoriye (belirleyiciler veya bağlaçlar gibi) ve daha az ayırt edici seslere sahip olabileceği tahmin edilebilir.

Yazar, “Görünüşe göre, bu diller karmaşık önermesel anlamları iletmekte daha az başarılı olmuş olabilir” diye devam ediyor.

Neandertal konuşma tarzları hakkında da tahminlerde bulunan Benítez-Burraco, türün yaşadığı soğuk, kuru ve açık ortamlar sebebiyle dilde ünsüz seslerin kullanımında bir zenginliğin teşvik edilmiş olabileceğini söylüyor. Bu varsayım, çevre ve dil arasındaki bilinen ilişkilere dayanıyor. Daha önceki araştırmalara göre, soğuk sıcaklıklar “dil bilgisinin iletilmesi için ses perdesinin kullanımını olumsuz etkilerken” kuruluk “vokal sesleri olumsuz etkiler.

Benítez-Burraco, “Söylemeye gerek yok, bu, farz edilen bir Neandertal dilinin çok kaba, son derece spekülatif bir tasviri” diyor. Yazarın kendi söylediği ve kabul ettiği üzere, eski akrabalarımızın nasıl konuştuğunu kesin olarak bilemeyeceğiz.

Çalışma şu anda hakem incelemesini bekliyor ve PsyArXiv’de ön baskı olarak yayınlandı.