Geçtiğimiz birkaç on yıldır, Mars'ta hayat olup olmadığına dair işaretler aramak NASA'nın en büyük çabalarından biri oldu ve bu çaba "Mars Sample Return Görevi"nin başlamasına yol açarak Mars örneklerini derinlemesine incelememize olanak tanıyacak. Ancak bir teori, Mars'ta yaşamı 50 yıl önce keşfettiğimizi ancak NASA'nın bunu yok ettiğini öne sürüyor.
Teoriyi tam olarak anlamak için NASA'nın Kızıl Gezegen'e iki Viking aracı gönderdiği 1970'lerin ortalarına kadar gitmemiz gerekiyor. Bu iki araç o zamanlar oldukça başarılıydı, hatta şimdiye kadar başka bir gezegende yapılan ilk ve tek yaşam tespit deneyini gerçekleştirdiler.
O dönemde bu testlerin sonuçları daha net olabilirdi. Testin bir bölümü başlangıçta olumlu sonuçlar gösterdi. Ancak gaz değişimi deneyi herhangi bir olumlu sonuç göstermedi. Ayrıca, Viking iniş araçlarında bulunan ve organik bileşikleri tespit etmek üzere tasarlanan bir cihaz, eser miktarda klorlu organikten başka bir şey bulamadı.
Heyecan verici olsa da, dönemin bilim insanları herhangi bir organik cisim olmadığı için klorlu organik maddelerin Dünya'dan gelen bir kontaminasyon olması gerektiğini varsaydı. Daha sonraki deneylerde toprağa su eklendi ve bu da kuşkusuz kalan eser miktarları öldürdü. Bu yüzden bazıları NASA'nın Mars'taki ilk yaşam kanıtımızı öldürdüğüne inanıyor.
Artık Mars'ta yerli organik bileşiklerin var olduğunu kesin olarak biliyoruz, bu da 1970'lerde bulunan eser miktarların muhtemelen Dünya'dan gelen kontaminasyon olmadığı anlamına geliyor. Elbette bunların Mars'tan geldiğini kanıtlamanın bir yolu yok. Ancak, son 50 yılda Kızıl Gezegen hakkında öğrendiğimiz her şeyin tam bir resmine baktığımızda, kesinlikle öyle olabilecek gibi görünüyor.