Mikroplastik sorununu bu yeni plastik türü çözecek

Araştırmacılar, biyolojik olarak parçalanabilen yeni bir plastik türü geliştirdi. Bu yeni plastik türünün en büyük özelliği, geride mikroplastik bırakmıyor olması.

Mikroplastik sorununu bu yeni plastik türü çözecek

Günümüzün en öne çıkan çevresel sorunlarından biri plastik kirliliği. Plastiği geri dönüştürme veya sorumlu bir şekilde ortadan kaldırma çabalarına rağmen, okyanuslardaki geniş çöp yığınları büyümeye devam ediyor ve mikroplastikler yiyeceklerimizde, suyumuzda ve hatta havada bile bulunuyor. Neyse ki araştırmacılar, yalnızca dayanıklı değil aynı zamanda tamamen geri dönüştürülebilir olan, mikroplastik içermeyen. biyolojik olarak parçalanabilir bir plastik geliştirdiler.

Alkil SP2 olarak adlandırılan bu yenilikçi malzeme, RIKEN Center for Emergent Matter Science araştırmacıları tarafından iki monomerin geri dönüşümlü tuz köprüleriyle bağlamasıyla oluşturuldu.

Alkil SP2, tuzlu ortamlarda parçalanmayan diğer birçok “biyolojik olarak parçalanabilir” plastikten farklı olarak, deniz suyunda saatler içinde tamamen parçalanıyor. Toprakta ise sadece on günde biyolojik olarak parçalanarak geride azot ve fosfor gibi değerli besin maddeleri bırakıyor. Ayrıca, mikroplastik içermeyen biyolojik olarak parçalanabilir bir plastik olduğu için geride hiçbir toksin bırakmıyor.

Alkil SP2, çok yönlülüğü ve çevresel güvenliğiyle özellikle dikkat çekiyor. Zehirli olmayan bileşenlerden ve ham petrol dışındaki kaynaklardan üretilen bu malzeme, geleneksel termoplastikler gibi, farklı ihtiyaçlara uyacak şekilde 120°C'nin üzerindeki sıcaklıklarda yeniden şekillendirilebilir. Bu özellikleri, malzemenin geleneksel plastiklere göre daha yeşil bir alternatif olmasını sağlarken, sertliği, kimyasal yapısı değiştirilerek özelleştirilebilir ve bu da uygulama seçeneklerini daha da çok yönlü hale getirir.

Ancak bu yeni plastiğin belki de en önemli özelliği, mikroplastik üretmemesi olabilir. Şimdiye kadar, mikroplastik içermeyen biyolojik olarak parçalanabilir plastiğin erken denemeleri, bileşenlerinin yüzde 80’inden fazlasının alkol ve tuzlu su içeren basit işlemler kullanılarak geri kazanılmasıyla verimli bir şekilde geri dönüştürülebileceğini göstermişti.

Ne yazık ki bu malzeme oldukça umut verici olsa da kendi zorluklarını da beraberinde getiriyor. Öncelikle maliyet, alkil SP2’nin geleneksel plastiklerle rekabet edip edemeyeceğini belirlemede önemli bir rol oynayacaktır. Dahası, okyanus plastiğinin önemli bir kaynağı olan balıkçılık ekipmanları için uygunluğu hala tam olarak bilinmiyor ve deniz suyunda parçalanmak üzere tasarlanmış bir malzeme bu sektörde çok kullanışlı olmayabilir.