Kullanışlı, ucuz, kaliteli

Dijital fotoğraf makineleri gün geçtikçe gelişiyor ve ucuzluyor. Ama ihtiyaçlarınıza uyanı nasıl belirleyeceksiniz? CHIP, dijital fotoğraf makinesi satın alırken dikkat etmeniz gereken noktaları gösteriyor.

Kullanışlı, ucuz, kaliteli

Beyaz dengesi

Ayar meraklılarına tavsiyemiz, manuel beyaz dengelemesine sahip bir makine. Bu özellik ile hangi renk sıcaklığının beyaz olarak algılanacağını belirlersiniz. Böylece mavi çizgileri önleyebilirsiniz. Rahatlık isteyenler bu ayarı otomatiğe alabilir. Yalnız, çekim yapacağınız ortamda şüoresan ışık ve güneş ışığı bir arada bulunuyorsa, otomatik ayar bile hatalar yapabilir. Sıradan bir kullanıcı manuel beyaz ayarının eksikliğini hissetmez bile.

Otomatik odaklama

Çoğu dijital fotoğraf makinesi, siz tam çekmek üzereyken gerekli odaklamayı otomatik olarak yapar. Bazı makineler resmin sadece ortasını değil, başka bölgelerini de netleştirir. Bunun için makinedeki tümleşik işlemci, resimdeki asıl şeklin büyüklüğünü tanımlamalı ve o şekle odaklanmalı. Hangi makinelerin bu özellikleri ne kadar iyi kullandığını, test raporumuzdan anlayabilirsiniz. Bazı durumlarda bu netlik ayarını, çoğu makinede yavaş çalışan bir elektrik motoru üzerinden el ile yapabilirsiniz.

Kullanım ve ağırlık

Dijital fotoğraf makineleri sürekli daha küçük ve daha hafif tasarımlarla karşımıza çıkıyor.Dikkat: Bazı durumlarda kullanışlılık göz ardı ediliyor.

Kullanım

Kullanım kolaylığı, dijital fotoğraf makinesi alırken dikkat etmeniz gereken önemli bir nokta. Bazı modeller ele tam oturmuyor, bazılarınınsa düğmeleri çok ufak olabiliyor. Döndürülerek kullanılan menü düğmesiyle ışık ayarlarına ulaşabilmelisiniz, karışık menüleri dolaşarak zaman kaybetmeniz hiç hoş olmaz. Başka bir yol ise dilediğiniz ayarları, programlanabilir düğmelere atamak. Zum için bazı makinelerde döner bir düğme bulunuyor, bazılarında ise iki yönlü bir tuş mevcut.

Ağırlık

Ağırlık ise son kararı veriyor. Bugünlerde piyasada bulabileceğiniz dijital fotoğraf makineleri, pilleri takılıyken 200 gramı geçmiyor ve her türlü cebe sığıyor. SLR kameralar ise 700 gram civarında, bunun üstüne bir de objektifin ağırlığını ekleyin.

Güç ihtiyacı: Pozun heyecanını kaybetmemek için

Dijital fotoğraf makineniz, sürekli şarj etmeniz ya da yenilemeniz gereken pillerden güç sağlıyor.

Dijital fotoğraf makineleri için özel olarak tasarlanan pillerin en önemli özelliği, daha uzun ömürlü olmaları. Bunun anlamı, tek bir şarjla daha fazla fotoğraf çekebilmek. Bu özel piller eski tip pillere göre daha pahalı ve pillerle ilgili bir sorun yaşayıp da yenisini almaya mecbur olana kadar da bu tip özel pillerin fiyatından genellikle haberiniz olmuyor. Bu tip piller, şarj aletleriyle birlikte makinenin standart donanımına dahil.

Bazı üreticiler AA tipi pil kullanıyor. Çok gezen veya çok uzun seyahatler yapan biriyseniz, AA tipi pil kullanan fotoğraf makineleri sizi elektrik prizinden bağımsız hale getirebilir ki bu çok önemli. Mesela Güney Amerika’daki bile her büfede bu tip pillerden edinebilirsiniz. Tabii dezavantajları da unutmamalı: Bu tip piller daha ağırlar ve verdiğiniz parayı çıkartacak kadar da dayanıklı değiller.

Doğal olarak bu pilleri, yine aynı boyda şarj edilebilir pillerle değiştirmek mümkün. Şarj aletinin fiyatı, ağırlığını göz ardı etmenizi sağlayacaktır.

Şarjlı pillerin ve normal pillerin ne kadar dayandığını test sonuçlarımızdan öğrenebilirsiniz. Ayrıca bunların tipleriyle ve fiyatlarıyla ilgili bilgi alabilirsiniz.

Sonuç: Ne kadar bilirseniz, o kadar tasarruf edersiniz

Test ettiğimiz dijital fotoğraf makinelerinin tümüyle iyi fotoğraflar çekebilirsiniz. Sadece bazı modeller sayesinde bu işi daha iyi, daha kolay ve daha ucuza yapma imkanınız var.

Mesela kullanım kolaylığında farklar belirginleşiyor. Çekim seçenekleri arasında gezebileceğiniz döner bir düğme, son derece pratik.Ayrıca bu seçeneklerin sayısı ve fotoğraf makinesinin ayarları da satın alırken belirleyici unsurlar.

Tasarruf etmek istiyorsanız, siz siz olun, megapiksel tuzağına düşmeyin. Kartpostal büyüklüğündeki resimler için 2 ya da 3 megapiksel yeterli olacaktır.Makinenin net, keskin ve gerçekçi renklerle çekim yapması ise başka etkenlere bağlı. Resim kalitesi ne kadar iyi olursa olsun, yavaş bir makine ile önemli anları kaçırmanız işten bile değil. Objektişer ise çeşitli fiyatlara sahip. Tele açı ve geniş açılı ve aynı zamanda da güçlü bir yakınlaştırma özelliğine sahip bir objektif tabii ki daha pahalıdır.

Ekranlı ve vizörlü makinelerle çektiğiniz resimlere tekrar tekrar bakabilirsiniz. Buradaki önemli nokta, çektiğiniz fotoğrafın netliğini anlayabilmek için ekranın yüksek çözünürlüğe sahip olması gerektiği. Dosya formatı olarak JPEG, çoğu kullanıcıya hitap ediyor. Sıkıştırma yapılmadığı zaman hafıza kartına çok az sayıda fotoğraf depolayabiliyorsunuz.

Son olarak fotoğraf makinenizin güç ihtiyacı konusunda bir değerlendirme yapmalısınız. Özel piller ya da bildiğimiz normal piller.Her iki çeşidin de avantaj ve dezavantajları var.

Dijital fotoğraf makinelerinin video çekim özellikleri çok önemli değil. Çekilen video görüntülerinin genelde titrek ve bulanık olduğunu düşünürsek, dijital bir kamerayla karşılaştırmak anlamsız.

Mete Pınar
[email protected]

Resim dengeleyici

Az ışık altındaki fotoğraflarda genellikle titremeler meydana gelir. Bu, enstantane hızının çok düşük olduğuna işarettir. Böyle durumlarda, içerisinde oynar bir merceğin bulunduğu optik bir dengeleyici bunu düzeltecektir. Böylece 400mm odak uzaklığına ve 1/15 saniyelik bir diyafram hızına sahip makineyle de çekseniz, fotoğrafınızda hiç bulanıklığa rastlamazsınız.

Işık miktarı

Burada dikkat etmeniz gereken şey, ışık miktarını ayarlamak için geçen sürenin kısa olup olmadığı. Bunun için, makinenin objektifi ışık algılayıcısının üzerine gerekli miktarda ışığı düşürebilmelidir. Mercek üzerindeki ışık miktarı değeri ile diyaframı hangi genişlikte açabileceğinizi öğrenebilirsiniz. Daha düşük bir değer, daha geniş bir diyafram aralığı demektir. Gündelik kullanıma yönelik çoğu fotoğraf makinesinde en büyük değer 2,8’dir. Bazı üreticiler 2,0 gibi değerler de verebilen ürünlere sahip.

Vizörden ve ekrandan önizleme büyük kolaylık sağlıyor

Tabii çektiğiniz fotoğrafları görmek de hakkınız. Bunun için makinenin vizörünü veya üzerindeki renkli ekranı kullanabilirsiniz.

Bütün dijital fotoğraf makineleri, arka tarafında 4 ila 6 cm genişliğinde bir TFT ekran bulundurur. Büyük ekranlar her zaman tercih sebebi olmalı. Çünkü fotoğraf makinesinin ekranı ne kadar büyük olursa, görüntü de o kadar çok pikselden oluşur ve çektiğiniz resmin net olup olmadığını anlamak için yakınlaştırma yapmanız gerekmez.

Bazı ekranlar yana doğru açılabiliyor ve döndürülebiliyorlar. Böylece fotoğraf makinesini bir yere yerleştirip fotoğraf çekmek istediğinizde, nelerin kadraja gireceğini ayarlayabilirsiniz. Bu özelliğin başka bir avantajı ise ekranı çiziklerden koruyabilmesi. İşiniz bittiğinde ekranı katlayarak kapatmanız yeterli.

Fotoğraf çekerken vizörü de kullanabilirsiniz. Genellikle bunu yaparken makineyi titretmemeniz lazım. Eski tip kameralarla çekim yaparken, vizörden gördüğünüz açıyla, makinenin çekim açısı birbirlerini tutmazdı. Dijital makinelerdeki önizleme ekranlarında böyle bir durum yok ama bunun da bir dezavantajı var: Ekrana çok yakından baktığınızda göreceğiniz pikseller yüzünden çekilen ya da çekeceğiniz resmin net olmadığı yanılgısına düşebilirsiniz.

Dosya türü, hafıza kartları: Gerçek ihtiyacınız

Artık fotoğraflar eskiden olduğu gibi filmlerin üzerine değil, hafıza kartlarına kaydediliyor. Bunlar çok değişik formatlarda olabiliyor, tabii hepsinin de iyi ve kötü yanları var.

Çoğu dijital fotoğraf makinesi çekilen fotoğrafları JPEG formatında kaydediyor. Resimler bu formatla sıkıştırıldığında, hafızanın sadece birkaç fotoğraftan sonra dolması engellenmiş oluyor. Sıkıştırma işlemini yaparken, bazı veri parçaları kaybediliyor. Sıkıştırma oranını çok yükseğe getirmediğiniz sürece, bu veri kayıplarını çıplak gözle fark edebilmeniz mümkün değil.

Diğer formatlar ise genelde profesyonellere yönelik. Çok fazla sıkıştırılmış fotoğraflarda görüntünün ve renklerin tutarlılığı zarar görebilir, işte bu gibi durumlarda makinenizin dosya ayarlarını TIFF formatına getirebilirsiniz. Böylece dosyalar ya hiç sıkıştırılmaz ya da en az kaybı garanti edecek şekilde sıkıştırılır. Ama bir dezavantajı var: Her bir dosya en az 15MB veya daha da büyük bir yer kaplıyor, dosyayı kaydetme işlemi de çok uzun sürebiliyor.

Profesyoneller için de işlenmemiş veri formatı olan RAW mevcut. Bu aslında dijital bir negatif anlamına geliyor: Fotoğraf makinesi ne renk düzeltmesi yapıyor ne de fotoğrafın hatlarını keskinleştiriyor. Bu işlemleri siz sonradan bilgisayarda gerçekleştiriyorsunuz. Ama düzeltme işlemleri gerçekten çok uzun sürüyor, bu yüzden sadece profesyonellere öneriyoruz.

Beraberinde gelen bellek

Hangi dosya formatıyla olursa olsun, bütün dijital fotoğraf makineleri, resimleri hafıza kartları üzerine kaydederler. Satın aldığınız fotoğraf makinesinin içindeki tümleşik hafıza, sadece birkaç poz çekebilmenize olanak verir.

En sık kullanılan çözünürlük değerinde en fazla on tane fotoğraf çekmenize izin veren bir hafıza ile, tatil ya da seyahatlerinizi ölümsüzleştirmeniz imkansız. Bu yüzden harici bir hafıza kartını da alışveriş listesine eklemeyi unutmayın.

Hafıza kartları fiyat, güvenilirlik ve hızları açısından farklılıklar gösteriyor. Memory Stick (MS) ya da xD tipi kartlar için ödeyeceğiniz para, SD tipi bir hafıza kartına ödeyeceğinizden her zaman daha fazladır. Compact Şash (CF) tipi kartlar güvenilir yapılarıyla ün salmışlardır, SD tipi hafıza kartları ise hızlarıyla.

İnce ayarlar: Elektroniğe güvenmiyorsanız

Dijital fotoğraf makineleri, ışıklandırma ayarları, beyaz dengelemesi ve programlanabilir düğmelerle donatılmıştır. Bu bölümde makinenizin neler yapabilmesi gerektiğini anlatacağız.

Işık ayarları

Dijital fotoğraf makinesi üreticileri genellikle manuel ayarlardan kaçınır. Bu yüzden ışıklandırma ile ilgili ayarları ya hiç yapamazsınız, ya da sadece iki ayardan bir tanesini seçmek zorunda kalırsınız. Aslında bu sizin yararınıza. Çünkü deneyimler gösteriyor ki çoğu fotoğraf makinesi sahibi, ışıklandırmayı otomatiğe almayı tercih ediyor. Sonuçta hiç kimse fotoğraf çekmeden önce bir sürü tuş kullanarak ışık ayarı yapmak istemiyor.

Işık ayarını otomatiğe alsanız bile hala bir çok ayar yapma imkanınız var: Bütün makinelerde menüleri dolaşarak değişik seçenekleri kullanabilirsiniz. manzara çekimiyle ile elektronik ışıklandırmayı daha hassaslaştırıp, daha ince ışık kademeleriyle istediğiniz derinliği sağlayabilirsiniz. Portre seçeneği ise bunun tam tersini uygular. Gece modunda, fotoğraf makinesi uzun ışıklandırma zamanlarına ve geniş ışık kademelerine başvurur.

Resim bulanıklıkları

Özellikle az ışıkta çekilen fotoğraflarda, gelişigüzel bir şekilde dağılmış ve değişik renklerde karşılaştığımız noktalar, görüntüyü bozuyor. Bunlar genelde gri bir sis ya da kar taneleri gibi gözüküyor. Donanım editörlerimiz bu tür bulanıklıkları, farklı ISO ışık duyarlılıklarında ölçüyorlar. Eğer ölçülen değer 400 puanın altındaysa, bu tür sapmaları sadece çok karanlık bölümlerde ve tek renkli noktalar kümesi halinde görüyorsunuz. Bizim tavsiyemiz, daha ISO 100 değerinde bu tip kümelenmelere engel olabilen makineler.Ne yazık ki gündelik kullanıma uygun makinelerden hiçbiri, yüksek ışık duyarlılıklarında gereken limiti aşamıyor.

Çözünürlük

Bu kriter, bir resmin kaç tane noktadan ya da satırdan oluştuğunu söylüyor. Ne kadar çok olursa, resminiz de o kadar detaylı ve net oluyor. Megapiksel sayısı size bir makinenin bir fotoğrafı, nasıl görüntüleyebileceği hakkında az çok bir fikir verir. Bu yüzden testimizde ölçtüğümüz çözünürlükle ilgili değerleri karşılaştırmanız şart. Bu verileri tabloda size bir resmin yüksekliği boyunca sayılan satır sayısı olarak veriyoruz.

Renk derinliği

Doygun renkler herkesin hoşuna gider. Ama bu, elinizdeki fotoğrafın resmin gerçek renklerini yansıttığı anlamına gelmez. Bir fotoğraftaki renklerin, gerçek renklere ne kadar yakın olduğunu laboratuvar ortamında ölçebiliyoruz. Geriye kalanlar ise keyfinize kalmış. Bizim tavsiyemiz, fotoğraf makinelerini teker teker denemeniz. Ya da internet üzerinden deneme fotoğraflarını bulup, yapacağınız seçime yardımcı olması için karşılaştırmanız.

Resim kenarlarındaki ışık

Objektifler yüzünden bir resmin ortasındaki ışık miktarıyla kenarlarındaki ışık miktarı farklılıklar gösterir. Fotoğrafa baktığınızda kenarlar daha karanlıktır ve bu sizi genellikle rahatsız eder. Test uzmanları, bu tip bir “çerçeveleme” olayını yüzdesel olarak belirleyebiliyor. Burada ölçülen, fotoğrafın kenarlarındaki en düşük ışık seviyesinin, fotoğraftaki en yüksek ışık seviyesine oranı. Yüzde 10 ila 20 arasında çıkan karanlık köşe değerleri gözle fark edilemez. Fotoğraf makinenizin objektifi, bu değerlerin altında bir ölçüme sahip olmalı.

Makine hiçbir pozu kaçırmayacak kadar hızlı olmalı

Bazı fotoğraf makineleri bu konuda başarısız: Siz fotoğraf makinesini açıp da makineyi çekime hazır hale getirene kadar, kimsenin poz verecek sabrı kalmayabilir. Aşağıda, hız değerlerinde nelere dikkat etmeniz gerektiğini belirtiyoruz.

Açılış süresi

Bu süre, fotoğraf makinesinin açma düğmesine basmanızdan, fotoğraf çekebilecek hale gelmesine kadar geçen zamana denk geliyor. Bugünün fotoğraf makineleri için 6 saniye, kötü sayılabilecek bir süre. 1,5 saniye ise son derece iyi.

Diyafram hızı

Kızınızın beslediği ufak tavşan en sonunda karar verip de yuvasından dışarı zıpladığında, her şey çok kısa zamanda oluverir. Deklanşöre bastığınız andan itibaren fotoğraf makinesi gerekli netliği ayarlamalı ve diyaframı açmalı, tabii bütün bunlar tavşan ortadan kaybolmadan gerçekleşmeli. Arada geçen bu süreye diyafram hızı denir. Bu süre en fazla 0,5 saniye olmalı. Daha uzun süreler sizi memnun etmez: En basit dijital makinelerde bile bu süre 0,15 saniyeyi geçmiyor.

Flaşsız 5 fotoğraf çekim süresi

Algılayıcı yonganın fotoğrafı yakaladıktan hemen sonra hafızaya kaydetmesi gerekir. Tabii bu da zaman gerektirir. Ancak bu işlem tamamlandıktan sonra başka bir fotoğraf çekebilirsiniz. İşte bu yüzden, 5 ayrı fotoğrafın arka arkaya ve Flaşsız çekilmesi için gereken süreyi ölçüyoruz. 6 saniye bu iş için gayet iyi bir süre, 20 saniye ise makine sizi süründürebilir.

Görüntüler büyük ve net olmalı: Objektifin işi

Tropik bölgelere yaptığınız seyahat sırasında, ağaçların tepelerindeki maymunları net bir şekilde görüntülemek mi istiyorsunuz? Sonradan da beraber tatile gittiğiniz grubun bir fotoğrafını mı çekeceksiniz? O zaman tele ve geniş açı yakınlaştırmaya sahip bir objektife ihtiyacınız var.

Yakınlaştırma (zum)

Bir objektifin odak uzaklığı, ufak resim formatında verilir ve milimetreyle ölçülür. 28mm için fotoğraf açısı gayet geniştir, hatta beraber tatil yaptığınız arkadaşlarınızı bile bir fotoğrafa sığdırabilir. Bazı fotoğraf makineleri 35mm ile de bu işi görür. 45mm’yle bu çekimi yaparken ise zorluklar yaşayabilirsiniz.

Ağacın tepesine çıkmış olan maymunlar içinse yüksek bir odak uzaklığına ihtiyacınız olacak. Aksi takdirde hayvanlar fotoğrafın içinde ufacık gözükürler. Çok pahalı modellerdeki 200 ya da 400mm’lik objektişerle maymunun ağzındaki muzu bile görüntüleyebilirsiniz. İkisinin ortası olan 135mm’lik odak uzaklığı uygun olacaktır. Bu odak uzaklığı, portre çekimler için çok uygun: Geniş açılı objektifte arka plandaki nesneler bulanıklaşır.

Fotoğraf makinesi üreticileri, yakınlaştırma (zum) özelliğini mm ile değil de, 3x ya da 4x şeklinde veriyorlar. Bunun anlamı, maksimum odak uzaklığının, minimumdan 3 kat büyük olduğu. En çok başvurulan pazarlama taktiği ise dijital yakınlaştırma değeridir. Fotoğraf makinesi, dijital zum özelliğini kullanarak odak uzaklığını büyütmez, sadece elektronik yakınlaştırma yapar. Tabii bu da resmin çözünürlüğünün bozulmasına yol açar.

Fotoğraf makinesine film almak zorunda kalmadan ailenizin fotoğrafını çekebiliyorsunuz. Bu fotoğrafları elektronik posta ile amcanıza ya da halanıza gönderebiliyorsunuz. Bunlara ek olarak, kalın fotoğraf albümleri yerine, çektiğiniz bütün fotoğrafları ufak bir CD’ye yazabiliyorsunuz. Dijital makineler, daha önceki analog rakiplerine göre çok daha pratik. Tabii çektiğiniz fotoğrafların önizlemelerini makine üzerindeki ekrandan görebilmeniz de cabası.

Piyasadaki iyi bir dijital fotoğraf makinesi 250 Euro civarında bir fiyata sahip. Ayrıca dijital makineler SLR’lere göre daha ufak ve hafifler. Doğal olarak SLR makineler, dijital fotoğraf çekimlerinde de en keskin görüntüyü ve en gerçekçi renk kalitesini verir. Buna ek olarak değiştirilebilir objektife sahiptirler. Tabii bu kadar rahatlık için ödemeniz gereken taban fiyat 700 Euro civarında.

Hangisi olursa olsun, satın alırken bir seçim yapmanız gerektiğinde, yine ihtiyaçlarınız ve önem verdiğiniz kriterler rol oynuyor.

En az kaç megapiksel ile mutluluğu yakalayabilirsiniz?

Dijital fotoğraf makinesi üreticileri, en yüksek megapiksel değerine sahip makinelerle piyasada boy göstermeyi seviyor. Ama sadece megapiksel değerine bakarak, çekilen resmin kalitesi hakkında fikir sahibi olamazsınız.

Dijital fotoğraf makinelerindeki ışığa duyarlı algılayıcı yonga, analog makinelerdeki filmin yerine geçiyor. Bu algılayıcın üzerinde bulunan her bir hücre, fotoğrafı oluşturan bir noktaya denk geliyor. Bir hücrenin üzerine düşen ışık miktarı arttığında, o hücrenin ürettiği elektrik gerilimi de artıyor veya ışık azaldıkça, gerilim de azalıyor. Piksel sayısı genellikle milyonlar halinde veriliyor ve kısaca “Megapiksel” diye adlandırılıyor.

Biraz düşünecek olursak, evet, ne kadar çok piksel, o kadar net bir fotoğraf demek. Aslında mühendislerin, bir yonga üzerine olabildiğince çok hücre yerleştirmeye çalışmasının sebebi de bu. Bunu yaparken de alan darlığı yüzünden daha küçük hücreler kullanıyorlar ve hücrelerin ürettiği gerilimi güçlendirmek zorunda kalıyorlar. Bu da fotoğrafta bazı görüntü ve renk bozukluklarına yol açıyor.

Her dijital fotoğraf makinesi üreticisi, bu sorunun üstesinden gelebilmek için çeşitli yollara başvuruyor. Bazıları, daha fazla hücre yerleştirebilmek için algılayıcı yonganın yüzey alanını genişletiyor. Başkaları ise hücreleri sadece yan yana değil, üst üste dizme yoluna gidiyor.

İdeal çözünürlük ne olmalı?

Salt bu teoriden yola çıkarak alınacak iki ders var:

Sadece gerçek ihtiyacınız kadar piksel sayısına sahip bir fotoğraf makinesi alın. Çektiğiniz fotoğrafları öncelikle 10x15 cm’lik kartpostal kağıdına mı, ya da DIN A4 boyutunda bir kağıda mı basarsınız, televizyonda mı görüntülersiniz, yoksa büyütmek için resimden kesitler mi alırsınız, orası size kalmış, ama bütün bunları rahatlıkla yapabilmeniz için en az 3 megapiksellik bir makineye ihtiyacınız olacak. A3 kağıda net bir baskı yapmak isterseniz en az 4 megapiksel, A2 içinse en az 5 megapiksellik bir dijital fotoğraf makinesine ihtiyaç duyacaksınız.

Siz daha çok, resim kalitesini etkileyen diğer etkenlerde yoğunlaşmalısınız, mesela objektif gibi.

Resim kalitesi: Makinenin değerini belirleyen başlıca etken

İyi bir fotoğraf makinesi, gerçek renklere, net bir görüntüye, doğru ışıklandırmaya sahip fotoğraflar çekmeli.

Okuyucu Yorumları