Özellikle son bir iki haftalık süreçte YouTube, MySpace gibi video hizmeti sunan siteler fazlaca gündeme gelmeye başladı. Microsoft'un Soapbox sayfaları da açılınca internet üzerindeki görüntü furyası aldı başını gitti diyebiliriz. Artık herkes video izliyor, yüklüyor, paylaşıyor.
Dünyadaki yeni akım bu yönde olunca bu sefer farklı kaygılar da ortaya çıkmaya başladı; yüklenen içeriğin kalitesi ve yasalara uygunluğu.
Kullanıcıların ilgisini çekecek, bilgilendirici veya popüler görüntülerin faydasının yanında, uygunsuz veya hatalı içerikler yüzünden bir veri kirliliği de oluşuyor. Daha da ötesi, telif hakları yasalarla koruma altında olan MP3, filmler veya klipler gibi pek çok içerik, yasal olmayan şekilde kullanılıp paylaşılıyor. Şirketler ise hukuki yaptırımlara giderek sonuç almaya başladı bile.
Görüntüyü tanıyan yeni teknolojik silah
Görüntüyü tanıyan yeni teknolojik silah
Tam da şirketlerin bu mücadelesi sırasında korsan içeriğe karşı yeni bir silah ortaya çıktı. Sitelere yüklenen içerikleri tanıyıp bu içeriğin telif haklarının saklı olup olmadığını bulan yazılım, çok bulanık görüntülerde dahi kesin sonuçlar verebiliyor.
Geçtiğimiz hafta içerisinde Audible Magic'in başkanı Vance Ikezoye, yazılımcılarının içerik sağlayıcılar için ürettiği bu teknolojiyi tanıttı ve örnek olarak da YouTube'dan rastgele seçilip indirilen 2 dakikalık bir klip üzerine video tanıma işlemi uygulandı.
İndirilen görüntü bir sinemada gizlice çekilmiş, karanlık ve gayet bulanık bir filmden alınmış, üstelik Çince dublajlı olarak bulunuyordu. Filtreleme sisteminden geçirilen görüntü ve sesler kısa bir süre sonra tanımlandı. Miramax'ın ses getiren filmi Kill Bill 2'deki kılıç sahnelerinden birisi karşımızdaydı.
YouTube henüz kullanmaya başlamadı
News Corporation, sahibi olduğu arkadaşlık ve kişisel sayfa oluşturma sitesi MySpace için bu yazılımı aldı ve kullanmaya başladı bile. Şirket, sayfalarındaki görüntülerin yasal olup olmadığının kontrolünün başarıyla gerçekleştirildiğini de ifade ediyor. Ancak (aralarında Google'ın da yer aldığı) her şirket henüz bu sisteme geçiş yapmakta pek aceleci davranmıyor. Özellikle Google kendi filtreleme yazılımını çıkartacak gibi.
YouTube için geçtiğimiz yılın son döneminden bu yana filtreleme yazılımı yapıldığı biliniyor. Ancak şirketlerin YouTube üzerindeki baskısı da giderek artmaya başladı. Hatırlayacağınız gibi en son Viacom, 100.000 görüntünün silinmesini isteyerek kendi video sitesini açacağını duyurmuştu. Bunun üzerine YouTube tarafı da üst üste anlaşmalar imzalayarak görüntülerin resmiyet kazanmasına olanak sağlıyor.
Sesler nasıl tanınıyor?
Sesler nasıl tanınıyor?
Bir web sitesine yeni bir dosya yüklendiğinde dijital parmak izi adı verilen teknikle veritabanındaki sesler eşleştirilerek bir sonuç aranıyor. Uygun bir eşleşme bulunursa içeriğin yüklenmesine izin verilmeyerek kullanıcıya da bir uyarı mesajı iletiliyor. İçerikte herhangi bir sakınca yoksa yüklenmesine izin veriliyor. MySpace üzerindeki kliplerin ses takibinin yapılması da bu yolla sağlanıyor.
Ancak YouTube siteye izinsiz yüklenen görüntülerin takibi işinin, telif hakkı sahipleriyle birlikte sıkı bir çalışma yapmayı gerektiren daha karmaşık bir yapı olduğunu söylüyor. Mevcut programları tercih etmeme sebeplerinden birisi de bu denilebilir. Daha basit, otomatik hale getirilmiş ve fazla yer tutmayan bir yapı için çalışmalarını hızla sürdürüyorlar.
Audible Magic ve Gracenote gibi yazılım şirketlerinin ürünleri ise sonuçlar vermeye başladı. Ancak ses veya görüntülerin tanımlanabilmesi için bünyesinde şarkılar, TV şovları ve filmlerin yer aldığı gayet büyük veritabanlarının oluşturulması gerekiyor.
Audible Magic veritabanında, aralarına her gün yenilerinin eklendiği toplam 5 milyondan fazla şarkı yer alıyor. Sistemde DDP, Audio CD, WAV ve veri CD'si dosyaları tanımlanabiliyor. MP3'ler ise kısa süre sonra yazılım tarafından tanınır hale gelecek.
Görüntülerin tanımlanması ve zorluklar
Görüntülerin tanımlanması ve zorluklar
Video dosyalarının tanınabilmesi ve analiz edilmesi işi biraz daha karmaşık bir yapıya sahip. Seste belirli kanalların eşleşmesi kolaylıkla yaptırılabiliyor. Ancak görüntüler işin içine girdiğinde çok daha fazla karenin karşılaştırılması ve daha fazla depolama alanına ihtiyaç duyulduğu görülüyor.
Görüntülerin bir kısmının kesildiği (crop) durumlarda iş biraz daha karmaşıklaşıyor. Ekrandaki karelerin belirli bölümlerinin karşılaştırılması, bire bir uyuşan görüntülerin karşılaştırılmasına oranla çok daha fazla zaman alan bir işlem. İnternet gibi hızın ön planda olduğu ortamlarda da bu işin fazla süre alması kullanıcıları sıkabilecek bir durum.
Bir diğer sıkıntı da her hafta veya her gün yenisi yayınlanan dizi veya şovların veritabanına süratle aktarılmasının gerekliliği. Ayrıca her ne kadar yasal olmasa da, bu görüntülerin yayınlanıyor olması siteye milyonlarca ziyaretçi çekiyor. Filtrelenmiş veya kısıtlanmış görüntüler ziyaretçi kaybına da yol açabilir.
Paylaşım programları da izlenecek
Paylaşım programları da izlenecek
Gelişmelerin sonrasında pek çok kesimden farklı sesler de yükselmeye başladı ve Silikon Vadisi'nde bu konuda çalışmalar yapılmaya devam ediliyor.
Bir dönem Sony Music için çalışan ve elektronik müzik üzerine araştırmalarda bulunan Sean Varah'ın 2005'te başlattığı çalışma buna bir örnek. Video dosyalarının kalitesini artırmayı amaçlayan MotionDSP yazılımı üzerindeki çalışmalar, daha sonradan filtreleme işlemlerinde kullanılmak üzere değişikliğe uğradı.
"TV ve film yapımcıları Napster davasından gereken dersi aldılar" diyen Varah, artık müzik ve dosya paylaşım sistemleri üzerine de önemli çalışmalar yapıldığını açıkça ifade ediyor.
Audible Magic ise bu alandaki lider şirketlerden birisi. Bahsettiğimiz Kill Bill videosunu tanıyan Motional Media ID görüntü tanıma sistemi şirketin son ve en önemli ürünlerinden birisi. Ancak tek ürünleri de değil. CopySense denilen ve paylaşım programlarındaki (P2P) yasal olmayan içeriğin filtrelenmesine yarayan bir yazılımın geliştirilmesi üzerine de çalışmalar yapılıyor ve siteleri üzerinden son aşamalar kullanıcılara aktarılıyor.