COVID-19 salgını, devletleri hiç olmadığı kadar vatandaşlarını takip etmeye zorluyor. Korona virüsünü taşıyan biri virüsü sayısız kişiye bulaştırabildiğinden, kişileri izlemek, salgının yavaşlamasını engellemek için büyük önem taşıyor.
Bu noktada "kişi izleme uygulamaları", insanların bulundukları yerleri kaydediyor ve korona virüsü riski bulunan bir konumda bulunup bulunmadığına bakıyor. Uygulama, bir konum listesi hazırladıktan sonra hastalık bulaşması muhtemel kişilere bir uyarı gönderiyor. Böylece kullanıcı, kendini evinde izole edebiliyor veya bir sağlık kuruluşundan yardım alabiliyor.
Bugün farklı COVID-19 kişi izleme uygulamaları üzerindeki çalışmalar zirveye ulaşmış durumda. Bunların tek bir çatı altında birleşmemesi ise ciddi bir sorun gibi görünüyor. Yine de uygulamalar, virüsün yayılmasını yavaşlatmakta ve durdurmakta fayda sağlayabilir.
COVID-19 Kişi İzleme Uygulamaları Nasıl Çalışıyor?
Şu an geliştirilmekte olan birden fazla kişi izleme uygulaması var. Şu an itibariyle en az 30 ülkenin COVID-19 izleme uygulamalarını kullandığı biliniyor.
Korona virüsü kişi izlemeyle ilgili iki ana yaklaşım öne çıkıyor:
Merkezi kişi izleme: Bu yöntemde kullanıcıların ağ konumu izleniyor, böylece bir uygulama yüklenmesine gerek kalmıyor. Bu sayede uygulamayı yüklemeyecek kullanıcılar da hesaba katılıyor. Ancak bu, tahmin edeceğiniz üzere büyük bir gizlilik ihlaline dönüşme riski taşıyor ve şu haliyle bile gizlilik endişeleri oluşturuyor.
Merkezi olmayan / Gizlilik odaklı kişi izleme: Bu yöntemlerde kullanıcılar, farklı akıllı telefon teknolojileri kullanarak izleniyor. Örneğin Bluetooth Low Energy (BLE) ile kullanıcıların yaklaşık konumu ve diğer telefonlara olan yakınlığı tahmin ediliyor.
Kişi İzleme Uygulamaları, Gizliliği Korurken Faydalı Olabilir mi?
Bu soru, kişi izleme protokollerini geliştiren takımlar tarafından çözülmeye çalışılıyor. Bu noktada beş gizliliği koruyan kişi izleme (PPCT) protokolü geliştiriliyor. Bunlardan üçü öne çıkıyor.
Pan-European Privacy-Preserving Proximity Tracing (PEPP-PT): PEPP-PT, BLE yani Bluetooth Low Energy yoluyla diğer kullanıcılara olan yakınlığınızı izliyor ve hastalığı taşıma olasılığı bulunan kişilerle temaslarınızı merkezi bir sunucuda topluyor. PEPP-PT, protokolün nasıl çalıştığına dair ayrıntılı bir belge yayınlasa da, bu tür uygulamaların amacının bir anda değiştirilebileceğine dair endişeler var.
Decentralized Privacy-Preserving Proximity Tracing (DP-3T): DP-3T de kullanıcıları BLE ile izliyor ve konum bilgilerini bir sunucuya yüklüyor. DP-3T, kullanıcıları temsil eden bir "geçici, sahte rasgele kimlik" kullanıyor. COVID-19'a yakalananlar, konum bilgilerini karşıya yükleyebiliyorlar. Bu noktada kullanıcının kimliği gizli kalıyor, ancak diğer kullanıcılar hastayla temasları halinde bilgi alıyorlar.
Google/Apple'ın PPCT projesi: Google ve Apple'ın üzerinde ortak çalıştıkları korona virüsü kişi izleme uygulaması, DP-3T'ye benzer bir şekilde çalışıyor ve BLE ile kullanıcıları izliyor. Gizliliği korumak için kullanıcılar, günlüklere rastgele tanımlayıcılarla kaydediliyor ve bu tanımlayıcılar, daha yüksek gizlilik sağlamak için 15 dakikada bir değişiyor.
Veriler 14 gün boyunca saklanıyor. Bu sürede kullanıcı, kişi izlemeyle ilgili bir mesaj almazsa veriler ve tanımlayıcılar siliniyor.