Araştırmacılardan oluşan bir ekip, kontrollü bir laboratuvar ortamında kolalı içeceklerin beyni nasıl etkileyebileceğini anlamayı amaçladı ve bunun için kemirgenleri kullandı. Önceki araştırmalarda, bu içecekleri yüksek miktarda tüketmenin, artan hastalık riski ve bilişsel gerileme ile bağlantılı olduğu ortaya koyulmuştu.
Araştırmada fareler iki gruba ayrıldı. Biri canının istediği kadar ama istendiğinde suya erişimi olan kolalı içecekler içti, diğeri ise sadece su içti. Bu döngüde 67 gün tutuldular ve 68'inde öldürülüp beyin dokuları inceleme altına alındı. Fareler ayrıca öldürülmeden önce alkolsüz içecek ve kontrol grupları arasındaki farklılıkları belirlemek için uzaysal hafızayı ve davranışı değerlendiren bir dizi labirent testine de tabi tutuldu.
Genç farelerde (2 ve 8 aylık) kolalı alkolsüz içecekler hafıza bozukluklarına neden oldu ve labirent testlerinde daha düşük puanlar aldı. Ancak bu etki daha yaşlı farelerde görülmedi. Doku analizinde, her yaştan kola içen farelerde daha yüksek seviyelerde oksidatif stres belirteçleri bulundu. Bu da biyolojik değişikliklerin meydana geldiğini düşündürdü, ancak sonuç olarak genç farelerin davranış değişikliklerine daha duyarlı olduğu da biliniyor.
Bulgular, alkolsüz kolalı içecek alımının nörodejenerasyon ve bilişsel bozukluklarla ilişkili olduğunu öne süren önceki araştırmalarla uyumlu ve daha yüksek oksidatif stres seviyeleri de demans riskinin artmasıyla güçlü bir şekilde bağlantılı.
Bu nedenle, etkilerin insanlarda benzer olup olmadığını henüz tam olarak bilemesek de, kolayı bırakıp, güzel bir su içmenin zamanı gelmiş olabilir.