Etkilerini anında göremediğimiz için, iklim değişikliğinin ne kadar büyük bir tehlike olduğunu anlamak zor olabiliyor. Ancak bu tehlikenin büyüklüğünü bariz bir şekilde fark edeceğimiz değişikliklerin hayatımıza girmeye başladığı da açık. Gezegenin mevcut durumunun korkunç bir işareti olarak, geçtiğimiz yıl yalnızca kayıtlara geçen en sıcak yıl olmakla kalmadı, aynı zamanda muhtemelen Avrupa’da diğer yıllara göre daha fazla ısıya bağlı ölüme neden oldu.
Barselona Küresel Sağlık Enstitüsü (ISGlobal) araştırmacılarının bildirdiğine göre, 2023 yılında Avrupa’da yaklaşık 47.690 kişi ısıya bağlı nedenlerden hayatını kaybetti. Bu, aynı ekibin 2022 yılında sıcaktan dolayı öldüğü tahmin edilen kişi sayısından çok daha fazla.
Araştırmacılar bu sonuca ulaşmak için, temel olarak, 2015 ile 2019 yılları arasında 35 Avrupa ülkesindeki 823 bölgeden sıcaklık ve ölüm verilerini analiz etti ve bunu 2023’teki ölüm sayısını tahmin etmek için kullandı. Ekip, bu hesaplamasında geçtiğimiz yıl Avrupa’da sıcaktan kaynaklanan ölümlerin sayısını 47.000’lerin ortasında olarak tahmin ederken, gerçek sayının 28.853 kadar düşük veya 66.525 kadar yüksek olabileceği konusunda uyarıyor.
Çok daha fazlası da olabilir
Ancak yaptıkları ikinci uyarı, çok daha endişe verici olabilir. Bu sayılar, önemli ölçüde eksik tahminler olabilir. Ekip çoğunlukla 2022 raporuyla aynı metodolojiyi kullansa da, veri kaynağı konusunda bir engelle karşılaştılar ve standartlaştırılmış günlük ölüm kayıtları yerine Avrupa Birliği’nin istatistik ofisi Eurostat’ın haftalık güncellemelerini kullanmak zorunda kaldılar.
Bu kaynak farkı önemli değilmiş gibi gözükebilir, ancak daha az düzenli güncelleme, ısıya bağlı ölüm tahminlerinin daha düşük olmasına neden olabilir. Araştırmacılar bunu da hesaplamalarına dahil ederek yaptıkları düzeltilmiş tahminlerde, sıcaktan kaynaklanan ölüm sayısının bildirilen sayılarından 10.000’den fazla olabileceğini buldular.
Elbette sıcaklıkların artmasından her ülke aynı şekilde etkilenmiyor. Belki de şaşırtıcı olmayan bir şekilde, kıtanın güneyindeki ülkeler bu değişimden en fazla etkilenenler oluyor. Yıl içinde sıcaktan dolayı milyon başına 393 ölümle Yunanistan ilk sırada yer alırken, onu 229 ölümle Bulgaristan, 209 ölümle İtalya, 175 ölümle İspanya ve 167 ölümle (Güney) Kıbrıs izledi.
Yaşlı nüfusu dikkat çekiyor
En kötü etkilenen ülkelerin çoğunun, aynı zamanda en yüksek yaşlı nüfus oranına sahip olan ülkeler olması da dikkat çekiyor. Çalışmada, sıcaklığa bağlı ölüm oranının 80 yaşın üzerindeki kişilerde 65 ila 79 yaş arasındaki kişilere göre sekiz kata fazla olduğunu bulan bir ilişki de doğrulandı.
Ayrıca ölüm oranının erkeklerden yüzde 55 daha yüksek olduğu tespit edilen kadınlar da durumdan kötü etkilendi. Bir kez daha bu durum tamamen şaşırtıcı olmuyor. Sebepleri tam olarak anlaşılmasa da kadınların sıcaktan kaynaklanan ölüm oranlarına erkeklerden daha yüksek oranlarda maruz olduğu biliniyor. Bunun potansiyel olarak kadınların daha az terlemesi ve dolayısıyla daha az ısı kaybetmesi ile ilgisi olduğu düşünülüyor. Ayrıca, kadınların ortalama vücut sıcaklıkları daha yüksek olabilir ve henüz bilinmeyenler de dahil olmak üzere faktörlerin bir kombinasyonundan kaynaklanıyor olabilir.
47.000, 58.000, hatta 62.000 gibi sayılar, genel nüfusla karşılaştırıldığında o kadar yüksek gözükmeyebilir. Buna bölgedeki her 125 ölümden en fazla biri olarak baktığımızda biraz daha endişe verici gözükse de, yine de çok büyük bir sorun değilmiş gibi gözükebilir. Ancak çalışmanın ikinci bir sonucu, nasıl baktığınıza bağlı olarak ya güven verici ya da daha da endişe verici olabilir. Bu sonuca göre, sıcaklıkların sürekli arttığı son yirmi yılda, aşırı sıcağa uyum sağlamayı o kadar iyi öğrendik ki, bu adaptasyon, yıl içindeki olası ölümlerin sayısını neredeyse yarı yarıya azalttı. ISGlobal araştırmacısı ve çalışmanın baş yazarı Elisa Gallo, yaptığı açıklamada “Sonuçlarımız, içinde bulunduğumuz yüzyılda yüksek sıcaklıklara toplumsal adaptasyon süreçlerinin nasıl gerçekleştiğini ve bu süreçlerin, özellikle yaşlılar arasında son yazlarda yaşanan ısıya bağlı hassasiyeti ve ölüm yükünü önemli ölçüde azalttığını gösteriyor” dedi ve devam etti: “Örneğin, 2000 yılından bu yana, minimum ölüm sıcaklığının (en düşük ölüm riskine sahip optimum sıcaklık) kıta genelinde ortalama olarak kademeli olarak arttığını, 2000-2004’teki 15°C’den 2015-2019’daki 17,7°C’ye yükseldiğini görüyoruz. Bu, muhtemelen genel sosyo-ekonomik ilerlemenin, bireysel davranışlardaki iyileşmelerin ve 2003 yazının rekor sıcaklıkları sonrasında uygulamaya konulan ısıyı önleme planları gibi kamu sağlığı önlemlerinin bir sonucu olarak, yüzyılın başına kıyasla sıcağa karşı daha az savunmasız olduğumuzu gösteriyor.”
Sıcaklarla başa çıkmayı öğrenmek
Başka bir deyişle, 2003 yılında hazır olmadığımız sıcaklarının ardından alınan önlemler ve öğrenilen uygulamalar, genel olarak sıcakla çok daha iyi bir şekilde başa çıkabilmemizi sağladı. Artık aşırı sıcak hava dalgaları o kadar olağanlaştı ki, yaşamlarımızı onlara göre uyarladık. Yani, sıcak havaların sıradanlaşmasını gezegenimiz ve geleceğimiz için çok kötü bir işaret görebileceğiniz gibi, göreceli olarak hızlı bir şekilde uyum sağlama yeteneğimizi ümit verici görmeniz de mümkün.
Ancak bu araştırmanın en önemli çıkarımlarından biri, artık gezegenimizin kesinlikle belirgin bir şekilde ısındığı ve bu durumu tersine çevirmek veya yavaşlatmak için artık çok az zamanımız kaldığıdır. İnsanlık olarak hızlı uyum sağlama yeteneğimiz etkileyici olsa da, daha kaç derece sıcaklık artışına uyum sağlayabileceğimiz tartışılabilir.
Avrupa Araştırma Konseyi’nin halk sağlığındaki eğilimlerin çevresel ve sosyoekonomik nedenlerini analiz etmek için tasarlanmış bir proje olan Consolidator Grant EARLY-ADAPT'ın Baş Araştırmacısı Joan Ballester Claramunt, “İnsan fizyolojisindeki ve toplumsal yapıdaki doğal sınırların, gelecekte daha fazla adaptasyon potansiyeline sınır oluşturacağını hesaba katmamız gerekiyor” diye uyarıyor ve ekliyor: “İklim değişikliğinin savunmasız nüfus üzerindeki etkilerinin daha kapsamlı izlenmesinin yanı sıra, önümüzdeki sıcak yazların ölüm yükünü daha da azaltmayı amaçlayan stratejilerin uygulamaya konulmasına acil ihtiyaç var. Sıcaklık tahminlerinde kırılma noktalarına ve kritik eşiklere ulaşmaktan kaçınmak için bu uyum önlemlerinin hükümetlerin ve genel nüfusun hafifletme çabalarıyla birleştirilmesi gerekiyor.”
Çalışma Nature Medicine dergisinde yayınlandı.