Japonya Temmuz ayında şimdiye kadarki en büyük COVID-19 dalgasını yaşadı. Daha bulaşıcı olan Delta varyantının yayılması ile beraber vakalar, önceki dalganın dört katının üzerine çıkarak rekor kırdı ve günlük yaklaşık 26.000 vaka yaşandı. Sonrasında, vakalar arttıkları gibi hızlı bir şekilde tekrar azaldı.
Zirve noktasından birkaç ay sonrasında, vaka sayısı günde 140 civarında seyrediyor. Bilim insanları, hızlı artışın Delta varyantından kaynaklandığını biliyorlar, ancak diğer ülkeler virüse karşı mücadele vermeye devam ederken, ülkelerde vakaların nasıl bu kadar hızlı bir şekilde düştüğünü henüz tam olarak çözebilmiş değiller.
Japonya Ulusal Genetik Enstitüsü araştırmacıları, Delta varyantının kendi başarısının kurbanı olmuş olabileceğini savunuyor. Hızla mutasyona uğrayan tür, Japonya'da kendini mutasyona uğratarak neslinin tükenmesine neden olmuş olabilir. Japan Times'ın söylediğine göre, Ituro Inoue ve meslektaşları, virüsün hata düzeltici proteininde bir mutasyon kazandığına ve genetik hataların artık çoğalamayacak kadar birikmesine sebep olduğuna inanıyor.
Bir virüsün kendi hızlı evriminin ağırlığı altında "kendi kendini yok etmesi" muhtemelen ilk kez yaşanan bir olay olmasa da, bu olay sık belgelenmiş değil ve ulus için şanslı bir an olmuş olabilir.
Inoue, The Japan Times'a verdiği bir röportajda, "Bulguları görünce tam anlamıyla şok olduk" dedi ve devam etti: "Japonya'daki delta varyantı oldukça bulaşıcıydı ve diğer varyantları dışarıda tutuyordu. Ancak mutasyonlar biriktikçe, sonunda hatalı bir virüs haline geldiğine ve kendi kopyalarını oluşturamadığına inanıyoruz. Vakaların artmadığını düşünürsek, bu mutasyonlar sırasında bir noktada doğrudan doğal yok oluşuna doğru yöneldiğini düşünüyoruz."
Fikir, araştırmacıların Delta varyantının genomik profillerini incelemesi ve bunları Alfa varyantlarıyla karşılaştırmasıyla başladı. Beklenilen şey, Delta varyantının son derece çeşitli olması ve orijinal türden çok sayıda çizginin ayrılmasıydı. Bunun yerine, Delta varyantının aniden durmuş gibi görünmeden önce aslında sadece iki büyük gruba sahip olduğunu keşfettiler. Delta varyantı, en azından Japonya'da, artık mutasyona uğramıyor ve alt soylara ayrılmıyordu.
Araştırmacılar, daha derin bir şekilde viral protein nsp14'ü incelediler. Bu proteinin daha önce RNA virüslerinde düzeltme okuma enzimi olduğu gösterilmişti - yani virüsün genetik kodu her çoğaldığında, nsp14 hiçbir hatanın ortaya çıkmadığından emin olmak için yeni oluşturulan genetik materyali tarıyor. Düzeltme enzimlerindeki mutasyonlar, sıklıkla çoğalmayan organizmalar için felaket anlamına gelir, bu nedenle hücreye giren, binlerce viriona çoğalan ve yaklaşık 10 saat içinde konakçı hücreden patlayarak çıkan bir virüs için hatalı bir enzim tam anlamıyla bir felakete sebep olur.
Araştırmacılar A394V olarak adlandırılan nsp14 içindeki bir bölgede birden fazla genetik değişiklik buldular. Bu mutasyonlar, kopyalanamayan sakat bir virüse katkıda bulunuyor gibi görünüyor. Bu durum, Delta varyantının Japonya'dan birkaç ay içinde nasıl ortadan kaybolduğunu açıklayabilir.
Teori kesinlikle ilginç ama sorunlu virüsün neden baskın türü geride bıraktığını tam olarak açıklamıyor. Elbette başka açıklamalar da bulunuyor: Japonya en yüksek aşı oranlarından birine sahip ve insanlar maske takma konusunda son derece disiplinli, bu da nüfuslu bölgelerde salgınların hızlı bir şekilde durdurulmasının kolaylaşması anlamına geliyor.