Suikast denildiği zaman aklımıza ilk gelen oyunlarda bir tanesi Hitman'di vakti zamanında. Aradan geçen yılların ardından Ubisoft'un üzerinde bolca çalıştığı yapımı Assassin's Creed ile karşılaştık. Fakat o ne karşılaşma... Daha önce görülmemiş derecede detaylı grafikleri, gerçekten karizmatik ana karakteri ve de oyun severlerin merakla yaklaştığı kılıçların ve kalkanların hüküm gezdiği eski çağlar... Assassin's Creed (AC) ilk oyununda tüm bu bileşenleri barındırıyordu. Hatta oyunu birazcık oynayanların karşısına çıkan bilimkurgu temeli, işleri daha da ilginç bir hale getiriyordu. Her ne kadar farklı ve sürükleyici bir oyun olsa da savaş sistemi yüzünden fazlasıyla şikayetçi ile uğraşmak zorunda kaldı. Assassin's Creed 2 ile birlikte zamanda bir yolculuk yaptık ve Ezio ile bambaşka bir döneme, orta çağ ile Rönesans'ın birleştiği bir İtalya'da bulduk kendimizi. İlk oyundaki devasa Kudüs haritasından çok ama çok daha büyük bir harita vardı karşımızda. Tam bir komplo teorisi üzerine kurulu senaryosu sayesinde uzun saatler başından kalkmadık. Brotherhood eklentisi ile olaylar iyice sarpa sararken, bir yandan da kendimize harika bir malikane ve köy inşa ettik... Son olarak kendimizi Galata Kulesine tırmanırken bulduğumuz yapım, Kapadokya'ya deniz yolu ile gittiğimizi gördüğümüz anda ilgi alanımızdan çıktı, gitti.
Sadece Amerika'yı değil, dünyayı etkileyen savaş
İlk oyundan günümüze kadar çıkan yapımlarda en büyük sorunu kolay oyun yapısı olan AC, son oyunlarıyla da seriye büyük yenilikler eklemekten nispeten aciz kaldı. Temmuz ayı içerisinde yapılan Gamescom 2012'de basına tanıtılan oyun, gerçekten heyecan verici yeniliklere sahip. Bilmeyenler için söylemekte fayda var; yeni oyun Amerikan İç Savaşı esnasında geçiyor. 1861 ve 1865 arasında vuku bulan savaş, dönemin açık ara en kanlı savaşıdır. Barutun ve teknolojinin aktif olarak kullanılması tüm dengeleri değiştirmiştir. Temel olarak köleliği savunan eyaletlerin tek bir bayrak olan Konfederasyon altında toplanması ve kölelik karşıtı 25 eyaletin "Union" olarak bunun yanlış olduğunu savunması olarak basitçe anlatılabilecek savaş, Konfederasyon'un yenilmesi ile sonuçlanmış, köle alımı, ticareti ve kullanımı tüm Güney eyaletlerinde yasaklanmıştı. Pek tabii bu açıklama durumun çok ama çok basite indirgenmiş bir şeklidir... AC 3'de ise tüm bu savaşın ortasında yer alacağız. Tarihi olaylara tanıklık edecek ve döneminde büyük işler yapmış komutanların peşine düşüp yaptıklarının cezasını vereceğiz.
Yeni oyunla birlikte gelecek olan en büyük değişim ana karakterimiz üzerinde olacak. Evet, dışarıdan bakıldığında kendisi bir El Tahir ya da Ezio gibi giyinmiş gibi duruyor olabilir ve hatta sizde daha farklı beklentiler uyandırabilir ama kendisi yepyeni bir karakter. Yarı İngiliz yarı Kızılderili olan karakterimizin ismi Connor. Kendisi çok sakin ve mütevazi bir karakter olarak karşımıza çıkacak, genel olarak doğaya yakınlığıyla dikkat çekecek olan Connor üzerinde, büyük ölçüde çalışılmış durumda. Özellikle seslendirmeler üzerinde duran Ubisoft, Noah Watts isimli şahsın sesini kullanarak Connor'a hayat vermiş durumda. Kızılderili lisanını en ince detayına kadar inceleyen lisan ekibi, birçok yerli ile birlikte çalışmış durumda. Genelde "Vahşi" olarak resmedilen Kızılderili teması yerine, halkın koruyucusu olarak karşımıza çıkacak olan kahramanımız, öç almaktan daha çok adaletin yerini bulması için uğraşan bir karaktere sahip. Yegane amacı ise tarihte bulunan büyük savaşların ya da büyük olayların içerisine dalmak ve tarihe yön verenlerin canını almak olacak.
Yine dönemi bire bir şekilde yansıtacak
Bir diğer yenilik ise AC 3'de kullanılan grafik motoru ile geliyor. İlk oyunlarında grafikleriyle fazlasıyla dikkat çeken yapım, yeni oyununda kullandığı "AnvilNext" isimli grafik motoru ile oyun severlere bambaşka bir dünyanın kapılarını aralıyor. Bu sayede daha önceki oyunlarda olmayan hava efektleri, mevsim farkları, özellikle kar modellemeleri, genel dünya görüntüsü ve AC 3'de büyük önem taşıyacak olan okyanuslar çok daha gerçekçi ve daha da önemlisi dinamik olacak. Yeni grafik motoru üç yıllık bir çalışma sonucunda ortaya çıkmış durumda. Barındırdığı özellikler arasında yeni savaş sistemi, yer yön konumu ve tek bir alanda 2,500 fazla karakterin bulunmasına imkan tanıması yer alıyor. Tepeler, ağaçlar, tırmanılabilecek mekanlar, su efektleri tamamen yenilenmiş durumda. Pek tabii böyle bir grafik motoruna sahip olan AC 3 yapımcıları, ilk iki oyunda olduğundan daha büyük şehirler yapmış durumdalar. Döneminin bilinen en büyük şehirlerinden olan New York ve Boston, gerçek haritalar üzerinden ve bazı fotoğraflar aracılığı ile çalışılarak neredeyse dönemindeki gibi modellenmiş durumda. Yapımcılar her meydanı en ince şekline kadar incelediği gibi, şehirleri sokak sokak tasarlamışlar.Kısacası AvilNext ile görülmemiş detayda bir AC 3 deneyimi yaşayacağız.
Güverteden güverteye; komuta bizde
Denizler daha önceki hiçbir AC oyununda olmadığı kadar ön planda. Yeni oyun ile birlikte sadece karada değil, denizlerde de hakimiyet kurmamız gerekecek. Öncelikle yeni grafik motorunun en çok iş yapacağı yerlerden bir tanesinin denizler olduğunu söylüyor yapımcılar zira dinamik deniz mekaniği kimi zaman durağan, kimi zamansa fırtınalı bir hal alabilecek. Gemi üzerinde ilk defa bir karakteri kontrol edeceğimiz AC 3'de, aynı zamanda geminin ve gemi üzerinde bulunan topların ateşlenmesi de çoğu zaman bizden sorulacak. Tabii bu mertebeye ulaşmak biraz zaman alacak gibi gözüküyor. Deniz savaşları alabildiğine destansı bir şekilde tasarlanmış ve kullanıcıya kabarmış bir deniz üzerinde, karanlık bir hava altında savaşmanın nasıl bir duygu olduğunu anlatmak için üzerinde bir hayli çalışılmış. Deniz savaşının merkezinde bulunan toplarımız ise üç farklı ateş yeteneğine sahip olacak; bunlardan ilki "Round Shot." Direk olarak düşman gemisini batırmak için tasarlanmış olan ateş mekanizması, bilindik bir gülle atacak. Bir diğer ateş modeli "Chain Shot" ki olabildiğince düşman gemilerinin direklerini kırmak için tasarlanmış bir ürün. Son ateş sistemimizse "Grape Shot." Tayfaların, top içine buldukları her türden malzemeyi sıkıştırması sonucu meydana gelen atış, parça tesirli bir ateş gücüne sahip. Pek tabii deniz savaşları sadece düşman donanmasına saldırmak üzerine kurulu olmayacak. Birçok yan görev bulunacak olan deniz kısmı için şimdiden üç farklı oyun modeli belirlenmiş durumda. Bunlardan ilki düşman mayınları arasından geçmemizi gerektiriyorken, ikincisi atış menzilimizde bulunan düşman kalelerini bombalamamızı gerektirecek. Eh, karada olur da deniz de olmaz mı? Burada boşta gezen bazı gemilerde bulunan spesifik komutanları ortadan kaldırmamız gerekecek. Denizler, şimdiden oyunun bütünü kadar ön plana çıkmış durumda.
Barut kokusu ve gürültülü silahlara merhaba deyin
Ubisoft, AC 3 için yüzlerce yeni çalışan işe aldığı gibi dünya çapındaki beş farklı stüdyo ile işlerini yürütüyor. Her grubun, hatta her çalışanın kendinse ait bir konusu olması oyunun ne kadar ciddiye alındığının sadece bir göstergesi. Yapılan açıklamalara göre 30 saatlik oyun deneyimi sunacak olan AC 3, içerisinde 2,5 saatlik video barındıracak ki bu da koca bir oyunun içerisinde ortalama bir filmden uzun süren sinema çekimleri bulunuyor demek. Tarihin en önemli anlarından bir tanesi içerisinde bırakıldığımız oyun, tıpkı önceki oyunlarda olduğu gibi çok önemli bir dönemi yaşamamızı sağlayacak. Bu durumun oyun severlere senaryo haricinde yaşatacağı bir diğer nokta, İç Savaş dönemindeki vahşetten başka bir şey değil. Barutun ilk defa bu kadar yıkıcı bir şekilde kullanıldığı ve silah gücü artarken, tıbbın yerinde saydığı bir dönem bekliyor bizler. Silah olarak herhangi bir şeyin kullanılabildiği ve bambaşka bir savaş alanı... Evet, geldik savaş alanına. AC 3'de tıpkı önceki oyunlarda olduğu gibi birbirinden farklı silahlar göreceğiz. Bunların en başında dönemin meşhur silahı olan "Musket" bulunacak. Tabii ki "Granadier", "Baording Axe" ve "Bayonet" de kullanılacak silahlar arasında yer alıyor. Savaş taktiğine göre bir - iki tur ateş atikten sonra yakın savaşa giren dönemin askerlerine karşı çok daha dinamik ve agresif bir karakter kullanacağız.
Farklı animasyonlar ve yeni özellikler
Connor'un favori silahı tek tek dövüşlerde onu yenilmez kılan ve envai çeşit kombo yapmasına imkan tanıya "Tomahawk" baltası. Menzilli saldırılar içinse sizin de tahmin edebileceğiniz üzere ok ve yay sistemine sahip olacak. Yeni oyunla birlikte karşımıza çıkacak olan en ilginç silah ise "Rope darts." Ucu bıçağa bağlı ip sayesinde, düşmanlarımıza uzak mesafeden saldırabileceğimiz gibi, istediğimiz taktirde kendimize çekebileceğiz. Tabii ki kendisiyle tanışmak için değil; yapımcılar Connor karakterinin mermilere karşı nasıl bir cevap verebileceğini tartışırken ortaya çıkan sistem sayesinde, kendimize çektiğimiz düşman ünitesini bir kum torbası misali kullanabilecek, bu sayede gelen menzili saldırılara karşı kendimizi koruyabileceğiz. Aynı zamanda sürpriz bir saldırı olarak ağaç üstünden yerdeki bir düşmana attığımız ipimiz sayesinde kendisini ağaca asmak suretiyle yere inmek gibi artistik hareket de oyuna bambaşka bir tat katacağa benziyor. Yakın dövüş ise gerçekten değişmiş durumda. Saldırı animasyonları üzerinde gerçekten çok çalışılmış ve oyuncu olarak yaptığımız hareketlere göre farklı saldırılar gerçekleştirebileceğiz. Connor, İngiliz askerlerine göre çok farklı bir savaş sistemine sahip olacak ve pek tabii yeni koreografiler ile tadından yenmez bir yakın savaş ile karşı karşıya kalacağız.
Tarihin en önemli dönemlerinden birisi içerisinde kendimizi bulmamıza olanak tanıyacak olan AC 3, bir suikast oyunu için harika bir seçim. Düzenli ordu mantığının değişmeye çalıştığı, köleliğe karşı savaş verildiği ve yeni bir dünyanın kurulduğu bu dönemde geçecek oylan oyun, inanıyorum ki çok farklı bir suikastçı ruhunu da beraberinde taşıyacak. Benim en çok merak ettiğim konuysa, 1865 yani savaşın sonunda öldürülen Abraham Lincoln ile ilgili nelere şahit olacağımız. AC 3'ün çıkış tarihiyse şimdilik 30 Ekim olarak açıklandı.