Windows Phone 8 hırsla mücadele ediyor olabilir ama bilişim dünyasını takip eden herkes, günümüzde akıllı telefon piyasasına iki işletim sisteminin, iOS ve Android'in hakim olduğunu kabul edecektir. Kullanıcısına yığınla özellik sunan Android'in, biraz "özellik yoksulu" olduğunu söyleyebileceğimiz iPhone'un önüne geçtiği pek çok nokta var. Sanırız bunların başında "esneklik" geliyor. Android telefonlar kullanıcılara inanılmaz kişiselleştirme olanakları sunuyorlar. Bu açıdan Apple'ın cihazları Android'e rakip dahi olamıyorlar. Ancak şimdi sıralayacağımız beş noktada iPhone Android'in önünde yer alıyor. Ve aradaki fark ne yazık ki kısa sürede kapanacağa benzemiyor.
Otomatik güncellemeler
Android cihazları canınız istediği zaman güncelleyemiyorsunuz. Öncelikle son güncellemenin telefonunuzdaki işlemci tarafından destekleniyor olması gerekiyor. Ardından telefonunuzu üreten firmanın güncellemeyi uyarlamasını beklemelisiniz. Eğer Nexus sahibi değilseniz ya da nispeten ufak bir üreticinin telefonunu kullanıyorsanız bu süre çok uzayabiliyor. Bu nedenle Android cihazların yüzde 38'i hala işletim sisteminin 2010'dan kalma 2.3 sürümünü kullanıyor. Son sürümü kullananların oranıysa yüzde 25 civarında. iPhone'da ise durum çok farklı: iPhone sahiplerinin yüzde 89,2'si iOS 6.X kullanıyor.
Benzersiz güvenlik
iPhone'un kapalı işletim sistemi, kötü amaçlı yazılımlara karşı açık kaynak kodlu rakibinden çok daha etkili. Eğer jailbreak yapılmazsa, bir iPhone'un virüslerden ve kötü amaçlı diğer yazılımlardan zarar görmesi o kadar küçük bir ihtimal ki, üzerinde düşünmeye dahi değmez. Eğer işler ters giderse tek yapmanız gereken en son güncellemenin çıkmasını beklemek. Ancak Android kullanıcılarının böyle bir şansı bulunmuyor. Çoğu zaman güncellemenin uyarlanması bitmediğinden dolayı belirli hatalar ve açıklar barındırdığı bilinen telefonları uzun süre kullanmak zorunda kalıyorlar.
iCloud, uygulamalar ve erişilebilirlik
iCloud'a erişim
iCloud sayesinde iPhone kullanıcıları, notlarını, müzik ve video dosyalarını, uygulamalarını neredeyse hiç çaba harcamadan farklı cihazlarla paylaşabiliyorlar. Yani iPhone'da ne varsa iPad'e aktarılabiliyor. iCloud aynı zamanda yedekleme hizmeti gibi çalışıyor. Yani telefonunuzdaki önemli bilgileri yanlışlıkla silmekten korkmanıza gerek kalmıyor. iMessage, FaceTime, Find My iPhone gibi iPhone'un tek bir pakette sunduğu hizmetler Android'de ayrı ayrı uygulamalar halinde sunuluyor.
Uygulamalar
Neredeyse her uygulama geliştirici, ürünlerinin iOS sürümlerine öncelik veriyor. Android yıllar içinde iPhone ile arasındaki uygulama sayısı farkını kapattı ama gerçekten işe yarar uygulamalar genelde daha önce iPhone için geliştirilmiş olanların uyarlamaları oluyor. Dahası uygulama güncellemeleri de önce iPhone için hazırlanıyor. Geliştiricilerin dikkate alması gereken tek bir kapalı sistem olduğundan işleri kolaylaşıyor. Uygulamalar da daha istikrarlı bir şekilde çalışıyorlar.
Sesli destek ve erişilebilirlik
Android, bazı önemli erişilebilirlik seçenekleri sunuyor: Büyük karakterler; metinden konuşmaya/konuşmadan metne çevirme ve büyüteç... Ancak iPhone çok daha fazlasını sunuyor. Telefonda görme engelli kullanıcılar için sesli komut desteği, daha fazla dokunmatik komut ve stylus desteği sunan AssistiveTouch özelliği bulunuyor. Bu özellikler işletim sistemine bütünleşik olduğundan sorunsuz bir şekilde çalışıyorlar. Android telefonlarda bu özelliklerden faydalanmak için üçüncü parti uygulamalar yüklemek gerekiyor.