Gerçek suç konulu yapımların son zamanlardaki popülerliğinin artması, seyircilerin kanlı sahnelerden büyük keyif aldığını ortaya çıkardı. Bu da şu soruyu gündeme getiriyor: Neden çoğumuz bu suç şovlarını çok seviyoruz?
Yeni bir araştırma, cevabı bulmuş olabilir. Seri katillerle ilgili içerikler dünya çapında talep görüyor; her yerde onların korkunç suçlarını ayrıntılarıyla anlatan filmler, TV dizileri, kitaplar ve videolar ortaya çıkıyor. Daha önce bu suç sevgisinin hastalıklı bir meraktan kaynaklandığı veya insanların hayatlarında eksik olan yoğun duyguları deneyimlemelerine ve kendi sorunlarından kaçmalarına olanak sağlayabileceği öne sürülmüştü. Ayrıca bu tür bir saplantının artan şiddete yol açabileceği de öne sürülmüştü. Yine de konu hakkında kapsamlı bir araştırma yapılmamıştı.
Rusya'daki Ulusal Araştırma Üniversitesi Ekonomi Yüksek Okulu'ndan bir araştırma ekibi Rus gençleri arasında bir dizi görüşme gerçekleştirdi. 14 Rus şehrinden gelen 18 ila 36 yaş arası toplam 26 gençle görüştüler ve ne tür seri katil içeriklerinden hoşlandıkları, bunları nasıl buldukları ve bir film, video veya podcast seçerken neleri göz önünde bulundurdukları hakkında sorular sordular.
Elde ettikleri bulgular, bu şiddet içerikli içeriği tüketme arzusunun ne şiddet sevgisinden kaynaklandığını, ne de gerçek hayatta şiddet uygulama isteğiyle ilişkili olduğunu gösteriyor. Ekip, makalelerinde şu sonuca varıyor: “Çalışma, genç Rusların seri katillerle ilgili medya içeriğini iki tür ihtiyacı aynı anda karşılamak için tükettiğini ortaya koydu: Bilişsel ve duygusal ihtiyaçlar. Bilişsel tüketim güdüleri ontolojik güvenlik ihtiyacından kaynaklanırken, duygusal güdüler zevk için tüketim ihtiyaçlarını karşılamakla ilişkili.”
Başka bir deyişle, insanlar suçluların güdülerini anlamak isterken, aynı zamanda bu dehşet verici gerçek hayat hikayelerini öğrenerek hayatlarında başka türlü eksik olabilecek yoğun duyguları hissetmek istemişler.
Buna rağmen çalışmanın çok küçük bir örneklemle gerçekleştirildiği ve tüm Rus genç nüfusunu temsil etmediği, dolayısıyla sonuçların bir miktar şüpheyle yorumlanması gerektiği unutulmamalı.