ABD'nin nükleer bomba patlatmadığı yer kalmadı. Alaska'da da, okyanusların altında da, dağların içinde de nükleer bomba patlattı. Ancak hiçbir nükleer deneme, İngilizlerin "tavuk bombası" kadar çılgın olamaz. 1950'lerde İngiltere, bir grup tavuğu bir nükleer bombanın içine yerleştirmeyi içeren bir plan hazırlıyordu.
Soğuk Savaş sırasında Batı Avrupa, Rus güçlerinin kuzey Almanya'ya doğru ilerlemesiyle olası bir işgal tehdidinden endişe ediyordu. Olasılıktan endişe duyan İngiliz hükümeti, böyle bir işgali yavaşlatmanın yollarını aramaya başladı.
1950'lerin ortalarında İngilizlerin üzerinde çalıştıkları plan, kod adı Blue Peacock olan bir projeydi. Bu projeye göre, Kuzey Almanya'ya 8 güne kadar gecikmeyle uzaktan veya bir zamanlayıcıyla etkinleştirilebilen 10 kilotonluk bir nükleer mayın yerleştirilecekti. Bu bombanın amacı aslında Rusya'yı radyoaktif kirlenmeye maruz bırakmaktı.
Plana göre, ustalıkla yerleştirilmiş bir atom mayını, bölgeyi işgal edip yerleşebilecek Rusların geniş bir alandaki tesislerini yok edecek aynı zamanda kirlenme nedeniyle düşmanın bölgeyi önemli bir süre işgal etmesini de engelleyecekti.
İngilizlerin nükleer silah teknolojisi, tavuklara emanet
Ancak bu planda bir sorun vardı ve sorunu tavukların çözebileceği düşünüldü. O dönemde İngilizlerin geliştirdiği nükleer bombanın, soğuk koşullarda patlamayacağı anlaşılmıştı ve bu yüzden bomba, yerleştirildikten sonra içindeki aksamı sıcak tutacak bir ısı kaynağına ihtiyaç duyuluyordu. Bunun için de bombanın içine canlı tavuklar, yem ve su yerleştirme fikri ortaya çıktı. Böylece tavukların vücudundan yayılan ısı, bombanın patlamak için ihtiyaç duyduğu sıcaklığı üretecekti.
Üstelik İngilizler bu bombanın bir prototipini bile yaptılar ve test bile ettiler. Ancak ilk testten sonra planı uygulamaktan vazgeçtiler ve proje tarihe gömüldü. Geriyeyse, gelmiş geçmiş en acayip nükleer bomba projesinin garip hikayesi kaldı.