StarCraft... İlk olarak 1998 yılında görücüye çıkan efsane strateji oyunu, her türlü oyun severin tanıdığı, adını duyduğu anda irkildiği isimlerden bir tanesidir. Öyle bir oyundu ki ilk SC, ikincisini çıkması tam tamına 12 yıl aldı. Neden mi? İlk olarak zaten mükemmel bir oyuna, yapılacak ikinci bir devam serisine ihtiyaç yoktu. İkinci olarak ise yapılabilecek en ufak bir hata, bu mükemmelliği yok edebilirdi. Belki abartılı gibi gelebilir yazılanlar ama SC öyle bir yapımdı ki Amerika'da an itibariyle oyun için yazılan kodlar, üç farklı üniversitede ders olarak verilmekte. Tüm bu mükemmelliğin ardında yatansa aslında tek bir şey: Denge!
SC'nin yıllardır tahtından indirilememesinin yegane sebebidir denge. Oyunda bulunan üç ırkın da kendisine göre özel bir gücü bulunmaktadır ve her ırkın diğerine göre zayıflıkları da mevcuttur. Fakat konu bu kadar basite indirgenemez zira her ünitenin de birbirine karşı avantajı ve dezavantajı bulunmaktadır. İşte tüm bu hesap kitaba biz "macro - micro" diyoruz.
Tek kişilik senaryo
SC ilk oyununda olduğu gibi, ikinci oyununda da benzeri bir yapı ile çıktı karşımıza. Wings of Libery (WoL) olarak adlandırılan yeni oyunun, eskiye göre en büyük farkı, tek yerine üç oyun olarak piyasaya sürülecek olmasıydı. WoL isimli oyunda sadece Terran senaryosu üzerine yoğunlaşılıyor, senaryo ise öyle bir yerde bitiyordu ki ikinci oyunun çıkacağını bilmiyor olsak bile beklemeye devam ederdik. Pek tabii Starcraft 2, beraberinde getirdiği ırka özel senaryo mantığı ile oyun tasarımında da birçok değişikliğe gitti ki bu durum Starcraft 2: Heart of the Swarm (SC2: HotS) ile de devam etmekte.
Değişikliklerin en başında şüphesiz tek kişilik senaryo ile multiplayer'ın birbirinden ayrılması yer alıyor. Yani tek kişilik senaryo içerisinde olan üniteler ve o ünitelere özel upgrade'ler, multiplayer'da yok. Aslında yaratılmaya çalışılan en net olgu, her şeyiyle farklı bir tek kişilik senaryo akışı ve ilk SC oyuncularının başında kalkmak istemeyecekleri multiplayer mekanikleri. Her ne kadar tüm SC oyuncuları, ikinci yapıma akın etmedilerse de öyle görünüyor ki Blizzard hatırı sayılır miktarda oyuncuyu yeni yapıma çekebilmeyi başardı.
Kerrigan'nın gelişimine tanıklık ediyoruz
Şimdi biraz daha SC2: HotS'a odaklanalım... İlk oyunu bittiği yerden devam ediyoruz. Kerrigan, Zerg'lerden "kurtarılmış" ve ölenler geride kalmıştır. Yepyeni bir dünyaya gözlerini açan Kerrigan'ı ziyarete gelen Jim Rainor ile başlayan ilk demo, insan formuna dönüştürülen Kerrigan'ın aslında tam da istenilen kıvama gelmediğini fark etmemiz ile sonlanıyor. Akabindeyse laboratuarda yapılan bir dizi test ile oyuna başlıyoruz ki aslında bu sahne aynı zamanda SC2: HotS'nın tutorial bölümleri kıvamında. Daha önce hiç SC oynamamış oyuncuların da hedef alındığı görevlerin ardından, Kerrigan'nın hem oyun içinde, hem de senaryo olarak ne kadar güçlü olduğunu anlamamızla tamamlanıyor. Buradan sonra gelişen olaylarsa onu yeniden Zerg tarafında yer almasını sağlıyor. Çünkü Jim Rainor, ilk oyundan yakinen tanıdığımız baba Mengsk'in gönderdiği askerler tarafından öldürülüyor. (Ya da öldürülmüyor mu?) Kerrigan ise zaten Mengsk'ten intikam almaya niyetliyken, artık bunu tek amacı haline getiriyor ve kaçışını devasa Zerg gemisi olan Leviathan'a yapıyor.
Zerg'lerle ilgili her türlü bilgi mevcut
SC2: HotS'nın kimileri için kötü kimileri içinse harika bir senaryo akışı var. Zaten Blizzard tek tek oyun çıkarma politikasını alabildiğine uzun senaryolar ile süsleyeceğini en başından belli etmişti. Bazen klişe halini alan senaryo, bazen o kadar farklı ve ilginç noktalara değiniyor ki gerçekten bir sözlük değerinde. Ana temanın Zerg olduğu oyunda, kendileri hakkında inanılmaz detayda bilgi var ki anlatılmaz yaşanır. Misal, merak edilen sorulardan birisi olan "Zerg'ler nasıl meydana geldi?" için harika bir cevap var SC2: HotS içerisinde. Hatta ve hatta "The Ancient One" olarak bilinen ilk Zerg formu ile tanışmak bile mümkün. Daha da önemlisi, olayların sadece izlenen demolardan çok, birinci elden oyunu oynayarak deneyim edilmesi. Çok daha ilkel olaran Zerg ırkına karşı mücadele etmek, muazzam bir duydu. Bunu haricinde, tıpkı ilk oyunda da olduğu gibi, yine Zeratul karşılıyor bizi. Malum, son oyunun kahramanı kendisi olacağı için, şimdiden birçok bilgiyi de beraberinde taşıyor.
Kerrigan'ı kontrol etme şerefi!
Geçelim oyunun detaylarına. İlk olarak Kerrigan'dan bahsetmek gerek. Tıpkı Warcraft 3'de olduğu gibi, seviye atlayabilen, oyunun dengesini tek başına bozabilen bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Toplamda 70 adet seviyesi bulunuyor ve ilk olarak "Ghost" modeli olan versiyonunu kontrol ediyoruz. Ta ki "Queen of Blades"e dönüşene kadar, atladığı her seviyede iki farklı yetenekten birisini seçebiliyor. Senaryo gereği geçirdiği değişimden sonraysa, artık her seviye için üç farklı seçeneğimiz oluyor. Seçilebilir yeteneklerimizin bir kısmı pasif, bir kısmı ise aktif. En önemli nokta ise, seçtiğimiz yetenekler ile olabildiğince Zerg temasını en üst düzeyde kullanabilen bir karakter yaratabileceğimiz gibi, istersek de kendisini ölümsüz bir savaşçıya çevirebiliyor olmamız. Özellikle bir yerine iki "Drone" üretmemizi sağlayan ve anında oluşan ve de iki katı limit sağlayan "Overlord" özellikleri sayesinde üssümüzü çok ama çok hızlı bir şekilde geliştirebiliyoruz. Kerrigan'nın seviye atlamasının temelindeyse, oyun içerisinde bulunan ikincil görevleri yapmak yatıyor. Genelde "Zerg Biomass" bularak yaptığımız bu görevler, her bölüm daha farklı şeklilere bürünüyorlar. Eğer her bölümde karşınıza çıkan ikincil görevleri tamamlarsanız, inanın Kerrigan ile bir sağa, bir sola koşacak, kendisini bir yerde unuttuğunuzda bile ölmediğine şahit olacaksınız.
Değişim başlasın!
Leviatan içerisinde bulunan ana ekranımız sayesindeyse, tek tıkla her yere ulaşabiliyoruz. Mission, Evolution Pit, Kerrigan ve Archives olarak dörde ayrılmış olan bölümlerden en önemlisi Evolution Pit ve Kerrigan. Evolution Pit, ilk oyunda karşımıza çıkan "Armory"nin bir benzerini oluşturuyor. Fakat bu sefer ünitelerimizi upgrade etmeden önce, kendilerini deneme şansımız oluyor. Yani sadece videodan izleyerek seçim yapmıyoruz. Her görevdeyse bir Zerg ünitesini, sunulan iki seçenekten birisine "evolve" ediyoruz. Duruma bir örnek verecek olursak sıkça kullanılan Mutalisk isimli uçan Zerg birimi, isterse çok daha uzaktan yer ünitelerine saldırabilen bir birim haline gelebiliyorken, isterse de düşman birimlerini farklı bir notaya çekerek, orada bir saniye "stun" olmalarını sağlayabiliyor. Aynı zamanda da kendilerini yavaşlatması da cabası. Keza biz bunları "Brood Lord Strain" ve "Viper" olarak tanıyoruz. Yani ünitelerin yaşayacakları "evolve"lar kimi zaman bazı özelliklerini değiştiriyorken, kimi zaman da onları tamamen baştan yaratıyor. Fakat şimdiden söylemekte fayda var; bu değişim sistemi sadece ama sadece tek kişilik senaryo için geçerli. Onu haricinde zaten birçok ünite kendi başına multiplayer'da mevcut... Kerrigan sekmesi ise karakterimizin yeteneklerini her bölüm başlamadan önce yeniden değiştirebilmemize olanak tanıyor. Bu sistem sayesindeyse birçok farklı Kerrigan kombinasyonu ile oyuna başlayabiliyoruz.
Multiplayer için yepyeni üniteler
SC dünyanın en önemli kısmı olan Multiplayer bölümündeyse yine değişimler söz konusu. WoL'de bulunan stratejileri baştan aşağıya değiştirebilecek güçte olan birçok yeni birim oyuna eklenmiş bulunuyor. Protoss tarafında Oracle dikkat çekiyor. Time Warp, Revelation ve Pulsar Beam isimli yetenekleri ile oyuncuya birçok avantaj sağlayan birim, Time Warp ile belirli bir alanda bulunan düşman ünitelerini yüzde 50 oranında yavaşlatabiliyor. Bir diğer ünite olan Mothership Core ise sahip olduğu Mass Recall özelliği ile kendisi ve bir grup dost birimi, anında istenilen Nexus'un yanına ışınlayabiliyor. Tempest isimli uçan birimse, yavaş ateş gücüne rağmen, çok ama çok uzun saldırı mesafesi ile göz dolduruyor. Terran kısmındaysa Hellbat ile açıyoruz sayfayı. Hellion'dan insan formuna dönüşen ünite, daha çok hayat gücüne sahip ama bir o kadar da yavaş. Widow Mine isimli ilk oyundan hatırlayacağımız mayınlar, artık kendi başına bir ünite olarak oyundaki yerlerini almış bulunuyorlar. Zerg tarafının en korkutucu ünitesi ise Viper. Gerektiği zaman düşman birimlerinin menzilli saldırılarını engelleyebildiği gibi, Abduct yeteneği ile dost düşman fark etmeksizin bir üniteyi kendi dibine çekebiliyor. Swarm Host ise yere gömülmek sureti ile ürettiği ufak "Locust"ları ile hem iyi bir defans, hem de iyi bir saldırı ünitesi olarak kullanılabiliyor...
Kısacası SC2: HotS yepyeni bir senaryo ile karşımıza çıktığı gibi, aynı zamanda da yepyeni bir oyun deneyimini de beraberinde getiriyor. Tek kişilik senaryonun kalitesinden tutun da, multiplayer zenginliğine kadar göz dolduran bir yapım. Kendisiyle yarışan ender yapımlardan olan SC serisinin, WoL isimli yapımını yarım adımla bile olsa geçmiş olması, onun için büyük bir başarı.