Metal Gear denildiği zaman akala gelen birkaç isim vardır. Bunlardan ilki şüphesiz PS One olacaktır zira oyunun meşhur olmasının en büyük sebeplerinden bir tanesi, döneminde bu konsol için üretilmiş olmasıydı. Akabinde gelen isimse tabii ki serinin efsane yapımcısı olan Hideo Kojima'dır. Kendisi bu zamana kadar ürettiği dört oyunluk seri ile birçok ödüle layık görüldüğü gibi, aynı zamanda da kendisine ait olan Kojima Productions isimli bir markaya da sahip. PS One ve Kojima'nın birleşmesi sonucunda ortaya çıkan muazzam yapım olan Metal Gear serisi, birçoklarının halen peşinden koştuğu yapımlar arasında yer almakta. Sessizliğin ve farklı bir teknolojik seviyenin, içerisine harika bir şekilde yedirildiği Metal Gear oyunları, aynı zamanda sahip oldukları senaryo akışı ile de dikkat çekmeyi başarmışlardır. Sadece akıp giden hikayesi için, karizmatik karakterimiz Snake'in başına bu sefer neler geleceğini öğrenmek için bile bu oyunun peşinde koşan milyonlar oldu geçen zaman içerisinde.
Zaman içerisinde gelen değişiklik
Fakat bu sefer ne Snake'den ne de onun sakin halinden eser yok zira bu oyunun adı Metal Gear Rising: Revengeance (MGR: R). Onu esas seriden ayıran en büyük özelliklerden birisi aslında geçirdiği yapım süreci. İlk olarak Kojima Productions bünyesinde, Hideo Kojima'nın ekibi ile birlikte üretime geçen oyun, geçen zaman içerisinde Kojima'nın aldığı bir karar ile Platinum Games'e verildi. Başta haritalar olmak üzere, oyunun birçok detayını değiştiren yeni yapımcı ekip, aynı zamanda Kojima'nın tam desteğini aldı. Daha da ilginci, oyunun Japonya için üretilecek olan versiyonun iptali oldu ki ana seriden ne derece uzaklaşıldığını görmenin en güzel yollarından birisi de bu belki... Pek tabii esas farklılık oyunun kendisinde; yani öyle saklan, kamuflaj ol sonra saldır gibi bir yapıyı yok eden, tam tersine, kafa göz gir, parça parça et modelinde bir oyundan bahsediyoruz. Hal böyle olunca da karşımıza görmeye alışılmadık derece hıza sahip bir Metal Gear oyunu çıkmış bulunuyor.
Senaryo eskiyi aratıyor mu?
Senaryo kısmına bakacak olursak ki konu Metal Gear olunca bakmak gerekiyor; Kuzey Afrika bölgesine başkan olarak seçilmiş bir karakterin arabasında ilerlediğimizi görüyoruz. İçerisine bulunduğumuz araç ise bir anda tanımlanamayan Cyborg'ler tarafından saldırıya uğruyor ve bir süre izlediğim demo'nun sonunda başkan, sonradan öldürülmek üzere, kaçırılıyor ve biz de kendisinin peşine düşüyoruz. Başkanı kaçıranın "Sundowner" isimli bir karakter olduğunuysa geçen zaman içerisinde öğreniyoruz zira kendisi bir boss olarak karşımıza çıkıyor. Suikast girişiminin temellerindeyse pek tabii savaşın bu bölgede durması ve savaş sayesinde para kazanan kimi kurum ve kuruluşların mutsuz olması yer alıyor. Açıkçası MGR: R'nin en kötü yanı senaryosu. Özellikle arkasında Kojima gibi bir adamı bulunduran bir yapımdan beklenmeyecek kadar "boş" bir senaryo bahsettiğimiz.
MGR: R ile koşmak çok kolay!
Efendim olaylar Metal Gear Solid 4: Guns of the Patriots'dan hemen sonra geçiyor. Eğer serinin önceki oyununu deneyim edenlerdenseniz, bazı noktalar güzel espriler yakalamanız işten bile değil... Neyse konumuz bu değil. MGR: R TPS kamera açılarına sahip, gerçekten hızlı bir oyun. Karakterimiz ise hız mantığını oyunun her karesinde kullanıyor. Öncelikle özel koşma sistemine değinmek gerek. "Ninja Run" adlı koşma sistemi ki aslında herhangi bir oyundaki hızlı koşmadan farklı olmayan bir sistem kendisi, önümüze gelen tüm objeleri anında geçebilmemize imkan tanıyor. Bazen sağ, sol yapmak gerekiyor genelde, o kadar. Açıkçası oyunun hız sistemine büyük bir katı sağlamış orası kesin ama aynı zamanda da tüm keyfini kaçırmış. Sadece iki tuşa basmak suretiyle tüm zorlukları geçebilmek, oyuncu yeteneğine hiçbir gerek kalmadığını göstermekten başka bir işe yaramamış.
Saldırmak kadar savunma da önemli
Karakterimize daha yakından bakacak olursak, iki adet ana vuruşu olduğunu görüyoruz. Bunlardan ilki kılıcı ile yaptığı kısa, hızlı vuruşlarken ikincisi daha ziyade ayağı ile yapabildiği daha çok zarar veren ağır vuruşlar. Bu iki vuruş tekniğini bir araya getirmek suretiyle bir birinden farklı kombolar yapmak mümkün. Daha da önemlisi, koşarken saldırı yapabiliyor olmamız. Özellikle bazı devasa düşmanlara karşı savaşırken, bir yandan etraflarında koşarken, bir yandan da kendilerine zarar verebiliyor olmak mükemmel bir özellik. Gelelim oyunun temellerini oluşturan ve belki de karakterimizin en önemli özelliği olan "Parry" yani bloklama kısmına. Her ne kadar agresif bir oyun yapısı sunsa da MGR: R'ın temeli bu özellik üzerine kurulu. Rakibin yaptığı saldırının aksi yönüne doğru yaptığımız bloklamalar ile hem hiç zarar görmüyoruz, hem de kendisini iki saniyeliğine savunmasız bırakabiliyoruz. Sonuç olarak ise cansız yatan doğranmış bir düşmandan fazlası olmuyor. Pek tabii çok anlık bir hareketten bahsediyoruz. Tam düşmanın saldırısı geldiği anda çalışan, ince bir sistem olmuş.
Yeni bir oyun sistemi: Doğrama!
Oyunun belki de en ilginç özelliklerinden birisini "Blade Mode" oluşturuyor. Başta bloklanmış düşmanlar olmak üzere, ölmeye yakın tüm düşmanlarımıza karşı kullanabiliyoruz bu modu. Yapmamız gerekense doğru zamanda tek bir tuşa basmak. Anında hasmımıza yaklaşan kamera açısı, her hareketimizle Fuel Cell isimli enerjimizden yiyen saldırılar yapmamıza olanak tanıyor. Bu enerjiyse düşman öldürdükçe ya da Zandatsu şeklinde yaptığımız ölüm vuruşları ile de dolabiliyor. Blade Mode diyorduk; burada karşı karşıya geldiğimiz düşmanımızı kelimenin tam anlamıyla doğruyoruz. Yatay ve dikey olarak ardı ardına savurduğumuz darbeler, genelde kendilerinin sonu oluyor. İşin güzel yanıysa, yapımcı firmanın her darbeyi tek tek hesaplayabilen bir "kesme" sistemi kullanmış olması. Düşman öldürmek demişken, her yanı kesip biçme ile dolu olan MGR: R, aynı zamanda az da olsa sessizliğe olanak tanıyor. "Ninja Kill" olarak isimlendirilen mekanik sayesinde arkasından görünmeden yaklaştığımız düşman birimini tek seferde ortadan kaldırabiliyoruz. Sonuç: Anında alarm verilmemesi ve tek seferde birçok düşman ile yüzleşmek zorunda kalmamak.
Birbirinden farklı silahlar ile aksiyon keyfi
MGR: R içerisinde temelde iki farklı silah grubu kullanmamıza olanak tanıyor. Bunlardan ilki "Main Weapons." Burada adı High Frequency ile başlayan dört silah görüyoruz: "Blade," "Machete," "Muramasa Blade," ve "Wooden Sword." Haricindeyse Stun Blade ve Armor Breaker isimli iki silah daha primary weapon kısmında bulunuyorlar. Sub Weapons" olarak isimlendirilen "Secondary Weapons" kısmındaki silahlar arasındaysa Drum Can, Cardboard Box, 3D Photo Frame, EM Grenade, Jamming Grenade, Red Phosphorous Grenade, Homing Missile, RPG ve normal bildiğimiz sevdiğimiz el bombası bulunuyor. Silahlarsa öyle oldukları yerlerde durmuyor ve "Strength," "Absorption," "Energy" ve "De-Power" gibi özellikleri geliştirilebilir şekilde karşımıza çıkıyorlar. Oyun içi para birimi olan "BP" ile yaptığımız güncellemeler genelde beş seviyeye yayılmış durumda. Tüm bunlarında dışındaysa karakterimize "Aerial Parry," "Defensive Offence" ve "Quick Draw" gibi 14 farklı yeni özellikle alabiliyoruz.
Kesinlikle farklı bir Metal Gear oyunu ile karşı karşıya kaldık bu sefer. Bilinenin aksine aksiyonun tavan yaptığı, hatta hiçbir zaman durmadığı, başından kalkmanı zor olduğu bir yapım... İçerisinde barındırdığı envai çeşit silah, yetenek ve düşman ile ziyadesiyle doyurucu bir oyun olmuş. Hele bir de düşmanların parlayan yeşil kollarını kesmek sureti ile elde edilen özel eşyalar, kesip doğrama sistemine değişik bir açı katmış. Yine de yazının genelinde de bahsettiğimiz üzere, Metal Gear serisine benzer bir yapım ile karşılaşmayacağınıza emin olmanızda fayda var.