Her oyun türünün ayrı bir kitlesi vardır. Spor oyunları ve yarış oyunları bu türlerin başını çekmektedirler çünkü günlük hayattan fazlasıyla etkilendiğimiz ve beynimizde önceden yaratılmış bir perspektifleri vardır. Herhangi bir oyuncu için bir RTS oynamak, hayal ettiğinden çok daha fazlasıyken, aynı oyuncu için bir spor ya da araba yarışı oynamak çok daha gerçekçidir. Bu gerçekçilik zaten izlediğimiz, uğraştığımız bir etkileşimin, sanal ortama aktarılmış hali olduğu için işimiz genellikle kolaydır. Her iki dalda da günümüze baktığımızda oyundan daha çok simülasyon tarzında yapımlarla karşılaşmamız işten bile değil. Başlarda sadece birer oyun olan yapımlar, artık gerçeklerinden ayırt edilemeyecek kadar detaylılar. Daha önce FIFA 13 ve NBA 2K13 gibi oyunların incelemesinde de dikkat çektiğimiz bu gerçekçilik teması, yarış severlerin çok daha uzun süredir yaşadıkları bir durum. Ralli olsun, Formula olsun, giderek gerçekten ayırt etmekte zorlandığımız oyunlar, bu yıl da karşımıza F1 2012 ile bambaşka bir boyut daha katmış gibi gözüküyor.
Oyuna girer girmez gelen değişim
Codemasters tarafından geliştirilen oyun, her yıl severlerine bambaşka bir tat yaşatmayı hedeflediği gibi, aynı zamanda da gelişen teknolojinin bilgisayar oyunlarında nelere kadir olabileceğini göstermek için elinden geleni yapıyor. O zaman gelin F1 2012'ye daha yakından bakalım... Artık tamamen simülasyon tarzı oyun yapısına dönmüş olan yapım, pek tabii ilk olarak çevre detaylarının gerçekçiliği üzerinde çalışıyor. Dünya üzerindeki pistlerin gerçekçiliği ise buradaki en önemli nokta ve yapımcı ekip yıllardır kazandıkları deneyimi bizlerle harika paylaşmış. Her ülkenin pisti resmen gerçek modellerinin birebir kopyası. Evet, belki bu yeni bir özellik değil ama serinin bir önceki oyununa baktığımız zaman yeni oyun ile önceki oyun pistleri arasında birçok düzenleme görebiliyoruz. Pist kenarlarından tutun da seyircilerin oturdukları bölgelere kadar çok ince bir iş çıkarmışlar diyebiliriz Codemasters için. Dışarından bakıldığı zaman görünen bu durum oyunun genel yapısına da büyük etki etmiş açıkçası. Hele tamamen üç boyutlu modellemelere kavuşmuş olan seyirciler ve ellerinde taşıdıkları bayrakların katkısı anlatmakla bitmez.
Değişen ara birim ile daha rahat erişim
Efendim bu genel bilgiyi verdikten sonra gelin oyuna şöyle kuş bakışı bir bakalım beraber. İlk olarak karşımıza kullanıcı arabirimi çıkıyor. F1 2011'deki detaylı ekranın yerine, bir anda çok daha sade ve düz arabirim ile karşılaşmak şaşırtıcı doğrusu. Rahat bir kullanımı olan ana menü üzerindense birçok farklı oyun içi özelliğe ulaşabiliyoruz. Fakat ilk olarak yapmamız gereken daha önemli bir şey var: Red Bull Racing, Vodafone McLaren Mercedes ya da Scuderia Ferrai'den birisini seçmek suretiyle F1 2012'e giriş yapmak. Markamızı seçtiğimiz andaysa direkt olarak garajda buluyoruz kendimizi. Tamamen FPS kamera açısından içerisinde dahil olduğumuz alan, oyuna kesinlikle bambaşka bir tat katmış. Yani artık sadece araba kullanmakla kalmıyor, tüm ekibimizin içerisinde gezebiliyoruz. İşin mutfağı derler ya, işte öyle bir şey bu ve gerçekten simülasyon mantığını çok daha iyi şekilde hissetmemize olanak tanıyor. Hemen tanıştığımız ekip liderimizden aldığımız en önemli bilgi ise, kendisini dinlememizi istemesi oluyor. Bu durum oyunun geneline hükmeden bir özellik ve tıpkı gerçek yarışlarda olduğu gibi, mühendis ekibimiz bizi yakından takip ediyor ve gerekli komutları ardı ardına yağdırıyor.
F1 2012'de iki büyük yenilik mevcut
F1 2012'ye hangi aracı seçersek seçelim, belirli alıştırmaları yapmak sureti ile başlıyoruz. Alıştırmalarsa genelde kolay ve genel hatlarıyla nasıl durmamız, nasıl dönmemiz ve nerede hızlanmamız gibi genel bilgileri veriyorlar. İşin ilginç yanıysa, oyun içerisinde bazı özelliklerin, alıştırmalardan bazılarını geçmeden açılamaması. Yani illaki en başta karşımıza çıkan alıştırma serinsi bitirmemiz gerekiyor. Bu durum ne kadar mantıklı, orası tartışmaya açık işte. Oyuna yeni eklenen bu alıştırma sillesinin bir adı da var: "Young Driver Test." İki gün boyunca süren testler sonucunda "Career" moduna ilerleyebiliyoruz. Testlerde gösterdiğimiz performansa göre açılan takımlardan birisini seçmek suretiyle kendimizi F1 2012'in zorlu yollarına bırakıyoruz. Kariyer için kolları sıvadığımız noktadan itibarense yarış haricinde birçok farklı ilginç nokta ile de karşılaşıyoruz. Misal basın toplantıları, rakip takımdan gelen istekler ya da takım buluşmaları gibi birçok farklı özellik de F1 2012'de bulunuyor.
Online opsiyonlar ve Split Screen dikkat çekioyor
Oyunun içerisindeyse birçok farklı mod mevcut. "Quick Race" kısmı, kelimenin tam anlamıyla hızlı bir yarış yapıp oyundan çıkmak isteyenler için üretilmiş. Hemen yanında bulunan multiplayer kısmındansa "Online," "Split Screen" ve "Lan" gibi seçeneklere ulaşmak mümkün. Özellikle aynı ekranda iki oyuncunun yarışabilmesine imkan tanıyan split screen modu gerçekten keyifli. "Career" kısmıysa az önce bahsettiğimiz "Young Driver Test" modu ile başlıyor. Hemen akabinde gelen "Season Challenge" ise oyuna eklenen bir diğer yeni mod. Seçtiğimiz bir araç ile tüm sezonu bitirmeye çalıştığımız oyun modunun en önemli özelliği, istediğimiz bir rakibi seçip, kendisine meydan okuyabilmemiz. Bir rakibimizi iki yarış üst üste alt ettiğimiz anda, karşı taraftan farklı kontratlar alıyor olmamızsa bu oyun modunu daha da güzel bir hale getiriyor. Son kısımdaysa karşımıza "Proving Grounds" çıkıyor. Bu başlık altında bulunan "Champions Mode" ile direkt olarak dünyanın en büyük pilotlarına karşı yarışma imkanı buluyorken, misal Kimi Raikkonen'in Spa Francochamps'da yarışın bitişine üç tur kala kendisini geçmeye çalışıyoruz... "Time Attack" modu ise ismiyle münhasır. Belirli haritaları, en kısa sürede bitirmeye çalıştığımız gibi, aynı zamanda da en iyi sonucu elde etmeye çalışıyoruz.
Gerçekçi oyun içi deneyim
F1 2012'de bulunan Flasback özelliği son yıllarda birçok yarış oyununda bulunan bir yapı. Yanılış yaptığımız anda oyunu 15 saniyeye kadar geri almamıza imkan tanıyan özellik sayesinde, tek bir hata ile tüm oyuna yeniden başlamak zorunda kalmıyoruz. Pek tabii oyunun gidişatını baştan aşağıya değiştirmemize olanak tanıyan özellik, her yarışta en fazla dört defa kullanılabiliyor ki bu bile fazla bir rakam. Oyunda bulunan araçlar tıpkı F1 2011'de de olduğu gibi fazlasıyla gerçekçi. Kokpit içerisindeki detaylardan, araç dışındaki detaylara kadar uzanan harika bir görsel şölen bulunuyor. Görünüşle de kalmayan araçlarımız, her türlü gerçekçi tepkiyi oyuncuya aktarmakta harika. Ani dönüşlerdeki kontrol kaybı ya da belirli bir hıza geldikten sonraki kontrol zorluğu gibi detaylar oyunda kendisine yer bulmuş. F1 yarışlarının en kritik noktalarından olan penaltılar da gayet düzgün çalışıyor. Göz göre göre rakibe çarpmak misal, anında sportmenlik dışı olarak yargılanıyor ve on saniye ceza almamıza sebep oluyor. Son olarak "KERS" ve "DRS" sistemlerinin de harika çalıştığına değinmekte fayda var...
F1 2012 yarış tutkunları için harika bir seçim. Özellikle oyunlarını tıpkı gerçekmiş gibi oynamak isteyenler, bu yapımın başından kalkmakta güçlük çekecekler...