IBM İş Değerleri Enstitüsü (IBV) tarafından 20 ülke ve 22 sektörden 3800'ü aşkın üst düzey yöneticinin katılımıyla gerçekleştirilen "COVID-19 ve İş Dünyasının Geleceği" araştırması, çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Her on kuruluştan neredeyse altısının, COVID-19 nedeniyle dijital dönüşüme geçiş süreçlerini hızlandırdığını gösteren araştırma ayrıca, teknolojinin yeterince gelişmiş olmaması ve çalışanların değişime karşı direnç göstermesi gibi dönüşüm yolundaki geleneksel ve algısal engellerin yavaş yavaş ortadan kalktığına işaret ediyor. Üst düzey yöneticilerin %66'sı, COVID-19 döneminde, önceden direnç gösterilen uygulamaları başarı ile tamamlayabildiklerini belirtti.
Araştırmaya katılan kuruluşlar, dijital dönüşümü hayata geçirme aşamasında insan faktörünün oynadığı kritik rolü daha net bir şekilde gördüklerini ortaya koydular. Liderler ise önümüzdeki iki yıl için üstesinden gelinmesi gereken en büyük engellerin organizasyonel karmaşıklık, yetersiz beceriler ve çalışan tükenmişliği olduğunu belirttiler. Araştırma, işletmelerin bu açıkları ne kadar etkili kapattıkları konusunda liderler ve çalışanlar arasında dikkate değer bir fikir ayrılığı olduğunu da ortaya koydu. Üst düzey yöneticilerin %74'ü, çalışanlarına yeni bir çalışma biçimi için gereksinim duydukları becerileri öğrenmeleri konusunda yardımcı olduklarını inanıyor. Çalışanların ise yalnızca %38'i buna katılıyor. Ayrıca üst düzey yöneticilerin %80'i çalışanlarının fiziksel ve ruhsal sağlığını desteklediklerini söylerken, katılan çalışanların yalnızca %46'sı bu desteği hissettiğini belirtiyor.
Araştırma, üst düzey yöneticilerin COVID-19 nedeniyle farklı konularda inisiyatif almaları gerektiğini ve odaklanmakta güçlük çektiklerini ortaya koyuyor. Buna rağmen ilerleme kaydedebilmek için önlem alınması gereken alanlarda iş gücü becerileri ve esnekliği gibi dahili ve operasyonel yeteneklere öncelik vermeyi planladıklarını belirtiyorlar.
IBM Services Kıdemli Başkan Yardımcısı Mark Foster konu ile ilgili şunları söylüyor: "COVID-19'un, dijital dönüşümün önünde duran engelleri yıktığına inanıyorum. Hız kazanan dönüşüm sayesinde liderler de yürüttükleri operasyonların kritik noktaları için teknolojiye giderek daha fazla güveniyorlar. Ancak geleceği düşünecek olursak, liderlerin hem çalışanlarına hem de iş planlarını güvence altına alan bu teknoloji altyapısına iki kat daha fazla odaklanmaları gerekiyor. Yaşanan krizin ortasında çalışanların güvenini, verimliliğini ve esenliğini artırma konusunda empati kuran bir liderliğin gücünü göz ardı edemeyiz."
COVID-19 ve İş Dünyasının Geleceği araştırmasına göre, liderler konumlarını korumak ve alanlarında ilerlemek için üç proaktif adım atıyorlar:
Operasyonel ölçeklenebilirliğin ve esnekliğin artırılması
COVID-19'a bağlı olarak devam eden kriz, işletmelerin değişime açık bir şekilde inşa edilmesinin ne kadar önemli olabileceğini gözler önüne serdi. İçinde bulunduğumuz dönemde çok sayıda üst düzey yönetici talep dalgalanmalarıyla, uzaktan çalışan personeli destekleme konusunda yeni zorluklarla ve maliyetleri düşürme gereksinimleriyle karşı karşıya geldi.
Bu araştırma ayrıca, kuruluşların çoğunluğunun kuruluş stratejilerinde kalıcı değişikliklere gittiğini gözler önüne serdi. Örneğin, üst düzey yöneticilerin %94'ü 2022 yılına kadar platform tabanlı iş modellerine katılmayı planlıyor. Çok sayıda üst düzey yönetici ise ekosistemlere ve ortak ağlarına katılımlarını artıracaklarını belirtiyor.
Bu yeni stratejileri uygulamak, daha ölçeklenebilir ve esnek bir BT altyapısı gerektiriyor. Üst yöneticiler için bu aslında şaşırtıcı bir sonuç değil... Araştırmanın parmak bastığı bir diğer nokta ise, katılımcıların önümüzdeki iki yıl içinde bulut teknolojisine öncelik verme konusunda %20 oranında bir artış planlanması. Ayrıca üst düzey yöneticiler, önümüzdeki iki yıl içinde daha fazla iş fonksiyonunu buluta taşımayı planladıklarını ifade ederken, müşteri bağlılığı ve pazarlama, buluta taşınacak ilk iki fonksiyon olarak gösteriliyor.
İş akışlarını daha akıllı hale getirmeye yardımcı olmak için yapay zeka, otomasyon ve hızlı büyüyen diğer teknolojilerin uygulanması
COVID-19, birçok kuruluşun ana operasyonlarının merkezinde yer alan kritik iş akışları ve süreçlerini kesintiye uğrattı. Araştırmaya katılan yöneticiler genelinde, iş akışlarını daha akıllı, daha hızlı yanıt verebilir ve güvenli bir hale getirmeye yardımcı olabilecek yapay zeka, otomasyon ve siber güvenlik gibi teknolojilere verilen önceliğin arttığı görülüyor. Dolayısıyla, önümüzdeki iki sene için beklentiler de değişiyor. Yapay zeka teknolojisine verilen öncelik %20 oranında artacağı tahmin ediliyor. Üst düzey yöneticilerin %60'ı süreci hızlandırdıklarını, birçok üst düzey yönetici de tüm iş fonksiyonları genelinde giderek daha fazla otomasyon uygulayacaklarını söylüyor. Araştırmaya katılan üst düzey yöneticilerin %76'sı siber güvenliğe öncelik vermeyi planlıyor. Bu oran, günümüzde bu teknolojiyi devreye alan kuruluşların tam iki katına denk geliyor.
Üst düzey yöneticiler bulut, yapay zeka, otomasyon ve hızla büyüyen diğer teknolojilere yatırım yaparken IBM, liderlere bu teknolojilerin kullanıcılarını, yani kuruluşların çalışanlarını unutmamalarını öneriyor. Bu dijital araçların, tasarımları gereği olumlu bir çalışan deneyimine olanak sağlaması, insanların yenilik yapmalarını ve üretkenliklerini desteklemesi gerekiyor.
Çalışanların işverenlerinden beklentileri de değişiyor
IBM'in yeni araştırması, çalışanlar geleneksel ofis ortamlarının dışında işlerini sürdürüp artan kişisel stres ve belirsizliklerle boğuşurken, insanlara yepyeni bir şekilde odaklanmanın COVID-19 pandemisi sürecinde ne kadar önemli olabileceğini de ortaya koydu. Halen devam eden bir IBV tüketici araştırması, pandemi sürecinde çalışanların işverenlerinden beklentilerinin değiştiğini gösterdi. Artık çalışanlar, işverenlerinden hem fiziksel ve duygusal sağlıklarını hem de yeni çalışma biçimleri için ihtiyaç duydukları becerileri destekleme konusunda aktif bir rol oynamalarını bekliyor.
Bu açığı kapatmak için IBM, üst düzey yöneticilere, her açıdan çalışan esenliğini ilk sıraya koyarak onlara daha kapsamlı bir şekilde odaklanmalarını öneriyor. İçinde bulunduğumuz dönemde çalışanları kişisel sorumluluk almaya teşvik eden; tasarım odaklı düşünme, çeviklik ilkeleri, DevOps araçları ve tekniklerini uygulayan, kendi kendini yöneten ekipler halinde çalışmalarını destekleyen, empati kuran liderler bir adım önde olacak. Ayrıca kuruluşların, çalışanların yeni normalde ihtiyaç duydukları davranışsal ve teknik becerileri geliştirmelerine yardımcı olmaları gerekiyor. Bunun dışında sürekli öğrenme kültürünü teşvik etmek üzere bütünsel ve çok modlu bir beceri geliştirme modelini benimsemek de kuruluşların üzerine düşen başlıca görevler arasında yer alıyor.