N47BA'ya ne oldu? İçerideki herkes muhtemelen ölüyken uçan uçağın gizemi halen çözülemiyor

1999 yılındaki gizemli bir kaza nedeniyle uçuşu trajik bir şekilde son bulan N47BA, muhtemelen mürettebatı ve yolcuları hayatta değilken uçmaya devam ediyordu. "N47BA'ya ne oldu?" sorusu ise, bugün bile gizemini koruyor.

İçerideki herkes muhtemelen ölüyken uçan uçağın gizemli hikayesi

1999 yılında, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bir uçak garip bir rota izledi. Her zamanki gibi belirlenmiş irtifasına tırmanmıştı, ancak Dallas’a gitmek yerine doğrudan ABD üzerinden Kanada’ya doğru uçmaya başladı. Mürettebatla hiçbir temas kurulamadı ve askeri jetler, en kötü durumdan korkarak hayalet uçuşu engellemek için çabaladı. O sırada kimsenin bilmediği şey, uçaktaki herkesin ya bilinçsiz ya da ölü olduğuydu.

N47BA olarak kayıtlı olan bir Learjet 35, bazı çok önemli kişileri taşıyan özel bir jetti. 25 Ekim 1999’da Orlando, Florida’dan kalkan yolcular arasında PGA efsanesi Payne Stewart, eski Amerikan futbolu oyun kurucusu Robert Fraley, Stewart’ın golf ajansı Van Arden’in başkanı ve Jack Nicklaus Company’den golf sahası tasarımcısı vardı. İki pilot, Michael Kling ve Stephanie Bellegarrigue de Dallas, Teksas’a rutin bir gezi için uçakta yerlerini almıştı. Üç saatlik kolay bir yolculuk için hazırlanan küçük uçakta toplam altı kişi bulunuyordu.

Her zamanki gibi havalandılar ve önceden onaylanmış deniz seviyesinden 11.900 metre yüksekliğe tırmanmaya başladılar. 7.000 m’de, pilot tarafından her şeyin normal olduğunu belirten telsiz teması onaylandı ve bu, Learjet 35’ten gelen son bilgiydi.

Learjet 35 ile bağlantı kesiliyor

Altı dakika sonra uçakla tekrar bağlantı kurulmaya çalışıldı, ancak yanıt alınamadı. Sonraki birkaç dakika içinde birbirini takip eden birçok deneme, alarm verilmesine neden oldu ve Hava Kuvvetlerinin olaya dahil olma zamanının geldiğine karar verildi.

Şans eseri bölgede yer alan bir F-16, görsel bir inceleme yapmak üzere uçağın rotasını kesmek üzere yola çıktı. Albay Olson, uçağın görünür bir hasarı olmadığı ve düz bir rotada uçtuğu sonucuna vardı, ancak mürettebatı teşhis etmek için kokpitin içini göremedi. Pencereler, sanki yoğuşma veya buzla kaplıymış gibi opaktı.

N47BA kazasından sonra yapılan incelemeden bir görüntü.

Daha sonra iki girişim daha oldu ve endişeler arttı. Pentagon’un, uçağın kalabalık bir bölgeye inmesi durumunda uçağı düşürmeyi düşündüğüne dair spekülasyonlar olsa da, bu spekülasyonlar reddedildi ve böyle bir seçeneğin asla düşünülmediği söylendi.

Ancak, Kanada Başbakanı Jean Chrétien daha sonra anılarında, Learjet 35’in Kanada hava sahasına girmesi durumunda, Winnipeg şehrine düşebileceği korkusuyla vurulmasına izin verildiğini itiraf etti.

Sadece dört buçuk saatlik yakıt taşıyan uçağın yakıtı kısa sürede tükendi ve bir spiral çizerek alçaldı. Görgü tanıkları, uçağın tamamen kontrolden çıktığını ve neredeyse süpersonik hızlarda yere doğru ilerlediğini belirtti. Uçak, Güney Dakota’da düz bir zemine düştü, çarpmanın etkisiyle tüm uçak yok olurken geriye büyük bir krater kaldı.

Uçakta neler yaşanmıştı?

Bütün bu olayda mürettebata ne olduğu ise en büyük sorulardan biriydi. Son temasın kısa bir süre sonrasında kabin basıncının düştüğü belirlendi. Bu basınç düşüşünün neden veya ne kadar çabuk meydana geldiği belli değil, ancak mürettebat, hipoksi sebebiyle bilinçlerini kaybetmelerini engellemeyecek yeterli miktarda ek oksijen almayı başaramadı.

Kademeli veya ani basınç düşüşünün sebep olduğu bilinç kaybının ardından, otopilot yakıt tükenene kadar irtifayı ve düz bir rotayı korudu. Uçak neredeyse dört saat boyunca direksiyonda kimse olmadan uçtu.

Basınç düşüşünün sebebi günümüzde halen bilinmiyor, ancak kara kutu kayıtları, uçuşun son dakikalarında kimsenin uyanık olmadığını gösteriyor. Bu yüzden tüm mürettebat üyelerinin son temaslarından kısa bir süre sonra bilinçsiz veya hayatını kaybetmiş olduğu düşünülüyor.

Şimdi kaza mahallinde trajik kazanın kurbanlarına adanmış bir anıt duruyor. Stewart daha sonra Dünya Golf Onur Listesi’ne alındı ve uçağın ünlü mürettebatı için anma törenleri düzenlendi.