Sony'nin PlayStation 4'ün artık son bombası diyebileceğimiz Ghost of Tsushima, uzunca bir süredir beklenen ve beklediğimiz oyunlar arasında yer alıyordu. Sony'nin, bu senenin bir diğer önemli oyunu olan The Last of Us Part II'den hemen sonra gelen Ghost of Tsushima, şirketin geçtiğimiz sene çıkarttığı bir diğer önemli oyunu Sekiro: Shadows Die Twice ile hırsını alamamış oyunculara göz kırpıyor, ancak diğer yandan Assassin's Creed benzeri olmasıyla da bir yandan "korkutucu" duruyordu. Peki, Ghost of Tsushima nasıl bir oyun olmuş dersiniz? Hazırsanız anlatmaya şu sözlerle başlayalım:
"Moğol İmparatorluğu yurdumuza akın eder. Düşman güçlü, amansız, dur durak bilmez. Biz seksen samuray, insanımızı korumak için savaş ederiz. Töre, yiğitlik, şeref, bunlar bizi biz yapar. Bizler samurayız!"
Şimura Bey'in bu sözleriyle başlıyor Ghost of Tsushima'nın hikayesi. 13'üncü yüzyıl sonlarında Japonya'nın Tsushima Adası'ndayız ve Moğol işgali kapımıza dayanmış. Moğol lider Hotun Han, tüm kuvvetleriyle saldırırken, anakaradan uzakta bir başına olan Tsushima'nın Şogun'a haber iletecek zamanı yoktur. Sadece 80 samuray, halkını korumak için koskoca bir orduya göğüs gerer, ancak parçalanırlar. Şimura Bey, Hotun Han'ın eline tutsak düşer, geriye kalan tüm samuraylar ise ölür. Jin'in dışında. Jin Sakai, Şimura Bey'in yeğeni, diğer adıyla Ghost of Tsushima.
Evet, böyle başlıyor Ghost of Tsushima. Oldukça etkileyici bir giriş sahnesi, destansı bir savaş ve Moğol işgali sonrası hayatta kalan samuraylardan biri olan Jin Sakai'nin gözlerini yeniden açmasıyla, Tsushima'nın da kurtuluş mücadelesi başlıyor. Savaşta büyük yara alan Jin'i, Yuna adında bir köylü savaştan çekip çıkarmış, hayatını kurtarmış ve yaralarını sarmış. Jin, kendine geldiğinde dayısı Şimura Bey'in tutsak düştüğünü öğrenmiş ve şimdi yapması gereken onu Hotun Han'ın elinden kurtarmak. Önünde Şimura Bey'e uzanan uzun bir yol, Moğol işgalinden kurtarılması gereken çok fazla köy, kasaba ve kale yer alıyor ve Jin Sakai, aynı zamanda kendi töresiyle de savaşmak zorunda. Zira ya Tsushima'nın Hayaleti olarak ayakta kalacak ya da töreye boyun eğerek Moğollar karşısında diz çökecek.
Tsushima Adası, Kore Boğazı'nda Japonya'ya ait bir ada ve Japonya ile Güney Kore arasında yer alıyor. Kuzey Tsushima ve Güney Tsushima olarak ikiye ayrılsa da, oyunda 3 bölge bulunuyor. Tüm ada dediğimiz gibi Moğol işgali altındayken, tek başımıza ilerlememiz pek zor. O nedenle müttefikler bulmalı ve yeni dövüş yetenekleri öğrenmeliyiz ki oyunun bu konuda eli bir hayli geniş.
Önümüzdeki yolculukta çizgisel bir hikaye yer alsa da, Ghost of Tsushima bir açık dünya oyunu. Devasa büyüklükteki Tsushima Adası'nda ise anlatılacak çok fazla destan, hikaye ve ihanet var. Tarihsel içeriği ve teması ile Japon kültürüne ilgi duyanların büyük beğenisini kazanacağını düşündüğümüz Ghost of Tsushima, öte yandan bizde ise bir miktar hayal kırıklığı yarattı demek doğru olacak. Zira muhtemelen bu yılın oyunu olacak olan, hikaye örgüsü ve karakter derinliği ile oyun dünyasını adeta ikiye bölen The Last of Us Part II'den hemen sonra gelmiş olması ve Assassin's Creed ile büyük benzerlik gösteren yapısı bir yana, diğer yandan Sekiro: Shadows Die Twice gibi oyuncuyu ilk anda hikayenin içine çekememesi bunun en büyük sebepleri. Elbette bunu subjektif bir yorum olarak alabilirsiniz. Ancak söylediğimiz gibi, Ghost of Tsushima'dan beklentimiz oldukça büyüktü. O nedenle açıkçası oyunun açılış sahnesinden oyunun sonuna dek, farklı açılardan ele aldık ve değerlendirdik. Açık söylemek gerekirse, özellikle Assassin's Creed benzeri oynanış tarzıyla, açılışta önyargı ile yaklaşmış olsak da oyun ilerledikçe bizdeki puanını arttırmayı başardı. Ancak bu pek de kolay olmadı doğrusu.
Oyunun geliştiricisi Sucker Punch, bilindiği gibi inFAMOUS ile ünlü bir ekip. inFAMOUS her ne kadar oldukça başarılı bir oyun olsa da, oradan edindiği bilgi ve birikimi Ghost of Tsushima'a yansıtan şirket, zor Japon temasını ise ekran karşısına aktarmakta bir miktar güçlük çekmiş. Mesela bu oyun, Sekiro'nun yapımcısı FromSoftware'in ellerinden çıksa -ve tabii ki Souls türünde olmasa- atmosfer olarak daha güçlü olabilirmiş kanısındayız. Zira bu haliyle ilk bakışta Japonya'da geçen bir Assassin's Creed oyununu andırmıyor değil doğrusu. Oyunun atmosfere girebilmek, o havayı yakalayabilmek için ise, Ghost of Tsushima'ya biraz vakit tanıyıp, hikayenin, hikayelerin, ihanetlerin, destanların içine doğru biraz yol almanız lazım. Sonrasında ise tüm taşlar yerine oturuyor.
Ghost of Tsushima'da bolca kılıç dövüşü sizleri bekliyor. Ancak bunlar oldukça nitelikli dövüşler. Öyle önünüze geleni kesip biçmek yerine, katananız ve dövüş teknikleriniz üzerinde bolca ustalaşmanız gerekirken, özellikle boss savaşları takdire şayan. Hatta öyle ki, inceleme için aldığımız notlar arasında farklı yerde 3 kez "boss savaşları" şeklinde not düşmüşüz. Zorluk seviyesine göre ise bu boss savaşları daha kalifiye hale geliyor ve gerçekten de Dualshock'i terletiyorsunuz.
Düşmanın saldırısını sezinlemek ve doğru zamanda doğru hamleyi yapabilmek hem boss savaşları hem de girdiğiniz her savaş alanı için oldukça önem taşıyor. Oyunu hakkıyla oynadığınızda ve yetenek ağacınızda açtığınız yetenek ve komboları kullanmaya başladığınızda, gerçek bir samuray olduğunuzu sanmanız muhtemel; oyun bu keyfi size veriyor.
Kalabalık savaş sahnelerinde düşmanların çevrenizi sarması -eğer orta ve üzeri zorluk seviyesinde oynuyorsanız- sizi zaman zaman zorlayabiliyor. Fakat yapay zekanın bazen fena halde çuvalladığını da söyleyemeliyiz. Daha önce başka oyunlarda da yüzlerce kez karşılaştığımzı gibi, adamın hemen arkasında birini boğazlıyorsunuz, ancak ötedekinin ruhu duymayabiliyor. Öte yandan birisinin öldüğünü gördüklerinde ise birkaç defa alarm verip sonra hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam edebiliyorlar. Bunlar açıkçası bazen can sıkabiliyor. Bu arada oyunda düşmana kitlenme seçeneği yok. Bu mekanik kullanıldığında da kullanılmadığında da zaman zaman sorun olabiliyor. Biz her ne kadar ilk başta olmamasını yadırgasak da, sonrasında alıştık ve yokluğunu çekmedik. Fakat yine de bu mekanik yer alsa, ancak kullanıp kullanmama seçeneği oyuncuya bırakılsa daha iyi olurmuş diye düşünüyoruz.
Hem Moğol tarafından hem Japon tarafından çok sayıda rakip ile mücadele edeceğiniz oyunda, karşınıza çıkanlar yalnızca kılıç taşımıyor. Kılıç, kalkan, mızrak ve ağır silahlar taşıyan düşmanlara karşı farklı taktiklerde saldırmanız ise oyuna büyük renk katıyor. Elbette girdiğiniz her savaş, yaptığınız her görev, kurtardığınız her köy ve yardımcı olduğunuz her köylü sonrasında puan kazanıyorsunuz ve bu teknik puanları biriktirip yetenek ağacınızda kullanarak seviye atlıyorsunuz. Jin Sakai'nin bu teknik puanlarla özellikle 4 duruş üzerinde ustalaşması gerekiyor: Taş Duruşu, Su Duruşu, Rüzgar Duruşu ve Ay Duruşu. Bu duruşları öğrendiğinizde ve aktif olarak kullandığınızda fazlasıyla eğleneceğinizden eminiz.
Elbette Jin, usta samuray yeteneklerinin yanında oyuna adını veren Hayalet yeteneklerini de öğreniyor ve bununla beraber Feodal Japonya dönemine yakışır bir Shinobi oluyor. Gizlilik ve suikast töreye uygun değil, fakat Sakai Bey'in başka çaresi yok. Töresinde yazan; göğüs göğüse çarpışmalı, öldürürken düşmanın gözlerinin içine bakmalı ve gerekirse ölümü onurlu şekilde karşılamalıyken, gecenin içinde düşmanın ensesine gizlice yaklaşan ve duvarlara tırmanarak gökten ölümü sinsice getiren şeref yoksunu bir hayalete dönüşmesi, kendinden nefret etmesinin de sebebi. Hatta Jin, bu konuda o kadar ustalaşıyor ki, suikast seçenekleri oldukça çeşitleniyor. İster düşmanın tepesine binin, ister bir evin altından sürünüp arkasına geçin, ister perdenin arkasına gizlenerek şosi suikasti düzenleyin, ister tüftüf ile sanrılara gark edin, ister önüne para atıp boğazını delin, ister sazlıklara çekin, ister sabotaja kurban edin; yani avınızla ne yapacağınızın kararı tamamen sizin.
Elbette her zaman bu kadar sinsi olmak zorunda değilsiniz. Samuraylara yakışır şekilde düşmanlarınızı er meydanına da davet edebilirsiniz. Ghost of Tsushima'da buna Teke Tek Dövüş adı veriliyor ve bir birliğe yaklaştığınızda ekranda bir seçenek olarak beliriyor. Böylece isterseniz düşmanınızı düelloya davet edebiliyorsunuz. Burada doğru hamleyi zamanında yapmanız oldukça önemli, zira aksi halde fena şekilde harcanabiliyorsunuz. Oyunun ilerleyen kısımlarında bu özellik çok daha keyifli hale geliyor ve bir birliği seri düelloda yere serebiliyorsunuz.
Bir süre sonra kazanacağınız özel yeteneklerle beraber ise oyun daha fazla şenleniyor. Öfke Dansı, Gök Çalması ve Hayalet Duruşu gibi yetenekler ile beraber oyunun başından beri kendinize sorduğunuz şu soru ise cevap buluyor: "Evet, uzuvlar kopuyormuş." Ama ne kopmak! Kan gövdeyi götürüyor, kafalar kollar etrafa saçılıyor! Tam bir görsel şölen ve dediğimiz gibi savaş alanında gerçekten de doğru duruşları, doğru komboları yaparak dövüştüğünüz ve üzerine bir de bu özelliklerinizi kullanarak alanı düşmana dar ettiğinizde büyük tatmin yaşıyorsunuz. Savaş alanında öyle büyüyorsunuz ki, bazen düşmanlarınızla savaşmak zorunda bile kalmıyorsunuz; elleri ayakları titriyor, önünüzde yere yığılıyorlar. Size de geriye, sadece acılarını dindirmek kalıyor.
Elbette burada iş sadece mekaniklerin kusursuz çalışmasına bağlı değil, vuruş hissiyatı ve geri bildirimi de muazzam. Katanalar çarpıştığında, kılıç, mızrak veya ok saldırısını savuşturduğunuzda oyun bunu size hissettiriyor. Yay kullandığınızda yayın gerilmesi, kılıçların kalkanları dövmesi, sağladığı hissiyat açısında güzel şekilde yedirilmiş. Ancak mesela duvarlara tırmanırken veya kancanızla uçurum kenarında sallanırken ise o hissi alamadığımızı da söylememiz lazım; o kısım biraz eksik kalmış.
Ghost of Tsushima hakkında daha anlatılacak çok şey var, ancak madem yavaş yavaş atmosfere girdik, buradan devam edelim. Atmosferi oluşturan yegane unsurlar elbette görsellik ve sesler. Sesler şahane; savaş alanındaki sesler bir yana, oyunda huzur bulmaya çalıştığınız anlarda da çevre sesleri, rüzgar sesi, doğa sesi ile oyunda size huzur aşılanmaya çalışılıyor. Özellikle bir dağın tepesine oturduğunuzda veya bir su kaynağında dinlenirken Haiku'lar yazıyor ve Jin olarak biraz da olsa huzur bulduğunuzu düşünebiliyorsunuz. Bu gizli yerleri bulmak için ise bir kuşun peşine takılıyor veya bir mabede ulaşmak için bir tilkiyi takip ettiğinizi de söyleyelim. Hatta toplanacak eşyalar arasında kafesteki çekirgeler bile yer alıyor. Bunlarla beraber doğa teması nispeten güçlendirilmiş. Ayrıca bunları yapmanız da karakter gelişimi açısından önemli. Mesela katananızı güçlendirmek için takacağınız nazarlık yuvalarını, bahsettiğimiz tilki inlerini bularak ve tilkinin peşine düşerek açabiliyorsunuz. Öte yandan Haiku'lar yazarak baş bağlarını da açabiliyorsunuz.
Ghost of Tsushima'yı görsellik olarak ele aldığımızda ise, açıkçası pek etkilendiğimizi söyleyemeyeceğiz. Tamam, uzun otlaklarda at sürmek oldukça güzel görünüyor. Özellikle gün batımlarında veya gün doğumlarında güneş ışınlarının çayırların üzerine düşmesi, ovalardaki sisin dağılması gayet güzel, uzaktan baktığınızda çok güzel görünüyor. Özellikle rüzgar ve rüzgarın taşıdığı parçalanmış otlarla derinlik sağlanmış ve bununla manzara oldukça hoş aslında.
Fakat görselliğin detaylarında çok çizgisel durduğunu da söylemek lazım. Detay seviyesi beklediğimizin altında kalırken, yüz ifadeleri ise yine derinlikten yoksun. Bu arada geliştirici ekibin sanıyoruz su birikintisi, göl ve şelale yapmakla arasında ciddi bir sorunu var. Su kaplamaları o kadar çizgisel ki, bir görmeniz lazım.
Aslında bir yandan da Ghost of Tsushima'nın en büyük talihsizliği The Last of Us Part II'den hemen sonra elimize gelmiş olması demek mümkün. Elbette diğer yandan Red Dead Redemption 2'nin görselliği ve bununla sunduğu atmosferi de unutmamak lazım.
Ha, bu kısmı tamamlamadan önce son olarak oyundaki müziklerin oldukça etkileyici olduğunu da söyleyelim. Savaşa girdiğinizde olsun, at sırtında yol alırken veya otlaklarda yürürken olsun, ambiyansı oldukça kuvvetlendiriyor.
Her şey bir yana, Ghost of Tsushima'da şahane bir mekanik kullanılmış. Yıllarca oyunlarda bir yerden bir yere giderken ekranın bir köşesinde haritayı takip etmek veya ara ara açıp bakmak ya da yola çizilen şeritleri takip etmekten bunalmıştık. Ghost of Tsushima ise buna mükemmel bir alternatif getirmiş: Yel Rehberi. Dualshock üzerindeki dokunmatik alanı yukarı doğru kaydırdığınızda rüzgar esiyor ve nereye gitmeniz gerektiğini kolayca anlayabiliyorsunuz. Fazlasıyla akılcı olan bu özellik, büyük kolaylık olmasının yanında oynanışa da keyif katıyor. Bu arada parmağınızı bu dokunmatik alanda farklı yönlere çekerek de flütünüzü çalabiliyor, öldürdüğünüz rakibinizi selamlayabiliyor veya kılıcınızı kınından çekebiliyorsunuz.
Oyunda harita da oldukça büyük. Dediğimiz gibi Tsushima Adası'nı 3 farklı alanda gezebiliyorsunuz. Elbette harita büyük olunca hızlı seyahatten de yararlanabiliyorsunuz. Oyunda hızlı seyahati, bir konumu keşfettikten hemen sonra kullanabiliyorsunuz. Elbette eğer ben her yeri gezerim, böylece toplanabilecek eşyaları bulur, yeni hikayeler de keşfederim derseniz, atınızın sırtına atlayıp bol bol at sürebilirsiniz. Bu arada at ile ilgili de şunu söylemek lazım: Atı oyunun başında seçiyorsunuz ve oyun size, serüveniniz boyunca bu atı kullanacağınızı söyleyerek sanki aranızda bir bağ kurulacakmış düşüncesi yaratıyor. Açıkçası at yalnızca bir araç olmuş, başka bir şey değil. Burada da Red Dead Redemption 2'yi bol bol andık.
Artık incelemenin sonuna gelirken atladığımız önemli birkaç noktaya daha değinelim: Ghost of Tsushima'da yalnızca silahlarınızı geliştirmiyorsunuz ve dövüşlerde yalnızca "duruşlar" ile rakiplerinize üstünlük kurmuyorsunuz. Sakai Çeliği katananınızı ve tantonuzu geliştirdiğiniz gibi, kıyafetlerinizi ve silah ile cephanenizi de geliştirmeniz gerekiyor. Oyunun başında Kırık Zırh'ınız varken, oyun ilerledikçe diğer zırhları da açmaya başlıyorsunuz. Samuray Klanı Zırhı, Ronin Giysisi, Sakai Klanı Zırhı, Kensei Zırhı, Hayalet Zırhı ve Yolcu Giysisi gibi farklı çeşitlerde kıyafetleriniz var. Her birinin kendine has özelliği olduğu gibi, geliştirdikçe yeteneklerinizi arttırıyorlar.
Mesela Samuray Klanı Zırhı, sağlamlığı ile yakın dövüşlerde size üstünlük sağlarken, Sakai Klanı Zırhı ile Teke Tek gireceğiniz karşılaşmalarda öne çıkmanıza olanak tanıyor. Yine Ronin Giysisi ve Hayalet Zırhı düşmanın sizi fark etmesini güçleştirirken, Yolcu Giysisi ise seyahatiniz sırasında haritadaki savaş sisinin dağılma hızını arttırıyor ve çevredeki eserleri bulmanızda size yol gösteriyor. Bu arada çevredeki eserler arasında gerçekten de önemli şeyler buluyorsunuz. Saşimono Sancakları, Kayıtlar, Moğol Eserleri, mabedleri, kilit eşyalar, Şeref Sütunları ve daha pek çok toplanacak eşya haritanın çeşitli yerlerine saçılmış durumda. Öte yandan yine Moğol Kumandanı Zırhı gibi özel zırfların da bulunduğunu söyleyelim.
Zırhların yanında çeşitli miğfer, şapkalar ile baş bağları ve yine yüz maskelerini de bulacak ve bunları da duruma göre değiştireceksiniz. Ancak bunların büyük çoğunluğu yalnızca kozmetik olarak yer alıyor. Yani zırhlarınızı veya silahlarınızı geliştirdiğiniz gibi bunları geliştiremiyor ek yetenekler kazanamıyorsunuz.
Sonuç
Aslında Ghost of Tsushima ile ilgili daha anlatılacak çok şey var, ancak geri kalanını kendiniz keşfedin istiyoruz. Dediğimiz gibi Ghost of Tsushima için beklentimiz büyüktü, o nedenle ilk başta bir kırılma yaşadık, fakat sonradan oyun adım adım, yarattığı beklentiden dolayı kaybettiği puanları birer birer geri kazanmayı başardı. Geniş haritası, oldukça uzun bir yolculuğa sahip olması, anlatacak çok fazla hikayesi, keşfedilecek çok fazla öyküyü barındırması, zengin oynanışı, mekanikleri, elbette müzikleri ile gerçekten de dolu dolu bir oyun oluyor Ghost of Tsushima. Eksikleri de var, onlardan da yazı boyunca bahsettik sizlere.
Bu arada Ghost of Tsushima'da Türkçe alt yazı seçeneği mevcut. Konuşma dili olarak ise bizim tavsiyemiz -her ne kadar dudak senkronizasyonu İngilizce diline göre yapılmış olsa da- Japonca olarak oynamanız olacak. Ve hatta bu temayı seviyorsanız Kurusava Modu'nu da muhakkak denemelisiniz.
Puan: 85
KÜNYE
Yayıncı: Sony Interactive Entertainment Europe
Geliştirici: Sucker Punch
Tür: Aksiyon / Macera
Platform: PlayStation 4
Web: store.playstation.com