Genetiği değiştirilen sinekler, Dünya'yı kurtarabilir mi?

Bilim insanları, genetiği değiştirilmiş sineklerin Dünya'yı organik atıklardan kurtarabileceğini düşünüyor. Hatta bu düşüncelerine kanıtlamaya çok yakınlar.

Genetiği değiştirilen sinekler, Dünya'yı kurtarabilir mi?

Avustralyalı araştırmacılar, siyah asker sineğinin (Hermetia illucens; İngilizce: black soldier fly) genetiğini değiştirerek, diğer organizmalardan daha verimli bir şekilde organik atıkları tüketmelerini sağlamak için bir yöntem geliştirdi. Ayrıca bu süreç sırasında açığa cikan bazı bileşikler diğer sektörlerde de kullanılabilir.

Macquire Üniversitesi araştırmacıları, siyah asker sineklerini atık tüketici sineklere dönüştürerek hem giderek artan atık sorunlarına yeni bir çözüm bulmayı, hem de atmosfere salınan metan gazı çıkışını azaltmayı hedefliyor.

Bu amaçla siyah asker sineklerinin seçilmesinin sebebi, Dünya üzerinde hemen her yerde bulunabiliyor olmalarıydı. Bu yüzden değiştirilen sinekler, hemen her bölgede kullanılabilecek ve atık sorununu çözmeye yardımcı olacak. Sadece yiyecek atıklarının yılda bir milyon tonun üzerinde olduğu düşünülürse, bu çözümün oldukça önemli bir adım olabileceği kesin. Ayrıca bu sinekler haşere olarak tanımlanmıyor ve insanlara bulaşıcı bir hastalık veya patojen taşımıyor.

Ancak bilim insanları şimdilik çalışmalarının erken aşamalarındalar. Ayrıca bu çalışma sürecinde çeşitli güvenlik önlemleri de alınarak sineklerin vahşi doğaya kaçması ve şu anda öngörülemeyen sorunlara yol açmaları önlenmeye çalışılıyor. Bu amaçla sineklerin uçamayacak şekilde değiştirilmesi de düşünülüyor.

Araştırmacılar, larva formundayken atıkları tüketecek ve pupaya dönüştüğünde toplanarak hayvan besini olarak kullanılabilecek ilk örnekleri yıl sonundan önce atık toplama tesislerinin kullanımına sunmayı hedefliyor. Ayrıca, sineklerin kendilerinin oluşturacağı atıklar da gübre olarak kullanılabilir ve gelecekte sineklerin daha özel bileşenler üretmeleri (örneğin biyoyakıt yapımında kullanılabilecek yağlar gibi) sağlanabilir.

Araştırma, Nature'ın Communications Biology dergisinde yayınlandı.