Geleneksel Güneş panellerinin tahtını ele geçirebilecek teknoloji: Güneş Yaprakları

Araştırmacılar, geleneksel güneş panellerinden yüzde 13 oranında daha fazla enerji toplayabilen yeni bir teknoloji için ilk adımı attı. Ve bu teknolojiye "Güneş Yaprağı" ismini verdiler.

"Güneş Yaprakları" geleneksel güneş panellerinin tahtını ele geçirebilir

İngiltere’deki araştırmacılar, “güneş yaprağı” adını verdikleri yeni bir güneş paneli türü konsepti geliştirdiler. Teknoloji, yaprağa benzer bir şekle, terleme yeteneğine sahip olan ve ekstra termal enerji kullanabilen, şu anda kullanımda olan ortalama güneş pillerinden daha fazla güneş ışığı yakalamasına olanak tanıyan hibrit, biyo-ilhamlı bir konsept olarak dikkat çekiyor.

Araştırmacılar, yeni konseptlerinin, önceki nesil güneş panellerine kıyasla güneş yaprağının elektrik çıkışını büyük ölçüde artırabileceğine inanıyor. Bu başarının büyük bir kısmı yeni teknolojide bulunan terleme özelliğine bağlı gibi görülüyor. Terleme, bitkilerde en sık görülen sistemdir ve suyun bitkinin köklerinden yapraklarına taşınmasını ve bitkinin kendini soğutmasını sağlar.

Araştırmacılar, bu özelliği taklit ederek güneş yapraklarının pasif olarak kendini soğutabileceğine inanıyor. Bu soğutma yöntemi, güneş panellerinde bulunanlar gibi fotovoltaik hücrelerin zamanla verimliliğini kaybetmesinin büyük bir kısmı olan Güneş’ten gelen ısınma etkisinin yaklaşık yüzde 75’inin azaltılmasına yardımcı oluyor. Araştırmacılar, etkinliğini kaybetmediği için geleneksel bir hücreye kıyasla yüzde 13,2’ye kadar daha fazla güneş enerjisi toplayabildiğini söylüyor.

Ayrıca, güneş yaprağı aynı zamanda ısısını temiz su ve termal enerji üretmek için de kullanabilir. Araştırmacılar bunların evsel alan ısıtmasında ve hatta sıcak su için ön ısıtmada kullanılabileceğini umuyorlar. Daha fazla tatlı su, termal enerji ve elektrik üretimini teşvik etmek için güneş yaprağının istenildiği gibi kolayca ayarlanması da mümkün.

Tabii ki bu teknoloji şimdilik sadece bir konsept olarak bekliyor. Güneş yaprağına ilişkin tüm ayrıntılar Nature Communications’da yayınlanan bir makalede yer alıyor. Ancak bu bir konsept olduğu için gerçek dünyada böyle bir şeyi görmemizin ne kadar süreceği tam olarak belli değil.