George R. R. Martin'in A Song of Ice and Fire roman serisinden uyarlanan ve sekiz sezon boyunca izieyicileri TV ekranlarının karşısına kilitleyen Game of Thrones'un bu kadar popüler olmasının nedeni neydi? Veri bilimciler bu sorunun yanıtını bulduklarını iddia ediyor.
Matematikçiler, fizikçiler ve psikologlardan kurulu bir ekip, 1996'da A Game of Thrones'un yayınlanmasıyla başlayan ve sayısı beşe ulaşan kitap serisiyle ilgili rakamları hesapladı. Fantezi olarak güzel bir kurgu olsa da, çoğumuz karakterler arasındaki zengin sosyal bağlantılar ve beklenmedik ölümlerden etkilenmiş gibi görünüyoruz. Kağıt üstünde bakıldığında, oldukça karmaşık bir durum söz konusu. 2.000'den fazla karakter ve 41.000'den fazla etkileşim bulunuyor. Ancak bilimsel açıdan baktığımızda Martin'in okurlara ve izleyicilere tam da beyinlerinin işleyebileceği kapasitede bilgi verdiği görülüyor.
Araştırmayı yürüten, İngiltere'deki Warwick Üniversitesi, yaptığı açıklamada, "çalışma, karakterler arasındaki etkileşimlerin düzenlenme şeklinin, insanların gerçek dünyada ilişkileri sürdürme ve etkileşim kurma şekline benzer olduğunu gösteriyor" dedi. Dahası, her ne kadar önemli karakterlerin rastlantısal bir şekilde öldüğü düşünülse de aslında altında yatan kronoloji pek de tahmin edilemez değil.
Karmaşık ilişkiler
Çalışma sonucunda yayınlanan ve yukarıda da görebileceğiniz tabloda, birinci kitabın sonunda ortaya çıkan sosyal ağ bağlantıları görülüyor. Mavi noktalar erkek, kırmızı noktalar kadın karakterleri temsil ediyor. Gri noktalar ise ölen karakterleri gösteriyor.
Çalışmada "hikayeyi anlatan en baskın karakterler bile sadece 150 kişilik bağlantıya sahip. Bu, ortalama insan beyninin başa çıkmak için evrimleştiği rakamın aynısı" deniyor. Araştırmada ayrıca kitaplardaki anlatımın 9. yüzyılın sonunda ve 11. yüzyılın başında var olan İzlanda efsaneleriyle benzerlik içerdiği belirtiliyor.
Veri analizi araştırmacıların Martin'in gizli reçetesini ortaya çıkartmasını sağladı:
- Olayların beklenmedik gelişimi okurlarda merak uyandırıyor ve sayfayı çevirip ne olduğunu anlamak istemesine neden oluyor.
- Okurun olayların doğal akışından ayrılmadığını düşünmesi sağlanıyor (olaylar rastgele ortaya çıkıyor gibi görünse de aslında bir bağlam bütünlüğü var)