KÜÇÜK BOYUTLAR VE YÜKSEK PERFORMANS
Flash bellek teknolojisinin rakipsiz özellikleri
Flash belleklerin dikkat çeken ilk özelliği, herhangi bir hareketli parçaya sahip olmamaları. Yani bellek kartları ya da USB bellekler mekanik cihazlar değildir ve bu yüzden de “Solid State Memory” olarak isimlendirilirler. Flash bellek teknolojisini sabit disk ve disketlerden ayı- ran en önemli nokta da bu.
Küçük boyutları ve taşınabilir olmaları, Flash belleklerin dikkat çeken diğer bir önemli özelliği. Günümüzde yoğun olarak kullanılan USB bellekler, çoğu zaman bir insanın baş parmağından daha büyük değiller ve bu sayede cepte bile taşınabiliyorlar. Bellek kartları için de aynı durum söz konusu. PCMCIA kartları, boyutları ile standart bir kredi kartını andırır. Compact Flash ise kibrit kutusundan bile daha küçük.
Flash bellek teknolojisi, sunduğu yüksek performans ile de ön plana çıkmayı başarıyor. Tüm bellek kartı çeşitleri aynı veri transfer hızına sahip olmasa da, genel olarak bakıldığında hemen hepsinin yeterli rakamlara ulaştığı söylenebilir.
Hareketli parçalardan oluşmuyor olmaları, Flash belleklerin düşük güç harcamaları nı da beraberinde getiriyor. Bu da bellek kartlarını sabit diskten ayıran diğer bir nokta. Sabit diskler büyük oranda mekanik yapıya sahip olduklarından, güç tüketimi konusunda oldukça savurgan davranıyorlar. Flash bellekler içinse böyle bir durum söz konusu değil.
Flash belleklerin “hot-swapping” desteği, kullanım sırasında bilgisayarı kapatıp tekrar açmayı gereksiz hale getiriyor. Örneğin, USB bellekleri boş bir USB yuvasına dilediğiniz gibi takabilir ve çıkartabilirsiniz, bu işlemler için bilgisayarı kapatmanıza da gerek yoktur. Ayrıca Windows 2000 ve Windows XP kullanıcıları, çoğu zaman herhangi bir sürücü yüklemek zorunda dahi kalmazlar.
KART OKUYUCULAR
Yeni nesil disket sürücülere merhaba
Bellek kartlarının öncelikli görevi dijital cihazlar için gerekli olan depolama alanı nı sağlamak. Ancak Flash bellek dendiğinde aklımıza sadece dijital cihazlar gelmemeli. Bu küçük kartlar, aynı zamanda büyük kapasiteli birer disket gibi de kullanılabiliyor. Ancak bu tip bir kullanım için, öncelikle tercih ettiğiniz kart tipini destekleyen bir kart okuyucuya ihtiyacınız olacak. Kart okuyucuları kullanabilmek için yapmanız gereken, sadece cihazı bilgisayara bağlamak ve çoğu zaman gerekmese de sürücüleri yüklemek. Bu işlemlerin ardından, sistem kart okuyucuya bir harf atayacak ve onu da diğer sürücülerin yanına yerleştirecektir. Artık standart bir diskete nasıl ulaşıyorsanız, kart okuyucuya taktığınız bellek kartına da aynı şekilde ulaşacaksınız.
Bugün piyasada farklı özelliklere sahip sayısız kart okuyucu bulmanız mümkün. Seçim yaparken öncelikle okuyucunun desteklediği arabirime dikkat etmelisiniz. Birçok model, bilgisayar bağlantısı için USB arabirimini kullanır. Ancak bu modeller de kendi içlerinde USB 1.1 ve USB 2.0 olmak üzere ikiye ayrılıyor. Eğer yüksek performans istiyorsanız, tercihinizi USB 2.0 arabirimini destekleyen kart okuyuculardan yana kullanmanızda yarar var.
USB 2.0’ın tek alternatifi ise Firewire arabirimi. Firewire da, en az USB 2.0 kadar yüksek bir performans sunmayı başarıyor. Henüz tam anlamıyla yaygınlaşmış olmasa da, yakın gelecekte tüm kart okuyucuların üzerinde Firewire arabirimini görebiliriz. Kısacası, kart okuyucu almak istiyorsanız, USB 2.0 ya da Firewire destekli cihazları tercih etmelisiniz.
Ürünün birden fazla bellek tipini okuması da oldukça önemli bir kriter. Sadece tek bir tip bellek kartını okuyabilen cihazlar çok da kullanışlı değil. Bu yüzden farklı bellek kartlarını aynı gövdede destekleyen okuyucuları tercih etmelisiniz. Bu cihazların büyük çoğunluğunda iki ya da üç adet kart girişi bulunuyor ve girişlerden her biri, belli bir bellek tipi için kullanılıyor.
Bazı çok formatlı kart okuyucular ise sadece bir adet CF ya da PCMCIA yuvası ile birlikte geliyorlar. Bu okuyucularla farklı bellek kartı tiplerini kullanmak ise, ancak CF ve PCMCIA adaptörleri ile mümkün olabiliyor. Örneğin bir XD Card’ı CF adaptörüne yerleştirip adaptörü de CF yuvasına taktığınızda, XD Card’ın tüm içeriğine ulaşabilirsiniz. Tabii bunu yapmak için kart okuyucunuzun XD Card desteği vermesi de şart.
Cem Sinanoğlu
[email protected]
Ancak aynı anda 256 MB’ın tümünü kullanmanız mümkün değil. Kartın üzerinde küçük bir anahtar var ve bu anahtar iki bellek yongası arasında geçiş yapmanızı sağlıyor. Yani MS Select’i bellek yuvasına yerleştirdiğinizde sadece 128 MB’lık kapasiteyi görebilirsiniz. Bu kapasite dolduğunda anahtarın konumunu değiştirip ikinci bellek yongasını kullanmaya devam etmeniz gerekiyor. Tabii bunu yapmak için kartı yuvasından çıkartmanız şart.
Memory Stick PRO ise, standart MS bellek kartlarının özel bir dahili denetçiyle güçlendirilen farklı bir çeşidi. Bu kontrolcü, MS kapasitesini 1 GB’a kadar yükseltebiliyor. Hatta önümüzdeki günlerde 2 GB’lık MS’lerle tanışacağımıza da kesin gözüyle bakabiliriz.
MS PRO’ların standart MS’lere göre tek avantajı yüksek kapasite değil. Bununla birlikte veri aktarım hızları da normalin bir hayli üzerinde. Boyutları aynı olsa da, MS PRO’ları kullanmak için MS PRO destekli bir cihaza ihtiyacınız olacak. Bu durumu CF bellek kartlarında gördüğümüz Type 1 ve 2 ayrımına benzetebiliriz. MS PRO destekli tüm cihazlarla birlikte standart MS bellek kartlarını kullanmak mümkün. Ancak MS PRO’ları sadece standart MS bellek kartlarını destekleyen bir cihazla kullanamazsınız.
Küçük boyutlar ve yüksek performans: Memory Stick DUO
Memory Stick DUO ise cep telefonu gibi küçük boyutlu cihazlarla birlikte kullanmak için geliştirilmiş ve 31x20x1.6 mm’- lik boyutlarıyla MS / MS PRO’dan ayrılıyor. MS DUO’nun da standart ve PRO olmak üzere iki farklı çeşidi bulunuyor. Bugün piyasada 128 MB’a kadar MS DUO bellek kartı bulmanız mümkün. MS DUO PRO’lar içinse bu rakam 512 MB. Eğer MS DUO bellek kartlarını standart MS yuvalarına takmak istiyorsanız, bunun için MS DUO adaptörüne sahip olmanız şart. Çünkü daha önce de belirttiğimiz gibi iki MS çeşidinin boyutları birbirlerinden oldukça farklı. Tüm Memory Stick’lerin üzerinde yazma koruma anahtarı bulunduğunu belirtmekte de yarar var.
MS konusunu kapatmadan önce biraz da “Magic Gate” teknolojisinden bahsetmek gerekiyor. “Magic Gate”, en basit tanımıyla başarılı bir kopya koruma teknolojisi. Üzerinde “Magic Gate” logosunu gördüğünüz tüm MS bellek kartlarında bu kopya koruma sistemi bulunuyor. “Magic Gate”i temel olarak Secure Digital kartlarında gördüğümüz kopya koruma özelliğine benzetebiliriz.
Bellek kartlarının en yeni temsilcisi: XD Card
Fuji ve Olympus’un dijital fotoğraf makineleri için uzun süre Smart Media bellek kartlarını desteklediğini belirtmiştik. Ancak ne olduysa 2002’nin Temmuz ayında oldu ve iki büyük üretici ani bir kararla SM kullanımını durdurma kararı aldı. SM’nın yerini dolduracak yeni bellek kartı ise XD Card (XD) adıyla tüm dünyaya duyuruldu.
Günümüzde Fuji ve Olympus’un tüm dijital fotoğraf makinelerinde kullanılan XD, 18 adet kontak noktasına sahip ve maksimum 512 MB kapasiteye ulaşmış durumda. Ancak XD’nin bu kapasitenin çok daha üzerine çıkabileceği herkes tarafından kabul ediliyor. Yapılan açıklamalara bakılırsa, yakın gelecekte 8 GB’lık XD bellek kartları piyasadaki yerlerini alacaklar. Çünkü denetçi açısından son derece esnek bir yapı sunuyorlar.
25x20x1.7 mm’lik boyutlarıyla en küçük bellek kartı olarak dikkat çeken XD için CF ve PCMCIA adaptörleri bulmanız mümkün. Bu adaptörler yardımıyla tüm XD bellek kartlarını CF ya da PCMCIA yuvalarında kullanma olanağı bulabiliyoruz.
Önümüzdeki yıllar bellek kartları için ne getirecek?
Yakın gelecekte SM ve MMC bellek kartlarının sahneden tamamen çekileceğini tahmin etmek hiç de zor değil. XD ve CF cephesinde ise çok daha yüksek kapasiteler ve performansın bizleri beklediğini görüyoruz. Eğer Fuji ve Olympus iddialarında haklı çıkarlarsa, kısa süre içerisinde 8 GB kapasiteli XD Card’larla tanışabiliriz.
SD bellek kartları ise, en azından birkaç yıl daha dijital cihazlardaki varlığını koruyacak. SanDisk tarafından geliştirilen MiniSD’nin de Secure Digital için yeni bir başlangıç noktası olacağına şüphe yok. Özellikle küçük boyutları sayesinde geniş bir kullanım alanına hitap eden MiniSD, eğer gereken ilgiyi görürse tüm dijital cihazlarda yerini alabilir.
Memory Stick içinse söyleyecek çok da fazla birşey yok. Sony’nin dijital dünyadaki belirleyici gücü devam ettiği sürece MS bellek kartları da sahnedeki varlığını sürdürecek. Beklentiler ise daha büyük kapasiteler sunan yeni MS’ler yönünde.
Maksimum 1 GB kapasiteye ulaşan SD bellek kartları üzerinde de, CF’de olduğu gibi “Ultra” kelimesini görmeniz mümkün. Bu tip kartlarda kullanılan kontrolcü, standart SD denetçilerinden daha farklı özelliklere sahip. Bu sayede performans da normalin üzerine çıkmayı başarıyor. Bu arada, Ultra bellek kartlarının standart kartlardan daha pahalı olduğunu da belirtmekte yarar var.
SD’nin dikkat çeken özelliklerinden birisi de hiç kuşkusuz kopya koruma özelliği. Bu özellik, telif hakkına sahip olan müzik dosyalarında kendini hemen gösteriyor. Eğer telif hakkı bulunan bir müzik dosyasını karta kopyalarsanız, bu dosyayı daha sonra başka bir bilgisayara aktarmanız mümkün değil.
MiniSD ise, SanDisk’in geliştirdiği ve mevcut SD standardını çok daha küçük boyutlarla sunan yeni bir bellek kartı tipi olarak dikkat çekiyor. Mevcut SD standardıyla tamamen uyumlu olan olan MiniSD, 21.5x20x1.4 mm’lik boyutlarıyla XD Card’lardan bile daha küçük bir yapıya sahip. SD bellek kartlarında gördüğümüz kopya koruma sistemi,MiniSD’de de varlığını sürdürüyor.
NAND bellek kartlarının ilk temsilcisi: Smart Media
1996 yılında SSFDC (Solid State Şoppy Disc Card) adıyla geliştirilen ve uzun bir süre için en çok tercih edilen bellek kartı tipi olan Smart Media (SM), günümüzde pek tercih edilmiyor. Zaten maksimum kapasitelerinin 128 MB’da kalması da bunun en iyi kanıtı. Artık hiç kimse SM’nin bu kapasiteyi aşmasını beklemiyor. Çünkü piyasada bu tip bellek kartlarını destekleyen yeni nesil cihazlara rastlamak bile neredeyse imkansız.
Üzerine bellek yongası yerleştirilmiş basit bir plastik kart olan SM, diğer bellek kartlarının aksine dahili bir denetçiye sahip değil. Bu yüzden SM destekli cihazlarda özel bir denetçi bulunuyor ve tüm okuma/yazma işlemleri bu denetçi tarafından idare ediliyor. 45x37x0.76 mm’lik boyutlarıyla oldukça ince bir yapıya sahip olan SM, 3.3 ve 5 Volt’luk voltaj seviyeleri ile çalışıyor ve üzerinde 22 adet kontak noktası bulunuyor.
NAND Flash bellek teknolojisinin ilk temsilcilerinden birisi olan SM, birkaç yıl öncesine kadar özellikle Fuji ve Olympus tarafından destek görüyordu. Ancak her iki şirketin de XD Card adı verilen yeni bir bellek kartına geçmeleri, SM’nin sonunu hazırlayan önemli etkenlerden birisi olarak kabul edilebilir.
Sony, Memory Stick ile standartları belirlemeyi sürdürüyor
Sony’nin kendi ürettiği dijital cihazlarla birlikte kullanmak için 1999 yılında geliştirdiği Memory Stick (MS), günümüzde birçok farklı üretici tarafından da tercih ediliyor. Örneğin Konica’nın dijital fotoğraf makinelerinde MS için bellek yuvaları görebiliyoruz.
Sony dışında sadece SanDisk ve Lexar tarafından da üretilebilen MS bellek kartları, NAND Flash bellek teknolojisinin önde gelen temsilcilerinden birisi. 50x21.5x2.8 mm’lik boyutları ile diğer bellek kartlarına oranla farklı bir görünüme sahip olan MS’lerin üzerinde kendi denetçileri ve 6 adet kontak noktası bulunuyor.
Bugün piyasada bulabileceğiniz birçok farklı MS bellek kartı çeşidinden bahsetmek mümkün. Bunlardan ilki, maksimum 128 MB kapasiteye ulaşabilen standart MS kartları. Ancak bu kapasite sizleri aldatmamalı. Çünkü “Select” adı verilen farklı bir MS çeşidinde bu rakam ilginç bir yöntemle 256 MB’a yükseltilmiş. MS Select 2 adet 128 MB’lık bellek yongasına sahip ve bu yongalar özel bir denetçi tarafından idare ediliyor.
Bu tip CF’ler özel bir denetçiyle destekleniyor ve bu sayede okuma-yazma hızlarının normal CF’lere oranla çok daha yüksek olması sağlanıyor.
3.3 ve 5 V olmak üzere 2 farklı voltaj seviyesinde çalışabilen CF bellek kartları, hem kapasiteleri hem de performanslarıyla, yüksek çözünürlük sunan dijital fotoğraf makineleri için en iyi seçeneklerden birisi. Zaten makine üreticilerinin büyük çoğunluğu da ürünlerini CF’ye göre optimize ediyorlar.
MultiMedia Card kullanıcılara veda etmeye hazırlanıyor
İlk olarak 1997 yılında Siemens tarafından geliştirilen MultiMedia Card (MMC), 32x24x1.4 mm’lik boyutları ile CF’den daha küçük bir yapıya sahip. CF gibi özel bir denetçiyle desteklenen MMC, piyasaya çıktığı ilk yıllarda özellikle el bilgisayarları ve dijital fotoğraf makinelerinde kullanıldı.NAND teknolojisi ile üretilen bu tip kartlar 2.7 ve 3.6 Volt ile çalışıyorlar. Bugün ulaşabildikleri maksimum kapasite ise sadece 128 MB. Bunun nedeni ise, günümüzde pek de tercih edilmemeleri. 7 adet temas noktasına sahip olan MMC bellek kartları, yavaş yavaş yerlerini Secure Digital bellek kartlarına bırakıyorlar. Ancak üreticiler, MMC’nin üretimini henüz durdurmuş değil. Çünkü bu tip bellek kartlarını kullanan dijital cihazlar halen varlığını sürdürüyor.
Dijital cihaz üreticilerinin yeni gözdesi: Secure Digital
Toshiba, Panasonic ve SanDisk’in ortak ürünü olan Secure Digital (SD) ile tanışmamız 2001 yılında gerçekleşti. Aslında SD’nin çok büyük bir yenilik olduğunu söylemek doğru değil. Çünkü SD, genel hatları ile bakıldığında MMC’ye oldukça benziyor. Boyutları açısından MMC bellek kartlarını andıran SD’nin kalınlığı ise 2.1 mm.
NAND teknoloji ile üretilen SD bellek kartları, 2.7 ve 3.6 Volt’luk voltaj seviyelerini destekliyor ve 9 adet temas noktasına sahip. MMC’de kullanılana oranla çok daha gelişmiş bir denetçiyle birlikte gelen SD, bu sayede yüksek yazma ve okuma hızlarına ulaşmayı başarıyor. Ayrıca üreticiler, çoğu zaman Secure Digital kartları üzerinde bir de yazma koruma anahtarına yer veriyorlar. Bu anahtar açık değilken kart üzerine veri yazamıyor ya da mevcut verileri silemiyorsunuz. Yani disketlerde görmeye alıştığımız küçük koruma anahtarının bir benzeri, SD bellek kartlarında da mevcut.
Hücreye “0” değerinin yazılması ise, “Fowler Nordheim Tunneling” adı verilen işlem yardımıyla gerçekleşiyor. Bu işlemde asıl görev “Floating Gate” isimli ikinci transistöre ait. “Floating Gate” elektrik gücü ile uyarılıyor ve bazı elektronlar iki transistör arasındaki oksit tabakaya sıçrıyor. Sıçrayan elektron miktarı “Cell Sensor” isimli özel bir birim tarafından kontrol ediliyor. Eğer oksit tabakaya aktarılan elektron miktarı toplam elektrik gücünün yarısından fazlaysa, yüklenen değer “1” olarak kalıyor. Bu değerin “0” olması ise, sıçrayan elektron miktarının yüzden 50’nin altına düşmesine bağlı. “Floating Gate”e elektrik verilmesi her bir hücre için ayrı ayrı gerçekleştiğinden, verilerin yazılması ve silinmesi de hücre bazında gerçekleşmiş oluyor.
NAND ise, yeni nesil bellek kartlarında ve USB belleklerde kullanılan; NOR Flash belleklere oranla biraz daha hızlı olan teknolojiye verilen isim. Bu tip Flash belleklerin çalışma mantığı genel olarak NOR ile aynı olsa da, verilerin yazılması ve silinmesi işlemi hücre bazında gerçekleşmiyor. Bunun yerine, bellek üzerine veri yazılması için birçok hücrenin bir araya gelerek oluşturdukları bloklar kullanılıyor. Hatta NAND Flash belleklerde tek bir elektrik yükü ile tüm belleğin silinmesi bile mümkün. Bu yüzden de NAND teknolojisi, NOR’a göre daha yüksek bir performansa sahip. Ayrıca maliyetleri de NOR Flash belleklere oranla oldukça düşük. Ancak konu rasgele erişim yeteneği olduğunda, NOR’un üstünlüğü tartışılmaz. Çünkü NAND Flash bellekler istenen veriye ancak blok halinde ulaşabilirken, NOR Flash bellekler tek bir byte’ı bile bulup işleyebiliyorlar.
Depolama sihirbazları
Günümüzde dijital fotoğraf makinesi veya MP3 çalar gibi cihazlarda kullanılar tüm bellek kartı tipleri, artıları ve eksileriyle karşınızda.
Flash bellek dendiğinde akla ilk gelen, kuşkusuz bellek kartları olacaktır. Mobil depolama konusunda gerçek bir devrim niteliği taşıyan bellek kartları, MP3 çalardan dijital fotoğraf makinesine kadar hemen her türlü dijital cihazda karşımıza çıkıyorlar. Buna ek olarak, bellek kartlarıyla sistemler arasında veri aktarımını gerçekleştirmek de mümkün. Küçük boyutları ve hafif yapılarıyla rahatça yanımızda taşıyabileceğimiz bu kartlar, piyasada farklı formlar halinde karşımıza çıkıyorlar. Bunları Compact Flash (CF),MultiMedia Card (MMC), Secure Digital (SD), Smart Media (SM), Memory Stick (MS) ve XD Card (XD) olmak üzere altıya ayırabiliriz. Compact Flash ile büyük kapasite ve yüksek performans 1994 yılında SanDisk tarafından geliştirilen Compact Flash (CF) bellek kartları, günümüzde de yoğun olarak kullanılıyor. CF’nin dikkat çeken ilk özelliği, bünyesinde kendi özel denetçisini barındırıyor olması. Bu denetçi, kartın performansını belirlemesi açısından son derece önemli. İlerleyen sayfalarda bahsedeceğimiz Smart Media bellek kartlarının performansı birlikte kullanılan cihaz ile doğrudan ilgiliyken, CF’de bu durum biraz farklı. Kartı hangi cihazla birlikte kullanırsanız kullanın, elde edeceğiniz performans çok fazla değişmeyecektir. Çünkü veri transfer hızını belirleyen bu cihaz değil, CF’nin dahili denetçisi.
NAND teknolojisi ile üretilen CF bellek kartları, Type 1 ve Type 2 olmak üzere iki farklı kategoriye ayrılıyorlar. Type 1 CF’ler 3.3 mm kalınlığa sahipken, Type 2 CF’lerde bu rakam 5.5 mm’ye çıkıyor.Her ikisi de sabit disklerin kullandığı ATA arabiriminin bir benzeri olan IDE arabirimini kullanıyor ve bu arabirimde 50 adet temas noktası bulunuyor.
Piyasadaki Type 1 ve 2 CF bellek kartları arasındaki en büyük fark ise kapasite konusunda ortaya çıkıyor. Bugün piyasada 16 MB’dan 4 GB’a kadar uzanan farklı kapasitelerde CF bulmanız mümkün. Ancak Type 1 CF’ler ancak 2 GB’a kadar ulaşmış durumda. Type 2 ise 4 GB’lık büyük bir kapasite sunabiliyor.
Eğer dijital cihazınızla birlikte Type 2 CF kullanmak istiyorsanız, cihazın Type 2 kartları desteklemesi şart. Sadece Type 1 destekli bir cihaz ile birlikte Type 2 CF kullanmanız ne yazık ki mümkün değil. Ancak Type 2’yi destekleyen bir cihaz ile birlikte Type 1 CF kartlarını sorunsuzca kullanabilirsiniz.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, CF bellek kartlarının performansı büyük oranda üzerindeki denetçiye bağlı. Bu yüzden her üreticinin kartı farklı bir performansa sahip. Örneğin iki farklı üreticinin 1’er GB’lık CF kartlarının performansı birbirlerinden son derece uzak olabilir. Bugün piyasada üzerinde “Ultra” yazan CF bellek kartlarını görmemizin başlıca nedeni de kullanılan denetçi.
RAM modüllerinde gördüğümüz hücreler ve bu hücrelerin oluşturduğu satır ve sütunlar, Flash belleklerde de bulunur. Her bir hücrenin kendi transistörleri vardır. Transistörlerin voltaj ile uyarılması ile “0” ve “1” değerleri oluşur. Sonuçta her bir hücre “0” ya da “1” değerleri ile doldurulur ve bu değerlerin birleşmesi ile de veriler meydana gelir.
Buraya kadar her şeyin standart RAM modüllerindekiyle birebir aynı olduğunu mutlaka fark etmişsinizdir. Flash bellekleri standart RAM modüllerinden ayıran ise, yazılan verilerin güç kesintisinde bile silinmemesi. Bilgisayarı kapattığınız zaman, yani elektrik gücü kesildiğinde, RAM modülleri üzerindeki tüm veriler de silinir. Bu yüzden standart bellek modülleri “Volatile” (uçucu) terimi ile birlikte anılıyorlar. Flash belleklerde ise böyle bir durum söz konusu değil. Herhangi bir elektrik kesintisinde bile Flash bellek üzerindeki veriler silinmez. Bu verileri silmek ise tamamen kullanıcının kontrolündedir. Bir disket üzerindeki verileri nasıl siliyorsak, Flash belleklerdeki veriler de ancak o şekilde silinebilir. “Non-Volatile” terimi de verilerin bellek üzerinde kalıcı olduğunu simgeler.
Verilerin güç kesintisi nedeniyle silinmemesi, Flash bellek teknolojisinin kullanım alanlarını belirleyen en önemli neden. Bugün Flash bellek teknolojisi ile üretilen bellek kartları ve USB bellekler, standart RAM modülleri gibi değil, küçük birer depolama ünitesi olarak görev yapıyorlar. Dijital fotoğraf makineleriyle çekilen fotoğraflar ya da MP3 çalarlarda dinlenen müzik dosyaları hep Flash bellekler üzerine yazılıyor. Hatta bu teknolojinin yardımıyla verilerin bir bilgisayardan diğerine taşınması da oldukça kolay. Sabit disk ile aralarındaki benzerlik de bu şekilde açıklanabilir.
Flash bellekler için verilebilecek en güzel örnek, kuşkusuz anakart üzerindeki BIOS yongası olacaktır. Anakart ve üzerindeki donanımların temel ayarlarından senkronizasyonuna kadar hemen her türlü veriyi barındıran BIOS, aslında küçük bir yazılımdır. Bu yazılım, yine anakart üzerinde yer alan Flash bellek yongasında (EEPROM) saklanır. EEPROM’un en büyük avantajı, içindeki bilgilerin (yani BIOS’un) güncellenmesine izin vermesidir. Ancak siz istemedikçe veriler silinmez ve değiştirilemez. Yani bilgisayarı kapattığınızda bile yazılım BIOS yongasından silinmez. Bu yongayı destekleyen küçük tablet pil ise sadece yaptığınız ayarların ve saat gibi temel fonksiyonların bıraktığınız gibi kalmasını sağlar. Temel BIOS yazılımı ise pil bitse bile bellek yongası üzerindeki varlığını sürdürecektir.
NOR ve NAND: iki farklı Flash bellek teknolojisi
Flash bellek teknolojisini iki farklı kategoride değerlendirmek mümkün. Bunlardan ilkine NOR Flash bellek teknolojisi adı veriliyor. Cep telefonlarında, PCMCIA kartlarında ve BIOS yongalarında kullanılan NOR Flash bellekler, verilerin yazılması ya da silinmesi işlemini her bir hücre için tek tek gerçekleştiriyor. Bir hücre iki farklı transistöre sahip ve bu transistörlere “Control Gate” ve “Floating Gate” adı veriliyor. Bu transistörler birbirlerinden ince bir oksit tabaka ile ayrılıyor. “Control Gate” üzerinde standart olarak “1” değeri yer alıyor. Eğer bu transistöre her hangi bir müdahale olmazsa, hücre “1” ile yükleniyor.
MP3 çalar ve dijital fotoğraf makinesi gibi cihazlarda sık sık karşılaştığımız Flash bellek teknolojisi, yüksek veri aktarım hızı, güvenilirlik ve düşük voltaj kullanımı ile her geçen gün biraz daha yaygınlaşıyor. Flash bellek dendiğinde akla hemen bellek kartları gelse de, bu teknolojinin kullanım alanı sadece bu kartlar ile sınırlı değil. Anakart üzerindeki BIOS yongasından tutun da, günlük yaşantımızın vazgeçilmez bir parçası olan cep telefonlarına kadar hemen her türlü cihaz üzerinde Flash belleğe rastlamanız mümkün. Aynı şekilde, son zamanlarda yoğun olarak kullanılan ve kısıtlı depolama alanına sahip küçük bir sabit diske benzetebileceğimiz USB bellekler de bu bellek teknolojisi ile donatılıyorlar.
Bugün piyasada bulabileceğiniz tüm bellek kartı çeşitlerinden ilerleyen bölümlerde bahsedeceğiz. Ancak daha önce genel hatlarıyla Flash bellek teknolojisinin ne olduğunu ve nerelerde kullanıldığını bilmekte yarar var.
Flash bellek teknolojisi ve kullanım alanları
Flash bellekleri en basit şekliyle, bilgisayarlarımızda kullandığımız RAM modülleri ve sabit diskin bir karışımı olarak değerlendirebiliriz. Flash bellek üzerine verilerin yazılması, RAM modüllerinin kullandığı yöntem yardımıyla gerçekleşir.