Psikopatlar genel nüfusun yaklaşık yüzde 4,5'ini oluşturmalarına rağmen, sıradan insanların psikopatlar hakkında öğrendiklerinin çoğu sinema yoluyla gerçekleşiyor. Filmlerin psikopatları tasvir etme şekilleri, insanların onlara bir bütün olarak bakışını şekillendiriyor. Peki ekranda gördüğümüz tasvirler ne kadar doğru?
Bir grup psikiyatrist, psikopat olarak tanımlanabilecek karakterleri içeren 400 filmi üç yıl boyunca izleyerek, hangisinin psikopatinin klinik durumunu tam olarak gösterdiğini belirlemeye çalıştı. Başka bir deyişle, filmlerde gördüğümüz ve bize psikopat olarak aktarılan karakterlerin ne kadarının gerçek anlamda psikopat olduğunu ortaya çıkarttı.
Listeyi 1915'ten beri filmlerde tasvir edilen 105 erkek ve 21 kadın psikopata indiren 10 adli bilim insanı ve film eleştirmeninden oluşan ekip, daha sonra kimlerin psikopat olarak teşhis edilebileceğini ve aslında başka rahatsızlıklarla teşhis edilip edilmeyeceğini tarttı. Ekip, "adli psikiyatrinin çeşitli yönlerini öğretmek ve göstermek" için kullanılabileceklerine inandıkları bazı mükemmel ve dikkat çekici psikopati tasvirleri buldu. Ancak bunlar azınlıktaydı.
Ekip, Journal of Forensic Sciences'da yayınlanan makalesinde, "Filmlerdeki en ünlü 'psikolar'dan bazıları psikopat değil, psikotiktir" diye yazdı ve şöyle devam etti: "Bunların iyi bilinen örnekleri Psycho (Norman Bates) ve Taxi Driver (Travis Bickel) filmlerinde bulunur. Bu karakterler, çeşitli şekillerde gerçeklikten kopuktur ve sanrısal düşüncelerden muzdariptir." Yani bu iki karakter, aslen psikopat tanımına uymuyor.
Ekibin söylediğine göre psikopatların en iyi tasvirlerinden biri, Coen kardeşlerin No Country for Old Men filmindeki antagonisti Anton Chigurh'du. Ekip, "Anton Chigurh, iyi tasarlanmış prototipik bir idiyopatik/birincil psikopattır" diyor ve devam ediyor: "Çocukluğuna ilişkin bilgimiz yok, ancak filmdeki davranışları hakkında aktif, birincil, idiyopatik psikopati, aşka karşı yetersizlik, utanç ya da pişmanlık yokluğu, psikolojik içgörü eksikliği, geçmiş deneyimlerden ders alma yetersizliği, soğukkanlılık, acımasızlık, tam kararlılık ve empati eksikliği teşhisi için yeterli argüman ve ayrıntılı bilgiler var. Her türlü duyguya veya insanlığa karşı temel olarak etkilenemez ve dirençli görünüyor."
Psikopatların diğer iyi tasvirleri, gerçek hayattaki seri katil Henry Lee Lucas'tan ilham alan Henry-Portrait of a Serial Killer'dan Henry oldu: "Bu filmde, ana, ilginç tema, psikopatın hayatındaki kaos ve istikrarsızlık, Henry'nin içgörü eksikliği, güçlü bir empati eksikliği, duygusal yoksulluk ve iyi örneklenmiş bir plan yapma başarısızlığıdır."
En ünlü film psikopatlarından bazıları, psikiyatristlerin gerçek hayatta göreceklerini karşılamıyor ama yine de psikopat sınıfına giriyor. Psikopatın en ünlü ve "karikatürize edilmiş" örneği olarak adlandırdıkları Hannibal Lecter, "günlük klinik pratikte genellikle bulunmayan birçok kişisel özelliğe sahip" olarak tanımlanıyor.
Genel olarak ekip, psikopatların birçok tasvirinin bu durumun klinik tanımları için doğru olmamasına rağmen, psikopatları gösteren filmlerin toplum için faydalı olabileceğine inanıyor: "Toplumumuzun bazı tiplerini yansıtan bu karakterler, sinema ve sanatın kendisi için genel olarak çok önemlidir, ancak gelecek nesil adli psikologlar ve psikiyatristler için büyük oranda eğitimsel malzeme olabilir."
Ekip, son olarak şunları söylüyor: "Aslında, bu kurgusal karakterlerden bazıları, kişilik bozuklukları, parafili, bilirkişi özellikleri, hukuk sisteminin tasviri, avukatların davranışları ve mahkeme salonu prosedürleri gibi adli psikiyatrinin çeşitli yönlerini öğretmek ve göstermek için değerli kabul edilebilir, bu filmler ders kaynağı olabilir, klinik vakalarla ilgili sorular olabilir ve öğrenciler ile öğretim üyeleri arasında yapıcı tartışmalar gerçekleşmesini sağlayabilir. Ama hepsinin gerçekten psikopat olmadıkları bir gerçek..."