Verileri veya cihazları şifreleyip ya da kilitleyip para talep etmekte kullanılan fidye yazılımları siber suçlular tarafından kullanılmaya devam ediyor. Bu yazılımlar tüm dünyada kullanıcıları ve her ölçekten kurumları etkileyebiliyor. Çoğu güvenlik çözümü artık bilindik sürümleri ve saldırı vektörlerini tespit edebiliyor. Ancak, Sodin gibi gelişmiş sürümlerin tespit edilmesi vakit alabiliyor. Yakın zaman önce keşfedilen bir Windows sıfır gün açığından yararlanan (CVE-2018-8453) Sodin, bulaştığı sistemde üst düzey yetki ediniyor.
Zararlı yazılım Sodin, "hizmet olarak fidye yazılımı" yönteminin bir parçası gibi görünüyor. Bu yöntemde siber suçlular şifreleyicinin dağıtım şeklini kendileri seçebiliyor. Bu zararlı yazılımın bir üye programıyla dağıtıldığına işaret eden ipuçları bulunuyor. Örneğin, zararlı yazılımı geliştirenler üyelerin haberi olmadan dosyaların şifresini kaldırmayı sağlayan bir "ana anahtar" hazırlıyor. Bu anahtar dağıtımcının anahtarına ihtiyaç olmadan dosyaları açabiliyor. Normalde kurban parayı ödediğinde şifreleri kaldırmak için dağıtımcı anahtarları kullanılıyor. Geliştiriciler bu şekilde kurbanların verilerinin nasıl şifrelendiğini veya fidye yazılımın dağıtım şeklini kontrol altına alıyor. Yazılımı kullanan bazı üyelerle ilişkilerini kesmek istediklerinde ana anahtarı kullanarak şifrelemeyi kaldırabiliyorlar.
Fidye yazılımları genellikle kullanıcının, e-posta eki açmak veya zararlı bir bağlantıya tıklamak gibi bir etkileşimiyle etkin hale geliyor. Ancak Sodin'i kullanan saldırganlar buna ihtiyaç duymuyor. Zayıf bir sunucu bulup "radm.exe" adlı zararlı dosyayı indirmek için bir komut göndermeleri yeterli oluyor. Böylece fidye yazılımını yerel olarak kaydedip çalıştırabiliyorlar.
Sodin fidye yazılımının hedeflerinin çoğu Asya bölgesinde yer alıyor: Saldırıların %17,6'sı Tayvan'da, %9,8'i Hong Kong'da ve %8,8'i ise Güney Kore'de tespit edildi. Ancak Avrupa, Kuzey Amerika ve Latin Amerika'da da saldırılar gözlendi. Hedef alınan PC'lere bırakılan notta kurbanlardan 2500 ABD doları değerinde Bitcoin talep ediliyor.
Sodin'in tespit edilmesini zorlaştıran şey ise "Cennet Kapısı" tekniğini kullanması. Bu teknik sayesinde zararlı yazılım 32-bit çalışma sürecinden 64-bit kod çalıştırabiliyor. Çok sık rastlanmayan bu yöntem fidye yazılımlarda da pek görülmüyor.
Araştırmacılar Sodin'de Cennet Kapısı yönteminin kullanılmasının ardında iki neden olduğunu düşünüyor:
- Zararlı kodun analizini zorlaştırmak: Kod denetimcilerinin tümü bu tekniği desteklemediği için zararlı yazılım tespit edilemiyor.
- Kurulu güvenlik çözümleri tarafından tespit edilmekten kaçınmak: Bu teknik benzetme tabanlı tespitten kaçınmakta kullanılıyor. Bu yöntemde gerçek bir bilgisayara benzeyen sanal bir ortamda şüpheli davranan kodlar belirleniyor. Daha önceden bilinmeyen tehditler bu kodları kullandığında tespit ediliyor.
Kaspersky Güvenlik Araştırmacısı Fedor Sinitsyn, "Fidye yazılımları popülerliğini korusa da her zaman böyle gelişmiş bir sürümle karşılaşmıyoruz. Yakalanmamak için işlemci mimarisinden yararlanmak, şifreleyicilerde sık gördüğümüz bir yöntem değil. Bu tür bir zararlı yazılımı geliştirmek için gereken kaynaklar düşünüldüğünde, Sodin kullanılarak gerçekleştirilen saldırıların artacağını tahmin ediyoruzBu yazılıma yatırım yapan kişiler mutlaka karşılığını almak isteyecektir," dedi.