Kripto paraların takip edilemeyen bir varlık olması, suçluları hırsızlık yapmaya teşvik eden bir motivasyon kaynağı olabiliyor. ABD'de son iki yıldır kurbanların evlerine girilip şiddet kullanılarak, silah gösterilerek ve tehdit edilerek kurbanların kripto hesaplarının boşaltıldığı olaylarda 3.5 milyon dolarlık kripto varlığın çalındığı bildiriliyor.
Son olaylardan birinde saldırganlar, Kuzey Carolina'daki bir eve inşaat işçisi kıyafetleri giyerek sızdılar. Evde yaşayan çifti silahlarla tehdit ettiler. Ev sahibine saldırdıktan ve eşine de tecavüz etme tehdidinden sonra ev sahibi Coinbase hesabını açarak hesaptaki parayı hırsızların hesabına aktarmaya ikna oldu. Bu hırsızlık olayında156.853 dolarlık varlık çalındı. Bu şekilde yaşanan olayların sayısı artınca, bu işin bir çete operasyonu olduğu anlaşıldı.
Kimse bizi bulamaz efsanesi patladı
Güvenlik güçleri iki yıldır peşinde oldukları çeteyi yakalamak için kripto paraları takip etme yeteneklerini kullanarak sonuca ulaştı. Son yıllarda, ABD güvenlik güçleri internette dijital varlıkları takip etmek için gelişmiş araçlar geliştirdi. Ancak çete üyelerinin bundan haberi yoktu.
Ev işgalcilerinden biri, ev işgalinin gerçekleştiği gün bir hükümet kimliği kullanarak bir Coinbase hesabı açtı. Güvenlik güçleri olayların yaşandığı gün ve saatlerde yaşanan para transferlerini ve sonrasındaki banka hareketlerini takip ederek çete üyelerine ulaşmayı başardı.
Dolayısıyla, dijital paraların tamamen takip edilemez olduğu efsanesi, Bitcoin'in ilk ortaya çıktığı dönemlerde kaldı. Artık yasal kimliklerle işlem yapmak zorunda olan kripto borsaları, güvenlik güçlerine istendiği anda gerekli kimlik bilgilerini teslim etmek zorunda kalıyorlar.