Dünyadaki pek çok şehir, binlerce yıldır insanlara ev sahipliği yapıyor. Ancak, kurulduğu günden bugüne kadar, sürekli olarak insanların yaşadığı en eski şehri belirlemeye çalışırsanız, kesin bir cevap bulmanız pek kolay değil.
Buradaki sorun, Theseus’un Gemisi olarak adlandırılan düşünce deneyi (özet ile: eğer zaman içerisinde yavaş yavaş bir geminin parçalarını tamamen değiştirirseniz, tüm parçalar değiştiğinde halen aynı gemi olduğunu söyleyebilir misiniz?) ile bazı benzerlikler gösteriyor: Bir şehir yıkılırsa, restore edilirse, hafifçe yer değiştirirse, üzerine inşa edilirse, tekrar yıkılırsa ve yeniden inşa edilirse, aynı şehir midir yoksa yeni bir şehir mıdır?
Bu felsefi soruya çok takılmadan bir cevap aradığımızda, dünyanın en uzun ömürlü şehri olabilecek birkaç farklı şehir karşımıza çıkıyor ve bunların neredeyse tamamı Orta Doğu’da yer alıyor.
Ayakta kalan en eski şehir: Eriha
Eski Ahit’te geçen ve muhtemelen gerçekleşmemiş bir savaşla tanınan Eriha şehri, genellikle hala ayakta kalan en eski şehir olarak kabul edilir. Arkeolojik kanıtlar, bölgenin son bin yılda çok sayıda ardışık yerleşim yeri olduğunu öneriyor. Şehrin bazı bölümlerinin ve ünlü surlarının ilk olarak MÖ 9.000 civarında inşa edildiğine inanılıyor.
Ancak bu yapılar, Batı Şeria’daki Filistin’de yer alan günümüzdeki Eriha şehri ile karıştırılmamalı. Eriha’nın antik kısmı, bugünkü şehir merkezinin yaklaşık 2 kilometre kuzeyinde yer alıyor ve Tell es-Sultan olarak biliniyor. Şehirde tarih boyunca sürekli yerleşimin olup olmadığı konusunda bazı tartışmalar olsa da, Dünya’nın en eski şehirlerinden biri olduğu kesin.
Eriha'nın rakipleri: Şam, Halep ve Faiyum
Suriye’de de en yaşlı şehirler için bazı güçlü rakipler bulunuyor. Şam daha önce tartışmasız en eski şehir olarak görülüyordu ve arkeolojik kalıntılar, insanların MÖ 9.000 gibi erken bir tarihte orada olduğunu gösteriyor. Ancak, güncel araştırmalarla ortaya çıkan bir görüş, insanların yaklaşık 6.000 yıl sonrasına kadar günümüz Şam’ında sürekli olarak yerleşmediğini öneriyor.
Bir diğer güvenli seçim de Halep olabilir. Günümüzde genellikle savaş ve çatışmalarla anılıyor olsa da, yerleşimin uzun yaşamında trajik bir dönemden geçiyoruz. Arkeolojik kalıntılar, Halep’in MÖ altıncı binyıldan beri sürekli bir yerleşim olabileceğini düşündürüyor. Ancak İpek Yolu’nun Altın Çağı sırasında, MS 12. yüzyıldan 15. yüzyılın başlarına kadar gerçekten gelişmeye başladı.
Son olarak, Mısır’daki Faiyum şehrinden de bahsetmemiz gerekiyor. Başlangıçta eski Mısırlılar tarafından Shedet olarak kurulan şehir, timsah tanrısı Sobek’e olan takıntısı nedeniyle Yunanlılar tarafından “Crocodilopolis” (Timsah Şehri) olarak anıldı. Modern başkent Kahire’nin yaklaşık 130 kilometre güneybatısında yer alan şehrin yakınındaki arkeolojik kalıntılar, insanların yaklaşık MÖ 5.500’den beri burada yaşadığını gösteriyor ve bu da Mısır’ın en eski şehri ve Afrika’nın en eski yerleşim yerlerinden biri olduğu anlamına geliyor.