15 bölümlük dijital fotoğraf kursumuzun tamamına ulaşmak için tıklayın...
Yeni bir dijital fotoğraf makinesi satın aldınız ve kullanım kılavuzunu dikkatle okudunuz. Peki ama çekim için hazır mısınız? Zor motiflerle karşılaştığınızda veya küçük hileler gerektiren durumlarda, kılavuzda yazanlardan çok daha fazlasına ihtiyacınız olacak. Bu bölümde, kusursuz çekimlere giden yolda çok işinize yarayacak 50 ipucunu bir arada bulacaksınız.
1. Amaca uygun saklama biçimi
Fotoğraf verilerinin saklanmasında en sık kullanılan biçim olan JPEG biçimi artık her dijital fotoğraf makinesi için standart hale gelmiş durumda. Çok sayıda ve hızlı fotoğraf çekenlerdenseniz, bellek alanından da tasarruf sağlayan bu biçim tam size göre. Eğer sıkıştırma kalitesini de en yüksek seviyeye ayarlarsanız oldukça iyi sonuçlar elde edebilirsiniz. Ama eğer bellek kapasiteniz biraz düşükse sıkıştırma oranını artırmanız gerekebilir; tabii bu durum aynı zamanda kaliteden ödün vermeniz anlamına gelir. Bellek kapasitesinin yetersiz olduğu bu durumlarda makinenizin sunduğu tam çözünürlüğün altında değerler kullanmanız, yani 10 megapiksellik makinenizi 6 megapiksel çözünürlükte ve daha düşük JPEG sıkıştırma seviyesinde kullanmanız çoğu zaman daha iyi sonuçlar verecektir. RAW biçimi desteği ise genellikle yüksek seviye kompakt makinelerde ya da DSLR'lerde bulunur. Eğer çektiklerinizi daha sonra işlemek istiyorsanız, bu biçim tam size göre; çünkü bu biçimde algılayıcıdan gelen veriler renk dengesi, keskinlik gibi standart işlemlerden geçirilmeden, "ham" biçimleriyle olduğu gibi bellek kartına aktarılır. Bunları daha sonra bilgisayarınızda bir RAW dönüştürücüsü ile işleyip standart biçimlere dönüştürme şansınız var. RAW biçimi hakkında ayrıntılı bir incelemeyi geçen sayımıza bulabilirsiniz. Kimi eski makineler TIFF biçimini de desteklerler. TIFF, JPEG'e göre daha yüksek kalite sunuyor olsa da, profesyonel fotoğraf işleme konusunda bütün ihtiyaçları karşılayan RAW biçiminin yerini tutamaz.
2. Renk karakterinin seçimi
Dijital fotoğraf makineleri renklerin yoğunluğunu seçmenize de izin verir. Nötr renk ayarları çekimden sonra resim işleme yazılımlarıyla daha fazla değişiklik yapmanıza olanak tanırken "Vivid", "F-chrome" ve "Parlak" seçenekleri daha yüksek bir renk doygunluğu elde etmenizi sağlar. Çoğu zaman kontrast ve renk yoğunluğunu [+] ve [-] düğmeleriyle, daha "kamerada" düzeltebilirsiniz. Ama doğruyu bulmak için referans olarak elinizde sadece küçük bir görüntü olduğundan bunu bilgisayarınızda monitörünüzün başında yapmanız daha doğru olacaktır.
3. Siyah-beyaz fotoğraflar
Fotoğraflarınızı çekimden sonra bilgisayar başında gri tonlarına dönüştürmeniz gereken dönemler artık geride kaldı. Giriş sınıfı DSLR makinelerde ve birçok kompakt makinede fotoğrafı RGB biçiminde ve siyahbeyaz olarak kaydetme özelliği bulunuyor; yani renk bilgileri dosyada saklanmış oluyor. Buna ek olarak çekim sırasında kırmızı, sarı veya yeşil gibi renk filtreleri kullanmanız da mümkün. Eğer siyah-beyaz yaptığınız bir çekimden sonra fotoğrafları renksiz çektiğinize pişman olup başka tonlarda, örneğin "sepia" tonlarında çekim yapmak isterseniz, fotoğraflarınızı daha sonra bilgisayar başında düzeltebilirsiniz.
Doğru ayarlar, kusursuz fotoğraflar (4-6)
4. ISO duyarlılığı
DSLR ve üst düzey kompakt dijital fotoğraf makineleri dışında kalan çoğu makinede ISO duyarlığı hep "Auto" seçeneğinde sabitlenir. Bu, düşük ışık altında diğer ayarları zorladığınızda kameranızın sizden habersiz ISO duyarlılığını yukarı çekeceği anlamına geliyor. Bu şekilde istemeden grenli fotoğraflarla karşılaşmanız işten bile değil. Eğer ISO duyarlılığını menüden kendiniz belirlerseniz, grenlerin ne zaman çıkmamaları gerektiğiniz kontrol edebilirsiniz. Tabii bu arada grenlerle karakterini bulan fotoğraflar olabileceğini de asla unutmayın.
5. Mükemmel beyaz dengesi
Nötr bir beyaz dengesi ışığın sıcaklığı ile ilgilidir. Gündüz yapacağınız manzara çekimlerinde ve bir şehir gezisinde yapacağınız röportaj çekimlerinde otomatik beyaz dengesi ayarlarını kullanmak doğru bir seçimdir. Keskin gölgeler oluşturan sert ışıklar veya tungsten aydınlatmalı (akkor lambalı) odalardaki çekimler için ise kameranızı uygun şekilde önceden ayarlamalısınız. Farklı ışıkların birbiri ile karıştığı durumlarda doğru renk sıcaklığını yakalamak için beyaz dengesini el ile yapmanızda büyük yarar var. Beyaz veya nötr gri bir kağıtla yapacağınız deneme çekimi size olması gerekeni gösterip kafanızın karışmasını engelleyecektir. Eğer mum ışığında romantik bir akşam yemeğinde makinenizin
ayarı otomatik beyaz dengesinde veya tungsten ışığı ayarlarında ise aynı ışık hissini fotoğrafınıza yansıtamazsınız. Bunun yerine beyaz dengesini bilerek gün ışığı ayarında bırakırsanız, sıcak renk uyumunu kolaylıkla sağlayabilirsiniz.
6. Renk uzayının seçimi
Dijital fotoğraf makineleri sRGB renk uzayı önseçimli olarak gelirler. Aslında sRGB (standart kırmızı, yeşil ve mavi) uzayı gerçek renk uzayları arasında en küçük olanıdır. Ama bu spesifik renk uzayını TFT ekranlar, tarayıcılar ve yazıcıların dışında Windows
ve Office (2000 sürümlerinden sonra) gösterebilir ve işleyebilir. Fotoğrafların ekranda izlenmesi veya internette paylaşılması için sRGB yeter de artar bile. Çoğu makinede seçilebilecek renk uzayları arasında Adobe RGB renk uzayı da vardır. Adobe RGB uzayı daha geniş renk yelpazesiyle özellikle profesyonel fotoğrafçılığa yöneliktir. Fotoğraf daha soluk görünse de daha fazla bilgi ve ara ton içerir. Eğer RAW biçiminde çekim yapıyorsanız, bu biçimdeki geniş renk derinliği ve bundan kaynaklanan renk adımlarının çokluğu sayesinde renk uzayı seçimini aklınızdan silebilirsiniz. Bu biçimde olabildiğince çok bilgi bellek kartınıza kaydedilir.
Doğru ayarlar, kusursuz fotoğraflar (7-9)
7. Hızlı pozlama telafisi
Hızlı pozlama telafisi, yaratıcı fotoğraflar oluşturmak için güçlü ama çoğu zaman gereğinden daha az değer verilen bir araçtır. Örneğin yağmurlu günlerde +0,5 adımlık bir düzeltme, yağmurun verdiği kasveti fotoğrafınızdan kaldıracaktır. Eğer güneşin ışıl ışıl parladığı bir günde gökyüzünü de içeren bir kare çekmek istiyorsanız, pozlama telafisini -0,5 veya -1 değerine getirerek gökyüzünün maviliğini fotoğrafınıza yansıtabilirsiniz. Problematik durumlarda ise doğru pozlamayı yakalayabilmek için bir pozlama dizelemesi oluşturmanız gerekebilir.
8. Flaşın kullanılması
Aydınlatma flaşı normalde gündüz kullanılır. Güçlü kompakt flaşlar aydınlatma uzaklıkları nedeniyle avantajlıdır, ama bütünleşik flaşlarınızla da iyi sonuçlar elde edebilirsiniz. Aydınlatma flaşı ile motifin aydınlık kısımlarını aşırı pozlamadan karanlık kısımlardaki detayları öne çıkarabilirsiniz. Bu özelliği kullanabileceğiniz tipik motifler karşıdan gelen ışıkların veya gölgede kalmış insanların bulunduğu motiflerdir. Aydınlatma flaşı kullandığınızda gece çekimlerinde olduğu gibi uzun pozlama sürelerine ihtiyaç duymazsınız. Objenizin çok aydınlanıp renk uyumunun bozulmaması için flaşınızın telafi ayarını -0,5 veya -1 seçeneğine getirin. Objenizin sizden beş metreden daha uzak olduğu durumlarda ise flaşın etkisinin mesafeyle azalması yüzünden aydınlatma flaşını kullanamayabilirsiniz.
9. Çekim modları
Olabildiğince kolay bir şekilde göze hoş gelen fotoğraflar elde etmek için makine ayarlarını "A" yani otomatik ayarlara veya "P" yani otomatik programa getirmek işe yaramayabilir. Bunun yerine kameranızın uygun motif programlarını kullanırsanız daha güzel fotoğraflar elde edebilirsiniz. Fotoğraflarınız yine eskisi gibi otomatik pozlanır, ama motifinize uygun diyafram veya enstantane değerleri ile... Motif programlarınızın ne kadar iyi sonuçlar verdiğini görmek için uygun motif programını kullanarak karlı bir fotoğraf çekerek deneme yapabilirsiniz. Program otomatik olarak gerekli pozlama telafisini uygular ve daha güzel fotoğraflara imza atmanızı sağlar.
Doğru ayarlar, kusursuz fotoğraflar (10-12)
10. Hızlı erişim tuşları
Üst seviye kompakt makinelerde veya DSLR makinelerde belirli ayar menülerine doğrudan ulaşmanızı sağlayan kısayol tuşları bulunur. Kullanıcı tarafından ayarlanabilen bu kısayol tuşları belirli bir ayarı sürekli yapmanız veya değiştirmeniz gereken durumlarda çok işinize yarayabilir. Örneğin bu tuşlara ISO değeri menüsünü atayarak istediğiniz zaman hızlıca ISO değerinin otomatik olarak belirlenmesinin önüne geçebilir ve kendiniz bir değer atayabilirsiniz. Kimi üreticiler ise dijital fotoğraf makinesine belirli konumlara ulaşmanızı sağlayan sabit kısayol tuşları yerleştirirler. Örneğin Pentax markalı makinelerde menüde gezinmeye gerek kalmadan "Fn" tuşu ile doğrudan flaş, pozlama dizisi, duyarlılık veya beyaz dengesi gibi önemli fonksiyonlara ulaşmanız mümkün.
11. Ölçüm yönteminin seçimi
Kontrast açısından zengin veya çok bileşenli motifler farklı ışık ölçüm yöntemleri gerektirirler. Bu motiflerin otomatik olarak belirlenmesi zor olduğundan, böyle durumlarda fotoğraf makinenizin ışık ölçüm yöntemini el ile değiştirmelisiniz. Örneğin birçok bileşenden oluşan manzara çekimleri için matris ölçüm yöntemi uygundur. Bu yöntemde makineniz olabildiğince çok noktada ışık ölümü yaparak en uygun pozlamayı belirler. Eğer motifinizdeki en önemli eleman merkezde bulunuyorsa merkez ağırlıklı ölçüm yöntemini kullanabilirsiniz. Bu yöntemde ise merkezde bulunan bileşenin pozlama sonuçlarına kenarlardakilerden daha fazla ağırlık verilir. Spot ölçüm yönteminde tam merkezdeki bileşenden yansıyan ışık değerine göre pozlama ayarları belirlenir. Spot ölçüm özellikle ters ışığın olduğu motiflerde kullanılabilen son derece etkili bir yöntemdir.
12. Her motif için flaş seçimi
Otomatik flaş çoğu durumda en doğru flaş yöntemi olmaz. Bu yöntem flaşı patlamaya zorlar ve aynı zamanda fotoğraf makinesinin enstantane süresini senkronizasyon süresine göre değiştirir. Bu yüzden fotoğrafınız 1/60 veya daha hızlı bir enstantane ile pozlanır. Sonuçta fotoğrafınızda arka plan kapkaranlık, flaşla aydınlatılmış olan ön plandaki objeniz ise çoğu zaman aşırı parlak çıkar. Makinenizin enstantane süresini bilerek aşağı çekerek bu hatayı düzeltebilirsiniz. 1/15 veya 1/2 saniye gibi enstantane sürelerinde arka plandaki ışıkların titreme riski olsa da ön planda bu etki oluşmaz. Flaşın patladığı kısa süre ön plandaki objelerin pozlanma süresi olur. Sonuç ise daha anlamlı ve uyumlu fotoğraflardır. Kırmızı gözlerin engellenmesi için patlayan ön flaş da istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Örneğin bir aile toplantısında veya bir partide anlık bir motifi çekmek istediğinizde ön flaş çekimi geciktirerek o güzel anı kaçırmanıza neden olabilir. Bu yüzden fotoğraflarınızı çekerken kırmızı gözleri dert etmeyin, çoğu resim işleme yazılımı kırmızı gözleri otomatik olarak bile giderebiliyor.
Doğru ayarlar, kusursuz fotoğraflar (13-15)
13. Belleğin biçimlendirilmesi
Eğer yeni bir dijital fotoğraf makinesi satın aldığınızda eski bellek kartınızı kullanma devam etmek istiyorsanız, çekeceğiniz fotoğrafları garanti altına almak için bu kartı öncelikle yeni makinenizde biçimlendirmelisiniz. Biçimlendirme sırasında bellek kartınız yeni makineniz tarafında kaydedilir ve gerekli klasörler oluşturulur. Fotoğraflarınızın numaralanması ise böylece baştan başlar. Eğer fotoğrafmakineniz için her zaman aynı bellek kartını kullanıyorsanız, bu kartı arada sırada biçimlendirerek eski fotoğraflardan kalan dosya parçalarını temizolduğundan leyebilir, böylece kartın performansını artırabilirsiniz.
14. Diyaframın ayarlanması
Diyafram ön ve arka planın fotoğraftaki durumunu belirlemek için kullanılan en önemli donanım olarak kabul edilebilir. Diyafram sadece algılayıcı üzerine objektiften geçerek düşecek ışık miktarını ayarlamakla kalmayıp ne kadar çok net alan derinliği (kapalı diyafram, örneğin 16) veya ne kadar az alan derinliği (açık diyafram, örneğin 2,8) oluşması gerektiğini belirleyen araçtır. Bütün DSLR makineler diyaframı el ile belirlemenize (M veya AV) izin verir. Ama artık çoğu kompakt makinede de, diyaframı el ile ayarlamanız için gerekli çekim seçeneklerini sunuyor. Bu yüzden kompakt makine kullanıcısı olsanız bile diyaframın kullanımını bilmenizde yarar var. Örneğin portre veya moda fotoğrafçıları çekimlerini oldukça açık diyaframlarla gerçekleştirirler. Net alan derinliğinin azalmasıyla arka plan bulanıklaşır ve modelin bulunduğu düzlemden ayrışarak önem kazanır. Ürün çekimlerinde ise ürünün bütün ayrıntılarıyla net gösterilebilmesi için küçük bir diyafram açıklığı önemlidir.
15. Doğru odak uzaklığı
Uzun bir odak uzaklığı ile uzaktaki objeleri yakınlaştırmakla kalmaz, motifinizdeki derinliği de yoğunlaştırırsınız. Buna en güzel örnek, aynı hizada olmayan ama ters yönde ilerleyen ve her an birbirine çarpacakmış gibi görünen iki yelkenlidir. Böyle bir tele - etki 200 milimetrelik (Full Frame – FF: 35mm film boyutuna göre) bir odak uzaklığında ve ötesinde oluşur. 35mm (FF) ve altındaki odak uzaklıklarında ise bunun tam tersi bir etki gözlenir. Arka plandaki objeler daha uzak ve daha küçük görünür. Bu şekilde örneğin küçük odaların daha büyük olduğu hissi yaratılabilir. 45 ile 65mm (FF) arasındaki normal odak uzaklıkları insanın normal bakış açısına en yakın odak uzaklıklarıdır. Belgesel ve röportaj fotoğrafçıları tarafından sıklıkla kullanılan bu odak uzaklıkları hayatı gerçekte olduğu gibi gösterir. Normal odak uzaklıkları hızlı çekimler ve kısmi büyütmeler için de teknik açıdan en uygun koşulları sunar. Çoğu kompakt makine, kullanıcısına normal ve tele odak uzaklıkları arasındaki belirli bir odak bölgesini sunar. Oldukça uzun odak uzaklıkları ise genelde gerçek geniş açı odak uzaklıklarını da içeren mega zum makinelerde ve bazı üst sınıf makinelerde bulunur. Buna ek olarak üreticiler makinelerinde kullanılabilecek mercek eklentileri de üretmektedir. DSLR'larda ise hangi odak aralığının olacağı tamamen fotoğrafçı tarafından belirlenir.
Doğru ayarlar, kusursuz fotoğraflar (16-18)
16. Perspektif kullanımı
Fotoğrafçılıkta üç klasik perspektif tipi bulunur: "Normal", yani göz hizası, kurbağa perspektifi ve kuşbakışı. Güzel fotoğraflar çekmek için bunlar arasından doğru perspektifi de seçmelisiniz. Örneğin geniş açılı bir objektif ile kurbağa perspektifinden ve kuşbakışından oldukça ilginç fotoğraflar çekebilirsiniz: Aşağıdan insanlar dev gibi, yukarıdan ise küçük ve komik görünürler, çünkü kafaları büyük bacakları ise kısa ve ince çıkar. Eğer hedefinizde bu kadar fantastik fotoğraflar elde etmek yoksa normal bir odak uzaklığı ve normal bir bakış açısı ile de çok güzel tatil fotoğrafları çekebilirsiniz. Örneğin fonda güneşin batarken motifinizin ön planına bir şarap bardağı yerleştirin ve deklanşöre basın. Ön planın mı yoksa arka planın mı net olacağı ise tümüyle size ve hislerinize kalmış. Genel olarak şarap bardağı gibi motifinizde ön plana yerleştirdiğiniz objeler fotoğrafa
derinlik katarlar ve fotoğrafın diğerleri arasından kolayca sıyrılmasını sağlarlar. Uzun odak uzaklıklarında da aynı tekniği uygulayabilirsiniz. Örneğin ağaçtaki bir kuşu çekerken ön plana gelmesini sağlayacağınız birkaç dal size yeterli derinliği sağlayacaktır.
17. Ölçüm değerleri
Kontrast açısından zengin motifleri yukarıda belirttiğimiz ölçüm yöntemleri ile doğru pozlamanız oldukça zordur. Bunun için dijital makinelerde pozlama değerlerini saklayan bir "AEL" tuşu (kimi zaman "AE/L" veya "AE-L" olarak da geçer) bulunur. Bu tuş sayesinde motifinizdeki belirli bir kısmın pozlama ölçüm değerlerini saklayabilirsiniz. Bunun için istediğiniz bölgenin değerlerini ölçtürüp bu tuşa basmanız yeterli. Bu ölçüm değerleri siz bir daha bu tuşa basana kadar makinenizin hafızasında tutulur. Kimi modellerde ise ölçüm yaptıktan sonra AEL tuşunu deklanşöre basana kadar basılı tutmanız gerekebilir. Eğer fotoğraf makinenizde bu özellik yok ise, otomatik çekim modunda istediğiniz bölgenin değerlerini ölçüp daha sonra makinenizi manuel moda getirerek bu değerleri girebilirsiniz. Pozlama değerlerini deklanşöre yarım basılı tutarak saklamak ise hiç beklemediğiniz şekilde sonuçlanabilir. Çünkü bu şekilde makineniz pozlama değerlerinin dışında netlik ayarlarını da sabitler. Eğer ölçüm yaptıktan sonra makinenizin yönünü değiştirirseniz, fotoğrafınız istediğiniz pozlama ayarları ile çıksa da bulanık görünür.
18. Işık için geçiş filtreleri
Fotoğrafçılar kamera çantalarında yapacakları çekime göre farklı filtreler taşırlar. Ama gri ve renkli geçiş filtrelerini çantalarından eksik etmezler. Gökyüzünü ve karlı dağları içeren bir manzaraya baktığınızda gözünüz parlak gökyüzü ile koyu yeryüzü arasındaki
kontrast farkını problemsizce dengeleyebilir. Dijital fotoğraf makineleri ise böyle geniş bir dinamik aralığı çekebilecek kapasitede değillerdir. Bu yüzden bu dinamik aralığın dengelenmesi için çoğu manzara çekiminde gökyüzünün parlaklığı azaltılmaktadır. Bunun için objektif önüne Cokin gibi bir üreticinin nötr gri geçiş filtresi dönebilir şekilde sabitlenir ve filtrenin koyu renkli kısmı ufuk çizgisine gelecek şekilde doğru pozisyona itilir. Bu şekilde gökyüzünün mavi rengine kavuşması veya bulutların tekrar görünür olması sağlanır. Eğer kontrastı dengelemek için böyle bir filtre kullanıyorsanız, makinenizin pozlama ayarlarını gökyüzüne göre değil, diğer objelere göre yapmalısınız. Aksi takdirde makineniz gökyüzünü yeterince pozlamaya çalışırken dağlar aşırı pozlanır. Bu tür geçiş filtreleri nötr grinin dışında farklı renklerde de bulunur. Örneğin gökyüzünün daha dramatik görünmesi için genellikle kırmızı veya sarı filtreler kullanılır.
Doğru ayarlar, kusursuz fotoğraflar (19-21)
19. Otomatik odaklama
Fokuslama, yani fotoğraf makinenizin deklanşörüne yarım bastığınızda yapılan uzaklık ölçümü ve netleştirme için dijital makinelerde "AFs" ve "AFc" seçenekleri bulunur. Bunlardan ilkinde, yani AFs seçeneğinde makine siz deklanşöre bastığınızda bu işlemleri bir kere yapar ve objeyi netleştirir. Başka bir objeye odaklanmak istediğinizde ise deklanşörü bırakıp tekrar basmanız gerekir. Sabit duran objeler veya manzara çekimleri için AFs'yi kullanabilirsiniz. Ama fotoğrafını çekmek istediğiniz objeler hareketli, yani oyun oynayan çocuklarınız, hayvanlar veya bir spor karşılaşması ise AFc'yi seçmelisiniz. Bu seçenekte makine odak merkezinizde tuttuğunuz hareketli objeyi siz deklanşöre tam basana veya bırakana kadar sürekli olarak odaklar. DSLR veya üst sınıf kompakt fotoğraf makinesi sahipleri içinse, ek olarak manuel netleştirme seçeneği de bulunur. Bu seçenek biraz deneyim gerektirse de bu şekilde spor karşılaşmalarında oto fokus ile yakalanması çok zor olan görüntüleri sağlıklı bir biçimde yakalayabilirsiniz.
20. Zum ile gelen dinamizm
Çekim sırasında odak uzaklığının değiştirilmesi fotoğrafçıların fotoğraflarına dinamizm katmak için başvurdukları eski numaralardan biri. Hız hissi veren bu efekte siz de zum halkası olan makinenizle kolayca ulaşabilirsiniz: Uzun bir odak mesafesinde objenize odaklanın ve deklanşöre basarak odak mesafesini küçültün, yani yakın çekimden geniş açıya geçin. Efektin istediğiniz etkiyi verebilmesi için pozlama sürenizin 1/2 saniye ile 1/30 saniye arasında olması gerekir. Uygulaması kolay olsa da güzel sonuçlara ulaşmak için biraz alıştırmaya, biraz da şansa ihtiyacınız olacak. Bu yüzden önemli anlarda fotoğrafınızın doğru çıkmasını garantiye almak için sabit çekim yapmanız sizin yararınıza olur. Bu tür etkileri daha sonra bilgisayar başında resim işleme yazılımları ile de uygulayabilirsiniz. Ayrıca Cokin'in ortası düz, kenarlara doğru çizgili filtresi gibi filtreler kullanarak sabit çekimde de aynı etkiyi yakalayabilirsiniz. Tek yapmanız gereken, sakince motifinizi seçip normal şekilde doğru anı beklemek.
21. Objeyle birlikte hareket
Hız etkisi veren bir diğer efekt ise dijital fotoğraf makinenizi objenizle birlikte hareket ettirdiğinizde ortaya çıkar. Zum efektinin aksine, bu efekti filtre kullanarak oluşturamazsınız; bilgisayar yazılımları ise çok zaman gerektirir. Özellikle otomobil fotoğrafçılarının günlük hayatlarının bir parçası olan bu efekt yüksek odak uzaklıklı bir objektif ile ilerleyen arabanın deklanşöre basılı halde izlenmesi ve bu sırada 10 ile 15 fotoğraf çekilmesi ile oluşur. Eğer siz de böyle fotoğraflar çekmek istiyorsanız uzun odak mesafeli bir objektife, sakin bir ele veya tek ayaklı bir sehpaya ve biraz alıştırmaya ihtiyacınız olacak. Çekim öncesi makinenizin pozlama süresini 1/15 veya 1/60 saniye değerine ayarlayın. Diyafram ise hareket etkisi ile arka planda bulanıklık oluşturulması nedeniyle neredeyse önemsizdir. Bu yüzden diyafram değerinin pozlama sürenize göre otomatik olarak belirlenmesini ("Tv" modu) sağlayabilirsiniz. Gerçek çekim öncesi birkaç deneme çekimi yaparak uygun pozlama süresini kontrol etmeyi unutmayın. Süreyi seçtikten sonra makinenizin oto fokusunu "AFc" ye getirin. Bu şekilde hem sürekli netlemeyi sağlar, hem de makinenizin netlik sağladığı anda değil siz istediğiniz anda çekim yapmasını garanti altına alırsınız. Objeniz ise en fazla saatte 40 km'den hızlı hareket etmemelidir. Çekim yaparken ters ışığa denk gelmemeye çalışın. Çünkü otomobillerin güzel görünmeleri için parlamaya, parlamaları için ise ışığa ihtiyaçları vardır. Eğer ayarlarınızı doğru yaptıysanız sonuçta otomobilin net, arka planın ve tekerleklerin ise flu olduğu bir fotoğraf elde edersiniz.
Doğru ayarlar, kusursuz fotoğraflar (22-24)
22. Panoramik çekimler
Ara sıra fotoğraf makinenizde belirlenmiş biçimlerin dışına çıkmanız gerekebilir. Örneğin düz bir bölgedeki bir güneş batışı, çevrede insan gözünün görebileceği engebeler olduğu zaman daha ilgi çekici olur. Ağaç grupları, bir ev veya kıvrıla kıvrıla ilerleyen bir nehir panorama çekimlerinde fark yaratan detaylardan bazılarıdır. Panorama çekimlerinde unutmamanız gereken en önemli nokta pozlama ayarlarını manuel olarak ayarlamaktır. Aksi takdirde fotoğraflarınızın parlaklığı çok farklı olabilir, bu durumda da kareleri birleştirdiğinizde bağlantı noktaları belli olur. İkinci bir nokta ise çekim sırasında makineyi hep aynı yükseklikte tutmaktır. Bu yüzden tripod (sehpa) panorama çekimlerinin vazgeçilmez ekipmanlarından biridir. Fotoğrafları birleştirirken zorluk çekmemeniz için, çekim sırasında kareleri en azından beşte bir oranında birbiri üzerlerine binecek şekilde çekmelisiniz. Kimi kompakt makineler panorama özelliğini de bünyelerinde barındırırlar. Bu tip bir makine ile çekim yaparken, bir sonraki fotoğrafı nereye yerleştirmeniz gerektiğini ekranda görebilirsiniz. Birleştirme ise daha sonra bilgisayar yazılımı ile veya yine makinede gerçekleştirilebilir. Ama bilgisayarda birleştirme genellikle daha kolay olur ve daha doğru sonuçlar elde etmenizi sağlar. DSLR'larda ise panorama yardımı bulunmaz ve birleştirmeyi daha sonra Photoshop'ta veya bu iş için geliştirilen özel bir yazılımla, örneğin AutoStitch ile yapmanız gerekir.
23. Doğru enstantane
Pozlama süresi ile zayıf ışık kaynaklarından gelen ışıkların yoğunluğunu ve hareketlerin yakalanmasını kontrol edebilirsiniz. Böylece gün batımında veya gece şehirde yaptığınız çekimlerde temel etmen enstantane olur. Motifinizi ne kadar uzun süre pozlarsanız güçsüz ışıklar o kadar güçlü şekilde fotoğrafınıza yansır. İlerleyen arabalar gibi hareketli nesneler ise fotoğrafınıza "resmedilirler". Burada enstantane çizgilerin uzunluğunu belirleyen etmen olur. Eğer sokak lambaları veya neon reklamlar gibi sabit ışık kaynaklarını çok uzun pozlarsanız, fotoğrafta beyaz lekeler olarak karşınıza çıkarlar. Bunu engellemek için aydınlatma flaşı kullanarak enstantanenin ön plandaki objenizin pozlanması üzerindeki etkisini ortadan kaldırabilirsiniz. Böyle bir durumda ön plandaki objenizin parlaklığı sadece flaşınızın gücünden ve diyaframınızın açıklığından etkilenir. Hareketleri yakalarken iki farklı etki oluşturabilirsiniz. Örneğin bir şelale fotoğrafında su, uzun bir pozlama süresi (en az iki ile üç saniye) ile ipek gibi yumuşak bir görünüme kavuşur ve sanki taşların üzerine buhar gibi dökülür. Aynı çekimi bir de kısa bir
pozlama süresi (en azından 1/250 saniye) ile çektiğinizde su sanki donmuş gibi çıkar ve fotoğrafınız canlılığını yitirir. Doğadaki hayvan çekimleriiçin ise daha çok 1/250 saniye gibi enstantane süreleri gerekir. Bu pozlama sürelerinde uçan bir kuş, zıplayan bir tavşan veya koşan bir köpek hareketten kaynaklanan fluluk ortadan kaldırılarak çekilebilir. Uzun odak mesafeli objektiflerde ise kısa pozlama süreleri ile titrek fotoğraflar önlenebilir.
24. Güneş ve insan fotoğrafları
Temel olarak fotoğraf çekerken güneşi arkanıza almalısınız. Ama bu mükemmel fotoğrafları garantilemez: Güçlü güneş ışığı modelinizin çevresinde sert gölgeler oluşmasına neden olur. Çözümü kolay: Flaşı kullanmak. Bu güneş altındaki çekimlerde pek akla gelmese de aydınlatma flaşı şeklinde kullanarak gölgeleri yumuşatabilirsiniz. Eğer güneş yandan geliyorsa bütünleşik flaşınız yetersiz kalabilir. Bu durumda biraz değişiklik yapmanız gerekir: Modelinizin yerini gölgede kalan yanı örneğin bir beyaz duvara gelecek şekilde değiştirin. Duvardan yansıyan ışık gölgeleri oldukça yumuşatacaktır. Eğer yakınlarınızda böyle bir duvar yoksa siz yerinizi güneş modelin saçlarının arkasında kalacak şekilde, yani yüzü gölgede kalacak şekilde değiştirin. Güneşi karşınıza almış olsanız da ışık doğrudan objektifinize düşmez. Saçlar ise sadece güneş tarafından aydınlatılır ve parlar. Güneş yine de objektife doğrudan düşüyorsa bir ters ışık filtresi veya uygun büyük lükte bir karton gölgelik ile bunu engelleyebilirsiniz. Böyle çekimlerde unutmamanız gereken bir diğer önemli nokta ise beyaz dengesi. Gölgede kaldığınız için makinenizin ayarını "bulutlu" veya benzer bir beyaz dengesi seçeneğine getirmelisiniz.
Doğru ayarlar, kusursuz fotoğraflar (25-27)
25. Yaratıcı beyaz dengesi ayarı
Beyaz dengesi ayarı ile ışık kaynağının renk sıcaklığı da renk hesabına katılır. Analog fotoğraf makinelerinde düzeltici filtrelerle yapılması gereken bu işlemi artık dijital makinelerde kolayca yapabilirsiniz. Örneğin otomatik beyaz dengesini seçtiğinizde makineniz hep ağırlıklı ışık kaynağına göre ayarını yapar. Ama isterseniz kendiniz "Gün ışığı" veya "Tungsten ışığı" seçeneklerini de seçebilirsiniz. Güncel fotoğraf makineleri çok çeşitli ışık durumlarında doğru sıcaklığı kolayca ve otomatik olarak kendileri bulabiliyor. Yine de karlı çekimler veya kumsal çekimleri gibi zor çekimlerde beyaz dengesini el ile yapmanızda yarar var. Üst sınıf kompakt makinelerde veya DSLR'larda ise bu özelliği yaratıcılığınızı artırmak için kullanabilirsiniz. Bu tip makineler beyaz dengesinin el ile yapılmasına izin verir. Bu şekilde fotoğrafınıza hafif bir renk baskınlığı verebilirsiniz. Örneğin 5.500 Kelvin'in üstündeki sıcaklarda gün ışığı çekimleri daha sıcak renklere sahip olurken altında daha soğuk renklere bürünür. Tungsten ışıklı stüdyo çekimlerinde ise 3.200 Kelvin civarında gezinebilirsiniz. Bu değeri artırırsanız fotoğrafınız sarıya çalar, daha fazla yükselttiğinizde ise mavi renk hakim olur.
26. Doğru zamanı yakalamak
Fotoğrafçılar için gün içinde iki uygun zaman vardır: Sabahın erken saatleri ve akşamüstü. Bu saatlerde gökyüzünde güneş yere daha yakındır ve sıcak ışığı ile motifleri daha da güzelleştirir. Özellikle sabahları pusu güneş ışınlarının olduğundan daha yumuşak hissedilmesini sağlar ve gölgeleri yumuşatır. Akşamları ise havadaki
toz parçacıklarının ve kirliliğin artmasıyla istenmeyen bir görüntü oluşabilir. Bu yüzden güneş sabah gösterdiği etkiyi gösteremez; ayrıca renk sıcaklığının da ayarlanması gerekir.
27. Işıkların karışımını sağlamak
Işıklar renk sıcaklıkları yoluyla veya uzun pozlamada farklı ışık kaynakları kullanılması ile karıştırılabilirler. İç ortamlarda yaptığınız planlı çekimlerde objenizi flaşla nötr aydınlatıp arka planda bir halojen ışık ile sıcak bir ortam yaratabilirsiniz. İsterseniz objenizi bir tungsten lamba ile aydınlatıp arka plandan içeri biraz güneş ışığı girmesine de izin verebilirsiniz. Bu fotoğrafınızda hafif bir mavi ışık etkisi yaratır. İkinci yöntem ise ışıkla "resim yapılmasını" sağlar. Bunun için ilk önce karanlık bir oda ve bir ışık kaynağı, örneğin bir el feneri bulmalısınız. Karanlık ortamda objenizi makine önüne
yerleştirdikten sonra ise yapmanız gereken sadece makinenizi "bulb" enstantane moduna getirmek ve daha sonra deklanşöre basıp fenerle farklı açılardan objenizi aydınlatmak. Bu şekilde objenizi istediğinizi gibi "resmedebilirsiniz". Yöntem biraz alıştırma gerektirse de özellikle zor aydınlatılabilen karışık şekilli objelerde mükemmel sonuçlar verir. Bu konuda hazırladığımız küçük bir örneği ilk sayımızda bulabilirsiniz.
Doğru ayarlar, kusursuz fotoğraflar (28-30)
28. Mükemmel gölgeler
Gölgelerin en kötü yanı fotoğrafta çok koyu çıkmalarıdır. Özellikle güneşin parladığı günlerde yapılan çekimler sırf bu yüzden kötü çıkabilir. Bunu engellemek için üç farklı yöntem uygulayabilirsiniz. Örneğin motifinizdeki gölgeleri beyaz bir karton tutarak yumuşatmayı deneyebilirsiniz. Bu özellikle güneş ışığında yapılan portre çekimlerinde oldukça etkili bir yöntemdir. Eğer bir karton bulamıyorsanız makinenizin flaşını aydınlatma amacı ile kullanabilirsiniz. Burada dikkat etmeniz gereken nokta flaşı çok güçlü kullanmamak. Üçüncü ve son seçenek ise iki farklı pozlama yöntemi. Özellikle mimari ve doğa çekimlerinde bu yöntemi kullanmanız mümkün. Yapmanız gereken ise sehpa kullanarak aynı karenin iki farklı pozlama ile fotoğrafını çekmek. Bunlardan ilkini doğru pozlayarak, ikincisini ise gölgeleri görmek istediğiniz şekilde pozlayarak çekmelisiniz. Daha sonra iki fotoğrafı bilgisayar başında birleştirerek fotoğrafınızın kontrast zenginliğini artırabilirsiniz. Kimi dijital fotoğraf makinelerinde bu yöntem özel bir işlev olarak karşınıza çıkabilir. Örneğin HP, ürünlerine yerleştirdiği "Adaptive Light" özelliği ile daha çekim sırasında kolayca amacınıza ulaşmanızı sağlayabiliyor.
29. Uzun süreli pozlama
Uzun süreli pozlamaları mutlaka bir sehpa ile yapmalısınız. Görüntü sabitleyiciler çekim sırasında oluşabilecek sarsıntıları 1/15 ile 1/30 enstantane değerlerine kadar engelleyebilseler de, bir saniyenin üstündeki pozlamalarda etkisiz kalırlar. En mükemmel uzun süreli pozlamalar için çekim öncesi makinenizin bütün ayarlarını iyice kontrol etmelisiniz. Örneğin makineniz otomatik modunda 1/15 saniye sınırının altında bir süre öneriyorsa diyaframı sonuna kadar açmış ve ISO değerini olabildiğince yükseltmiş demektir. Eğer bu değerleri kullanmayı düşünüyorsanız fotoğrafınızda net alan derinliğinin az olacağını ve yoğun grenle karşılaşacağınızı da hesaba katmak zorundasınız. Bu yüzden ilk önce manuel ayarlara gelip istediğiniz net alan derinliğine göre diyaframınızı ve istediğiniz ISO duyarlılığını seçin. Enstantaneyi en son belirleyebilirsiniz, çünkü zaten tripod kullanacağınızdan 1/5 saniye ve beş saniye pozlama sürelerinin arasında sizin için bir fark olmayacaktır. Tamamen sarsıntısız fotoğraflar için ise birkaç noktaya daha dikkat etmeniz gerekir. Örneğin uzun süreli çekimlerde çekimi her zaman otomatik deklanşörle veya geri sayımlı modda gerçekleştirin. DSLR'larda ise ilk önce aynayı kapatıp daha sonra çekimi uzaktan kumanda ile başlatın. Eğer rüzgarlı bir bölgede çekim yapıyorsanız, tripodun orta sütununa bir ağırlık bağlamayı deneyebilirsiniz.
30. Hareketli fotoğrafçılık
* Lomografi: Eski bir Rus mercek fabrikası olan Lomo'nun ürettiği vizörsüz makinelerle başlayan, genellikle bel hizasından yapılan ve sonuçta ne çıkacağı filmin banyosuna kadar belli olmayan, netliği ve diğer bütün klasik fotoğrafçılık kurallarını dikkate almadan fotoğraf çekme akımı, yani "lomografi" kimisi için bir saçmalık kimisi için de tam bir eğlencedir. Yürürken, koşarken, her durumda vizörünüzü veya ekranınızı kullanmadan çekim yaparak siz de çok ilginç sonuçlar elde edebilirsiniz. Üstelik analog fotoğraf makinelerinde olduğu gibi film ve banyo ücreti ödemeye ve filmi sarmaya da ihtiyacınız yok.
* Hareketli fotoğrafçılık:
Lomografinin biraz abartılmış bir türü olan hareketli fotoğrafçılıkta fotoğrafçılar vizör kullanmamakla kalmayıp fotoğraf makinelerini havaya atarak çekim yaparlar. Teknik aslında basit: Makineyi hazırla, otomatik çekimi aç ve doğru anda kamerayı bir top gibi havaya fırlat. Eğer geri sayım bittiğinde objektifiniz gökyüzüne bakıyorsa kötü şans deyip tekrar denemeniz gerekiyor. Ama eğer aşağıya doğru bakıyorsa kuş bakışı ilginç perspektifler yakalayabilirsiniz. Özellikle gece uzun pozlamalı çekimlerde oldukça ilginç ışık resimleri çizebilirsiniz. Tabii ki yakalamanız gereken bir diğer şey de fotoğraf makineniz. Elinizden kayıp yere düşürürseniz pek mutlu olmayacağınızı herhalde tahmin edebiliyor olmalısınız.