Günümüzde çoğu insan dişlerini günde iki kez fırçalayabiliyor. Ama binlerce yıl önce yaşayan eski insanlar diş bakımı konusunda bu kadar rahat değildi. Her ne kadar kanıtlar atalarımızın dişlerini iyi durumda tutmaya çalıştıklarını gösteriyor olsa da, ne yazık ki uygulanan eski diş hekimliği yöntemlerin çoğu etkisiz kalmış görünüyor ve tarih öncesi iskeletlerde yüksek oranda diş çürümesi ve diş eti hastalığı bulunuyor.
Diş bakımının en eski belirtisi, Hırvatistan’daki bir mağarada bulunan ve bir tür kürdan ile defalarca kazındığına dair işaretler gösteren 130.000 yıllık Neandertal azı dişlerinde görülüyor. Ne yazık ki, tarih öncesi kalıntıların yanında gerçek bir kürdan keşfedilmedi, ancak işaretlere dayanarak araştırmacılar, Neandertallerin muhtemelen dişlerinin arasındaki yiyecekleri çıkarmak için kemik parçalarını veya sert otları kullandığından şüpheleniyor.
Bilinen en eski diş hastasına dair kanıtlarsa yaklaşık 14.000 yıl öncesine kadar uzanıyor. İtalya’da bir kaya sığınağında bulunan bu talihsiz bireyin diş çürümesinden mustarip olduğu ve en az bir dişin çürük bileşeninin bir çeşit keskin taş alet kullanılarak kasıtlı olarak kazındığı görülüyor.
Dünyanın en eski diş macunu
M.Ö. 5000 civarında, eski Mısırlılar dünyanın en eski diş macununu geliştirdiğinde, işler biraz daha karmaşıklaşmaya başladı. Daha çok diş tozuna benzeyen bu karışım, kömürleşmiş öküz toynaklarından elde edilen kül, yumurta kabukları, mür ve pomza taşı gibi bileşenler içeriyordu ve muhtemelen dişleri temizlemekten ziyade aşındırıyordu, ancak en azından dişlerin etrafındaki kalıntıları temizleyebilirdi.
Daha sonra Persler karışıma otlar ve balın yanı sıra yanmış salyangoz ve istiridye kabuklarını da ekledi, Romalılar ise ağız kokusunu azaltmak amacıyla kömür ve ağaç kabuğu eklediler.
Dünyanın en eski diş fırçası
En eski ilkel diş fırçaları da eski Mısır ve Babil mezarlarında bulundu ve M.Ö. 3500 civarına tarihleniyor. Modern fırçaların aksine bu aletler, dişleri temizlemek için kullanılabilecek kıl benzeri uçlara sahip olması için çiğnenen ince dallardan ibaretti.
Kulağa ne kadar basit gelse de, bu fırçalama çubukları için neem ve misvak söz konusu olduğunda Salvadora persica gibi belirli ağaçlardan alınan dallar kullanılıyordu ve her ikisinin de antimikrobiyal özelliklere sahip oldukları ve diş çürümesi ve diş eti hastalığıyla ilişkili bazı bakterilerin yayılmasını yavaşlattığının gösterildiğini belirtmekte fayda var. Hatta bu iki ağacın dalları günümüzde bile pek çok Asya ve Orta Doğu ülkesinde ağız bakımında kullanılmaya devam ediyor.
Yine de, diş fırçaları söz konusu olduğunda bilinen en eski geleneksel fırça muhtemelen Tang Hanedanlığı döneminde, MS yedinci ve onuncu yüzyıllar arasında Çin’de icat edildi. Yaban domuzu kılından kılları ve bambu ya da kemikten yapılmış sapları olan bu eski diş fırçalarının, modern benzerleri kadar etkili olmadığı kesin.